Ömer Faruk Topçu
Kabrimi mi Sordun Oğlum?
Olmaz olsun mozole
Gereksinim; mahviyeti öldüren herkül
Doluyor sanal kümesler hunharca
Her gün konuvermek için
Yarışılan yer oldukça guinness
Bomboş kalıyor her gönül
Sevaplarımızı yakıyor güneş
Beton yığını içinde beton
Dalından koparılmış iskelet
Kurumaya doğru can çekişen
Pörsümüş çiçeklerle süslü çelenk
Siyah beyaz hiç fark etmez
Mescid eşiklerinde aşığım mermere
Yalnız kabrimde asla istemem
Hicaz’dan bir avuç toz
Bardak dibinde ılımış incecik zemzem
Serpiştirin başımın etrafına
Elime, yüzüme gül suyu epeleyin
Mihrapların ahşap kokusu dağılmadan
Sonra, Besmele ile atılsın üzerime
Yavrucaklarımın parmak aralarından
Usulca akan kahverengi toprak
Dizlerinizin altındayım şimdi ben
Okuyun Yasin'i Hümeze'yi arkamdan
Yalnız kümelenmiş tümülüs kadar dağ idim
Büyütmeyin, gözünüzde bu vesileyi o kadar
Hadi etrafıma ellerinizle dizin
Çocukken oynadığım Kelkit’in
Gusleden büyük çakıl taşlarından
Nesihle yazılsın baş tahtamdaki hat
Dudaklarınızdan eksik olmasın Fatiha
Üzeri de hep açık kalsın kabrimin
Koksun toprak yağdıkça ilahi serenat
Yabani otları hiç ayırmayın
Nergis, zambak ve safrandan
Başucuma bir de mavi ladin
İğne yaprakları adedince bana dualar edin