Ömer Faruk Topçu
Zor Anlar
Yarıldı yer kaymasıyla öksüz hissiyat
Yüzüme anlamsız baktı deltalar
Beni yalnız bırakınca babamın hayali
Kuruyup çatladı evrenin al dudakları
Peşinden sel geldi ömrümün yamaçlarından
Havzasında inci, elma ve asmasıyla
Kaynadı içimdeki sıcacık vahalar ve ovalar
Gece ayrılınca gündüzün iplerinden
Sarayların diplerinden çağlar ırmak
Öper pırıl pırıl alnından
Ellerinle diktiğin serin sedir kökleri
Yeşil kuşların cevfinde cıvıl cıvıl
Dert görmeyesice hızlı geçen ömür
Uçarken köylerden şehirlere sis
Günahsız toprağa değer tırnak uçları
Yer altındadır artık en büyük huzurlu meclis
Üzülmemeli kızların ve güzel huylu melekler
Sevinç çığlıkları gelir topallar ve körlerden
Köşkün kurulunca taç yapraklarına lotusun
İhtimal ki çok zor olacak firkat diye bildigim
Diyebildiğim ağlayarak değil gülerek gitmelisin
Dayanabilir misin anneme önce ben gitsem
Kaldıramıyor eşya boyunlarını tevazudan
Rahatlatıcı kelimelerle lebalebken vicdan
Milyarlarca kulak yine sağır
İçleri dolu itikat, ayağı yerlere basan inanç
Zer’edildi kalplerimize katılaşmadan
Yıllarca rikkatli çırpınışın uçarken gökyüzüne
Başaklarda daneler vebalden kaldı ağır
Şeriatın sahibi Şari
Ninova’ya gönderir gibi gönderiyor seni
Bizi ve odamızdakileri dinlemeksizin
Göç ederken Süveyş’in uzerinden yüreğin
Bekliyorlar seni heyecanla, kutuplar ve gavs
Bir de Reyyan kapısında hatıralar dolu söz
Nebiler ve sevdiklerine söylenmek için