Haz Tuzağı: Hedonizm

“Evet beşer, hakikate muhtaç olduğu gibi bazı keyifli hevesata da ihtiyacı var. Fakat bu keyifli hevesat, beşte birisi olmalı.”

(Emirdağ Lahikası)

Keyif, zevk, lezzet, haz… aynı manalara işaret eden farklı isimlerdir. Meşru olanı vardır, gayrimeşru olanı… Meşru olanları bahsimizin haricindedir. Bizi ilgilendiren kısmı, bir tuzak aleti olarak kullanılan gayrimeşru olanlarıdır. Tam da asrımızın özelliklerine uygun ve kullanışlı, üstelik sırtına bir de ilim libası giydirilmiş bir tuzak: Hedonizm / Hazcılık. “Ehl-i dalaletin” ilim kisveli vekili veya mümessili de diyebilirsiniz. Hayata haz penceresinden bakıp, her türlü hazzı hayatın merkezine koyan, hayatın gereğinin haz olduğunu, insanı insan yapan hissiyatın haz olduğunu savunan felsefi görüş… Onlar da hazzı, cismanî hazlar ve ruhanî hazlar diye ikiye ayırmışlardır. Fakat bizim meselemiz, hedonizmin şerh ve izahını yapmak değil; insanın hissiyat ve hevesatına hitap eden cazibedar gayri meşru haz tuzağına dikkat çekmektir. Tahsilim gereği iktisadî / ekonomik ve içtimaî / toplumsal meselelere Risale-i Nur penceresinden ve onun gerçekçi mizanlarıyla / ölçüleriyle bakıp değerlendiriyorum. Zira, Bediüzzaman Hazretleri de beşerin maddi ve manevi yönüyle; felsefeyi -hatta Avrupa örneğinde olduğu gibi ‘Yanlış anlaşılmasın, Avrupa ikidir’ şeklinde ülke ve medeniyeti bile- müspet/olumlu ve menfi/olumsuz ayrımına tabi tutarak izahta bulunmuştur. Hayatımıza olumlu katkı yapanlara sözümüz yok. İtirazımız hem dünyamıza hem ahiretimize zararı dokunan, manevi tahribata sebep olan olumsuz yönedir. Zira, herkesçe bilinen bir kaidedir ki, yapılan iş ve icraat iyi ise, neticesi iyi; kötü ve fena ise, neticesi ve semeresi de pek tabii olarak fena ve kötü olacaktır.

Bediüzzaman Hazretleri Sözler isimli eserinin 32. Sözünde, ehli dalaletin vekilinin çok enteresan bir tuzağından bahsediyor: Düşünmemek. Özellikle akıbeti… Yani insana, hedonizm tuzağıyla ya düşünecek vakit ve mecal bırakmamak veya aklını ve fikrini, his ve hevesin tahakkümüyle iptal etmek. Kısacası, insanı, insaniyetin yüksek mertebesinden ulvi makamından indirip -bağışlayın- zombi haline getirmek. Burada hedef kitle elbette, hissiyat ve hevesatın galeyanda olup kendilerine galip geldiği gençler ve gençliktir. Fakat, “Akıl yaşta değil baştadır” hükmünce, akıl baştan gidince bu tuzağa her yaştan insan düşebilir. Madde ve menfaat gibi hazzın da elbette insan üzerinde çekici bir etkisi vardır. Dijital, sanal ve sosyal medya dünyasının materyalleri, bağımlı hale getirdikleri insanları materyalizmin bu hazcı tuzağına çok kolay ve çok çabuk düşürmektedir.

Bediüzzaman Hazretlerinin “zehirli bala” benzettiği gayrimeşru lezzetlerin tuzağına düşürülmüş, “müptela bîçarelerin” tedavisiyle alakalı Risale-i Nurlarda elimize en tesirli ve en gerçekçi bir yöntem veriyor: Meşru olmayan lezzet, zevk ve keyiflerin içindeki can yakıcı, kişiye vicdan azabı yaşatan elim elemleri göstermek! Ve yine bu noktada rahmetli münevverimiz Cemil Meriç’in hakikatli sözünü bir kez daha hatırlamakta fayda vardır: “-izm’ler idrakimize giydirilmiş deli gömlekleridir.” Akılları iptal ettirerek, idraki dumura uğratan, hissiyat ve hevesatın tahakkümü altına girdiğimiz bu asrın ve bu zaman diliminin hükümferma olduğu vakitte Meriç’in bu sözü o kadar kıymettardır ki…

Son söz; Bediüzzaman Hazretlerinin haz tuzağına dikkat çeken şu hakikatli sözleri olsun:

İşte, ey hayat-ı dünyeviyenin zevkine müptelâ ve endişe-i istikbal ile istikbalini ve hayatını temin için çabalayan biçareler! Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz, meşru dairedeki keyfe iktifa ediniz. O keyfinize kâfidir. Haricinde ve gayr-ı meşru dairedeki bir lezzetin içinde bin elem olduğunu, sabık beyanatta elbette anladınız. Eğer mazi, yani geçmiş zamanın hadisatını sinema ile halihazırda gösterdikleri gibi, istikbaldeki ahval dahi, meselâ elli sene sonraki halleri bir sinema ile gösterilseydi, ehl-i sefahet şimdiki güldüklerine yüz binlerce nefrin ve nefret edip ağlayacaktılar.”

(13. Söz)

**

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.