Sena Düzgün

Aslında ben sadece Sena Düzgün kardeşimiz üzerinden ve özelinden değil, olayı birer ibret ve ders almak amacıyla herhangi bir hanım kardeşimizin başına gelmiş bir olaymış gibi görerek değerlendirmeyi düşünüyorum. Sena Düzgün kardeşimiz vaatlerle kandırılıyor, bu olay fakültede duyuluyor. Hatta söylenenlere göre bu hanım kıza 'yenge yenge' diyerek alay konusu da yapılmıştır.

Halbuki bir insanın, hiçbir şey için ve hiç kimse için canına kıymasına değmez. Bu can ancak Allah'a vermeye değerdir. Çünkü bu canın sahibi Allah'tır! Bilhassa hanımlar böyle karakter yoksunu adamlar için kılını bile kopartmamalıdır.

Zira herkes ve her şey zamanla unutuluyor. O halde hiç kimse öteki için vazgeçilmez değildir. Kaldı ki hiçbir acı ömür boyu sürmez. Çünkü hayat inişli çıkışlıdır. Bu nedenle 'onsuz yapamam' dediğiniz kişiler gün gelip adını bile hatırlayamadığınız kişiler olabiliyor. Böyle bir kişi hayatınıza girmeden evvel nasıl yaşıyorsanız, hayatınızdan çıktıktan sonra da pekala yaşayabilirsiniz.

Anlaşılan insanlar sadece herhangi bir acıya saplanarak, "Bu acı hiç bitmeyecek, benimle ebediyyen kalacak!" diye zannediyorlar. Halbuki bu Allah'ın kâinata koymuş olduğu yasalara aykırıdır. Çünkü hayatta her şey geçicidir ve bir gün bitecektir. Bu ister mutluluk olsun, ister sıkıntı olsun, ister zorluk olsun fark etmez.

Nasıl ki bir dağa tırmandığımızda daha dağa tırmanır tırmanmaz başka bir dağ görünüverir. Aynen öyle de bir sıkıntı biter diğeri başlar. Ya da sıkıntıdan sonra kolaylık gelir. Çünkü burası imtihan dünyası... Kaldı ki hayat sürekli kolay geçerse bile böyle bir hayatın hesabı çok daha zor olacaktır. Çünkü "Bu verilenlerin şükrünü eda edebiliyor muyuz?" diye düşünmeliyiz.

Evet, belki kişi bazen hayatının en zor, sıkıntılı ve ağır döneminde olduğunu düşünebilir. Hatta bütün aksilikler, bütün olumsuzluklar üzerinize oluk oluk akıyor da olabilir. Ve hatta ölmekten başka bir çaresinin olmadığını da düşünebilir. Ancak eğer böyle biri sadece bir süreliğine sabrederse inşallah kendisi için çok güzel kapılar açılacaktır. Maalesef birçok insan, bu sabırsız halinin neticesinde intihar eder veya intihar etmeye kalkışırlar. Halbuki bizden istenen, Allah'tan yardım ile birazcık sabır... Bu nedenle bilinçli olmak her daim çok kıymetlidir. Çünkü bilinç hayat kurtarır.

Nitekim Rabbimiz, bizleri şerefli mahluk olarak yaratarak değerli kılmıştır. Bu nedenle hiçbir insan için hayatımızı değersiz görmemeliyiz. Hem hayatı manen güzel ve tatminkar yaşayanlar mutlu ve huzurlu olurlar. Ayrıca böylelerinin dünyalarına girmeye çalışanlar ancak emek verip bedel ödeyerek girebilirler. Böylece geçmişte bırakılan kişiler ise, sadece hayatının izleyicisi oluverirler. Bu nedenle Allah'ın kuluna verdiği bu hayatı başkalarının ihtirasları için değil, Allah'ın rızası doğrultusunda yaşanmalıdır.

Ama maalesef sevgi ve ilgi açlığı olan kadınlar, aç kurtlar tarafından fark edilir. Çünkü bu aç kurtlar, duygusal yoksunluk çeken kadınları gözlerinden, yürüyüşlerinden, hal, hareket ve davranışlarından tanırlar. Ardından güzel sözler, yardım ve hediyelerle hayatlarına sızdıkları gibi; abi, hoca ve dede kılıfıyla da hayatlarına sızarlar. (Maalesef böyleleri, insanların hocalarımıza, değerlerimize güvenin sarsılmasına sebep olurlar.) Ve böylece duygusal istismar başlamış oluyor. Ancak bu duygusal istismarı herkese yapamıyorlar. Sadece bu duygusal istismara kanacak, kabul edecek zayıf ve yalnız olan kişilere yöneliyorlar.

Şunu unutmayalım ki, kendi eşine karşı sorumluluklarını yerine getirmeyen bir adam, başkasına sahip çıkamaz. Maalesef bir kısım kızlar, "Ben farklıyım, ben özelim, bizim yaşadığımız aşk hiç kimsenin yaşamayacağı bir aşk hikayesidir." diyerek zaaflarına yenik düşerek günaha girebiliyor. Halbuki kendisi de sadece sıradaki kişi olduğu için kıymeti de o kadardır. Bu tür adamların rezil olmaktan ödleri koptukları için olay duyulmaya başladığında veya başına bir iş geleceğinden korktukları zaman hemen olayın içerisinden sıvışmaya çalışırlar. Ayrıca yasak aşk yaşadığı kadına hep "boşanacağım" diye de söylenirler. Hem zaten boşanmak isteyen adam karısını boşuyor maalesef. Kadın da bencilce buna razı oluyor.

Öte yandan kadınlar da erkekleri duygusal anlamda istismar edebiliyorlar maalesef. Ancak bazen beyler ve hanımlar kötü niyetli olmayabiliyor. Ama insanoğlu sonuçta nefis taşıyor. O halde mümin; şeytanın sağdan, soldan, önden, arkadan, vesveselerine aldanmadan her daim iradeli bir duruş sergilemelidir. Hem Rabbimizin, "zinaya yaklaşmayın!" diye buyurmasının birçok hikmeti olabilir. O halde mümin, mayınlı ve tehlikeli yerlere yaklaşmamalı ki günaha bulaşmasın. Yani bu işin sonunun nereye varacağını bilen daha en baştan o yola girmemelidir.

Hem ister kadın ister erkek olsun herkes kendine sahip çıkarak kendini günahtan korumakla yükümlüdür. Bu nedenle hanımlar sadece evleneceği erkeğin onu koruyup koruması düşüncesinde olmamalıdır. Hem diyelim ki evlendiği adam ona sahip çıkmıyorsa kendisini sahipsiz mi görecek? Değil, Evet, hayatın imtihan olduğunu düşünerekten güçlü ve dik durmaya çalışıp kendini koruyup korumalı ve günahtan uzak durmaya çalışılmalıdır.

Özellikle hanım kızların, birilerinin hayatlarının kurtarıcısı olmasını beklemesi doğru değildir. O halde herkes sağlıklı sınırlar çerçevesinde, Allah'tan yardım isteyerek kendi hayatının koruyucusu ve kurtarıcısı olmalı ki, birileri hayatına girip hayatını tarumar etmesin. Bu şekilde davranan, Allah'ın izniyle zaaflarına yenik düşmez; bilakis böyle birinin inancı güçlenir.

Bir insan kendini günahtan koruyamıyorsa ya tehlikeli alana girip nefsine yenik düşüyordur. Ki bu var. Ya da aldığı bilgiler yetersizdir. Elbette bu da var. Bu nedenle hafızlığın ve ilahiyat fakültelerinin içlerinin doldurulması lazımdır. Bu da eğitim ile değil, öğretim ile çözülecektir.

Ayrıca anne babalar çocuklarına her konuda aşırı tepkiler vermekten sakınmalı ki, böylece çocukları her daim sorunlarını kendileriyle paylaşsınlar. Ve bunun neticesinde ebeveynleri onları bu tür tehlikelerden korumak adına kanatlarını açıp, şefkatle nasihatlerde bulunmuş olsunlar.

Ayrıca son olarak şunu belirtmek isterim ki, elbette insanlara güveneceğiz; ancak her insanın yanlış yapabileceği düşüncesiyle gözlemleyeceğiz ki, tuzağına düşmeyelim. Yani bir gözümüzü kapatırken diğer gözümüzü açmalıyız.

Rabbim Sena kardeşimizin günahlarını affetsin çektiği acıları günahlarına kefaret kılsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.