Dünyada Gölgelenen Faniler ile Fenalar

İnsandaki sonsuzluk duygusunu terennüm eden ve altın varaklı bir çerçeve içine yazılacak harika bir söz:

“Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem…”
(Sözler)

Evet, faniyiz ama fena/kötü olmak zorunda mıyız? Bin kez hayır.

Fanilik zorunluluktur fenalık ise sorumluluk.

Fanilik elde değil, fakat fenalığın/kötülüğün dizgini elimizdedir.

Sloganımız budur: Faniliğe evet, fenalığa/kötülüğe hayır!

İyilik, iyilik getirdiği gibi fenalık da fenalık getirir. Fenalığın tohumu da fenadır. Tadı acı, kekre ve sasıdır. Sası kelimesi, tatsız-tuzsuz anlamında, çocukluğumda köyümün gün görmüş yaşlılarınca en çok kullanılan, fonetiği bile tatsız kelimelerdendi.

İyilik tamirdir, fenalık tahriptir. Aileden devlete, “Nizam (sistem-düzen) muvazeneye (ölçü-dengeye) tabidir.” Fenalıklar hem nizamı hem muvazeneyi bozar. “Madem bal vermiyorsun bari iğne batırma” der Sadi Gülistan’ında.

Dünya ve dünya hayatı, insana giydirilmiş daracık bir elbise gibidir. Bir türlü içine sığışamaz. Azıcık ‘oh’ dese de çok defa ‘ah ve of’ çeker. Nefes alacağı yurt, diyar başka bir yerdir. Her insan fani, ölümlü, sonlu, geçicidir. Fakat sonsuzluk ve ebede namzettir, adaydır. Sonsuzluk Yurdu için yaratılmış, var edilmiştir. Öyle olunca insanı, bütün genişliğine ve cazibedar güzelliğine rağmen dâr-ı dünya, dünya hayatı, dünyalıklar katiyen tatmin etmez. Kime kulak verseniz, avazı çıktığı kadar “Ebed!” der, “Sonsuzluk!” “Sonsuzluk!” diye bağırır.

Peki, çare var mıdır? Evet vardır.

Sonsuzluk Yurdu’nda baki /sonsuz meyveler verecek bir beka / sonsuzluk ağacının tohumlarını dünya tarlasına saçıp gitmek; burada ekmek, dikmek, orada biçmek, yemektir. Burada “dersin”, orada tecessüm etmiş, cisimleşmiş haliyle “yersin.”

Gül isteyen gül fidanı diker. Dikenler zaten kendiliğinden biter.

Her insan fanidir deriz ama her insan fenadır, kötüdür diyemeyiz. Fenalık eğilimi, meyli yaratılışımıza, doğamıza konulmuş olsa da. Hem her insan fani ve kimileri fena olsa da bazen harika işler yapabilir, hikmetli, veciz sözler söyleyebilir.

Mesela, Bediüzzaman bu anlamda demiş: “Fena ve fani bir adamın baki ve güzel bir sözü var.” Kişinin haklı, hakikatli ve hakkaniyetli sözünü değerli bulmuş, almış ve eserlerine dahil etmiş. Baki ve güzel söz de hikmet kapsamındadır. Hikmet ise bizim yitiğimizdir. Söze bakmalı, söyleyene değil. Sözü mihenge vurmalı altın çıkarsa almalı, bakır çıkarsa atmalı.

Mihenk: bir şeyin kıymetini, değerini, doğruluğunu, sahiciliğini anlamaya yarayan kriterdir. Mihenk; bilim, akl-ı selim, kalb-i selim, irade, mantık, muhakeme, bozulmamış vicdandır. Selim; doğru, dürüst, kusursuz, sağlam olanın adıdır.

Taassup; körü körüne, sorgulamadan bir fikre veya bir kişiye bağlanmaktır. İnanca taban tabana zıttır. İradeyi devre dışı bırakmaktır. Aklı reddetmek, aklı vereni kâle almamaktır. İçinden cehalet ve taklitçilik kokusu gelen hayat tarzı ve ölçüsüzlüktür. Rotasız ve kaptansız gemi gibidir. Taassup gemisinin karaya oturması kaçınılmazdır. Kılavuz kaptan şarttır.

Doğu ve Batı dünyasından pek çok ilim insanı, din adamı, filozof, devlet adamı, düşünür, aydın nice insan hikmetli, baki, güzel sözler söylemiştir. Sadece söylememiş, muhtemelen söylediklerini yaşamışlardır da.

Velhasıl, madem faniyiz, geldik gidiyoruz, dünyanın mihnet ve meşakkatini omuzlayıp sırtımıza yüklediğimiz gibi bir de yükümüzü, fenalıklarla daha da ağırlaştırmayalım. Bu yükler, içi fenalıklarla dopdolu vebaldir, günahtır, haramdır, zulümdür, el ve dil uzattığımız insan hak ve hukukudur.

Sonsuzluğa uzanıp giden yol oldukça uzundur. Menzili, durağı, istasyonu çoktur fakat geçidi yoktur. Suları oldukça derindir. Böyle bir meşakkatli seferde (vizr ü vebal) yükümüzü hafif tutmalıyız.

Yolculuğa gelince;

Bu yol uzundur,
Menzili çoktur,
Geçidi yoktur,
Derin sular var.

(Yunus)

İnsan hicret ederken bile yükte hafif, pahada ağır ve değerli olanları tercih eder. Fenalıklar ise yükte ağır, pahada/kıymette pek hafiftirler. Hatta beş para etmez bile denebilir. Beş paraya değmeyen fenalıkları omuzlarımıza yük etmek aklı başında insanın yapacağı iş değildir.

**

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.