Ömer Faruk Topçu
Beş Yüz Yetmiş Bir
Naatla tek sırrına ulaşılmaz Müddesir
Çölde yağ serabıma, filiz filiz aç beni
Gayretle bir anına kavuşulmaz Müzekkir
Geceden ilham alan dalgalara saç beni
Sensiz gökte süreyya düşte cennet neşesiz
Miraçlardan inip de, günümüze doğ artık
Kararmaya çalındı can damarım raşesiz
Bunalan gönlümüzü, nesiminle boğ artık
Ağladım damla damla, gözyaşlarım tükendi
Sararken kumral günah bu gümrah saçlarımı
Taif kokun görgüme yön gösteren yelkendi
İz buldum kanyonlardan, kurtardım taçlarımı
Mahrumluğun hissimi uykulara daldırır
Rahlemde okuduğum mushafların tadıyla
Seherde intizarın beni düşten kaldırır
Tadına doyulmayan mahmurluğun yanıyla
Mahzenli meskenlerin gül bahçeli otağı
Yaşamın sırrı ecel, zaman ölüm kurulu
Sünnetinle canlanır ürkünç berzah sokağı
Hikmetli ef'aline, müsteşrikler vurulu
Bizans hayran sana ey allame-i cihan
Hikmetin tütüyorken buhurdan katre katre
Hududunu çizmeye utanır binbir dehan
Her asra ihtiyaçsın çünkü sensin tek çare
Cehennem dolu sesler, yedi göğün çığlığı
Sen merhamet donanmış kollarına tak beni
Vera ister kulundan, yerin göğün taptığı
Hakk'ın varlığıyla alev alev yak beni
Tahayyürde pusulam, dönüyor hayat nevrim
Nefsime tapıyorken acz içinde bir devdim
Şimdi seni ararken yaşadım koca devrim
Ey ömrümün manası, ben sade seni sevdim
Her halinle beşere tükenmeyen huzurken
Kör olası nefsimdir nehyi duymayan nadan
Sen talihime düşen en şefkatli mağfurken
Aklım, ruhum sevgine doymadı hiç bir zaman
Gizemine uçarak erişilmez güzel düş
Bir gencin göreceği en manidar rüyasın
Son medcezir belki bu, belki sonuncu dönüş
Kırılan ümitleri onaran enbiyasın
Tükenirken mecaller yine sen ol müjdemiz
Yok olan tahtımıza, gel meylini kondur
Yanarken çukurlarda dayanıksız gövdemiz
Razılığını koy da, bizi aşka tutundur
Burakları peş peşe huşu ile eklerken
Ufkumdaki Hicaz'ım intifada mürebbi
Kudüs kadar büyüdüm miladını beklerken
Ben hep seni yaşadım mevsimlerde ey nebi
Ol İbrahim korunda közler beni dokusa
Habeş de nabzım olsa öze sığamıyorum
Hazin duygularımı nurdan Bilal okusa
Efendimi aklımdan bir an atamıyorum
Bu cihanda bitsin, istemem ben serveti
Ashabınla ey nebi, yeter ki yanımda kal
Yolunu gözlediğim, yollarımın kudreti
Senden gayri boşuna beklediğim istikbal
Gülden topuklarına sal olaydım sahrada
Müşerref yıldızlarla hep yan yana yansaydım
Dizlerinin dibine düşeyazdım hamrada
Düşebilseydim diye düşlerimde gün saydım
Gülümüzsün ey Habib, hasretiyle beklenen
Parlasaydı Hayber'de kalbimizin selası
Firkatindir şavkımıza kıvılcımla eklenen
Gayemizde gözlerin bir mabet kurdelası
Sevgililere sevgi ey sevdadan güneşim
Şefkatinle yırtılsın gözlerimin peçesi
Ben hicrana rahmetle terk edilmiş kardeşim
Sen mahşerde bekleyen şefaatler zirvesi
Karanlık gecelerde, hayal meyal gördüğüm
Gündüzleri güneşte, ışıl ışıl sen varsın
Hislerini yudumlarken bağlandığım kördüğüm
Dört köşemin dördünde pırıl pırıl sen varsın
Erişemezken ümmet bulut kadar tepene
Acımadan öğütür sınanmıştır değirmen
Canhıraş uçuyorum kasavetli harbine
Ahir zaman bükünde bekliyorum seni ben
Kocaman duyguların yamacından sal beni
Fani aşklar çırpınıp yüreğimden sökülsün
Namahrem gölgelerden bir hışımla al beni
Günahlar bedenimden abdestimle dökülsün
Şanımsın, şöhretimsin, ey can! arımsın benim
Livana giden idam, bir muştudur lehimde
Dimağıma bal yapan hem de arımsın benim
Yalnız sensin sevdiğim bal dolu kadehimde
2001
Ankara, Gazi