
Said Yargıcı
Kardeşlik nasıl sağlanır?
Irkçılık ve kabilecilik bölünüp parçalanmaya, güçlerin zayıflamasına sebep olur. Kardeşlik ise kabile ve ırkımızı ön plana çıkarmayarak İslam potasında erimekle gerçekleşir. Kardeşlik kuvvetli olmanın, düşmanlara karşı yekvücut karşı koyabilmenin tek adresidir. Bir ayet-i Kerimede yüce Rabbimiz bu farklı kabile ve ırklar arasında bu kardeşliğin nasıl sağlanacağını bildirmekte ve şöyle buyurmaktadır:
Ve Allah onların kalplerinin arasını birleştirendir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birileştiremezdin. Fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı. Çünkü O, mutlak galiptir ve hikmet sahibidir.
(Enfal, 8/63)
Bu ayet-i kerime İslam’ın insanları nasıl kardeş yaptığını anlatıyor. İslam gelmeden önce Arap kabileleri birlerinin düşmanı idiler. Kin ve intikam duyguları hiç sönmüyordu. Aralarında onlarca yıl süren savaşlar oluyordu. Birbirlerinin hayvanlarını, yurtlarını talan ediyorlar, hiç çekinmeden birbirlerini öldürüyorlardı. Medine’de Evs ve Hazreç isimli iki kabilenin birbirilerine düşmanlıkları ise herkes tarafından biliniyordu. İslam’a girdikten sonra bu kabilelerin aralarındaki düşmanlıklar da sona erdi. Hepsi de birbirlerine kopmaz bağlarla bağlandılar.
ünkü İslam herkesi kardeş ilan etmişti. Aynı Allah’a inanan insanlar, aynı Resule inanan insanlar birbirlerinin kardeşi haline geldiler. Öyle ki bu kardeşlik, kan bağı kardeşliğinden daha da öne geçti. Bir arap şairinin söylediği gibi insanın nice kardeşleri vardır ki, onları anneleri doğurmamıştır. İşte onlar İslam ve iman kardeşlerimizdir.
Gerçekten birbirlerine düşman olan kabileleri, toplumları kardeş yapmak dünyanın en zor işidir. Hatta maddi olarak yeryüzünde bulunan her şey verilse bile böyle bir kardeşliği maddi imkanlarla gerçekleştirmek imkansız gibidir. Ama İslam, iman sayesinde bu kardeşliği tesis etmiştir. Haksız yere bir insanın canına, malına, ırzına zarar vermeyi yasaklamıştır. İnsanları bir ailenin fertleri haline getirmiştir.
Ama ne yazık ki, hala bazı Müslüman topluluklarda, sanki İslam hiç gelmemiş, Kur’an nazil olmamış gibi davrananlar var. Özellikle ülkemizin bazı bölgelerinde anlaşmazlıkları halletme metotları tamamen cahiliye metotlarıdır. Öldürmek, yaralamak, başkasının hakkını gasp etmek… Kendisinin olmayan bir malı, mülkü tehdit ederek, korkutarak almak… Bunlar tamamen inançsızlık kokan, inanç zafiyeti kokan davranışlardır.
Bu yüzden İslam’ın, gönüllüler tarafından cahiliye ahlakının yaşandığı yerlerde daha fazla anlatılması ve yaşanarak gösterilmesi gerekir. İslam’a gerçekten gönül vermiş insanlar, aynı Allah’a aynı peygambere inanan, aynı kıbleye yönelen insanlar birbirlerine asla haksızlık yapmazlar…ama bu imanı zayıf olanlar, kıbleye yönelmeyen insanlar, adı Müslüman kendisi gayr-i Müslim gibi bir inanç taşıyan, ya da yaşayan insanlar elbette ki İslam ahlakına aykırı davranacaklardır. Bu kargaşayı da maddi güçle önlemek mümkün değildir.
İnsanlık, dinimizin inanç esaslarına ve ahlakına her zamankinden daha da muhtaç bir durumdadır. Bu yüzden İslam’ın güzelliklerini anlatacak gönül erlerine büyük işler düşüyor. Allah bizleri İslam’ın güzellikleri yaşayıp yaşatmaya çalışan halis gönül erlerinden eylesin. Amin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.