
Nadire Batu
Hayat Güzeldir
Bazen insanlara: "Hayat nasıl gidiyor? Keyifler nasıl?" diye sorunca, maalesef çoğunlukla hallerinden şikayet ettiklerini görüyoruz. Örneğin, "Her şey karman çorman, dünyada meydana gelen gelişmeler can sıkıcı, bu durumda nasıl iyi olalım ki?" diye karamsar bir tablo çiziyorlar.
Sanki dünyayı kendileri idare ediyor. Ve dünyanın sahipleri onlar!.. Hâlbuki olayları pencereden seyredip içine girmemeliyiz. Ve dünyanın idaresi elinde olan Allah'a bırakmalıyız.
Elbette herkesin kendisine özgü bir dünyası var. Ancak örnekte verilen karamsarlık, insanın kendi içindeki karamsarlığın yansımasıdır. Bu nedenle insanın iç dünyası nasılsa, kendisine dış dünya da öyle görünür. Bu bağlamda insanın kalbî bir ayna gibidir. İnsanın kalp aynası nasıl ise, dünyasına da öyle yansır.
Diyelim ki; dışarıda bağ ve bahçelerle donatılmış güzel mi güzel bir saray var. Eğer ki insanın kalp aynası siyah ise, dışarıdaki her şeyi siyah ve karanlık gösterir. Veya insanın kalbi eğri büğrüyse, her şeyi eğri büğrü gösterir. Malum eğri büğrü bir ayna dışarıdaki düzgün şeyleri de eğri büğrü gösterir.
O halde insan dışarıda olup biten olayları ne kadar problemli görüyorsa, o kadar problemlidir demektir. Veya insan halinden ne kadar şikayet ediyorsa, kendisi şikayet edilecek bir hayat yaşıyor demektir. O halde kendimize özeleştiri yapalım...
Dolayısıyla insan dışarıda olup biten olayları kötü görüyor ve hep şikayet ediyorsa, bu çirkinlik ve kötülük kalbindendir demektir.
Ancak her şeyi güzel ve iyi gören, o kadar iyi ve güzeldir demektir. Unutmayalım ki, her iyi güzeldir; her güzel iyi değildir.
Aslında Allah'ın yarattığı dünya güzel ve iyidir. Hem bütün isim ve sıfatları güzel olan bir Yaratıcı'nın dünyası kötü olmaz. Zira olup biten olaylar, o isimlerinin yansımasıdır.
Ama insanın kalbi ve bakış açısı güzel değilse, her şeyi çirkin görür. Eğer insan kendini düzeltirse her şey düzelir. O halde insan; her şeyi düzenli, iyi ve yerinde görüyorsa; kendisi düzelmiş, güzelleşmiş ve iyileşmiş demektir. Ancak dünyada çirkinlikler var. Maalesef bu çirkinlikler, nefsimize uyup günah işlememizdendir. Elbette günahları güzel göremeyiz. Ancak Allah'ın yarattığı her şey güzel, iyi ve yerindedir.
Yunus Emre, "Deme niçin şu şöyle! Yerindedir o öyle! Var sonunu seyreyle! Mevlam görelim neyler! Neylerse güzel eyler!" diye ne güzel buyurur. Ayrıca Peygamberimiz (sav), "Bir kimsenin 'İnsanlar helak oldu!' dediğini duyarsanız, bilin ki o, kendisi, herkesten çok helak olandır." diye buyurur.
Öte yandan psikologlar, hayatın %10 yaşadığımız olaylardan oluştuğunu, %90 ise olayları yorumlama biçimimizden oluştuğunu belirtirler. O halde eğer doğru yorumlama biçimine sahipsek; en olumsuz olaylardan bile olumlu sonuçlar çıkarabiliriz. Peygamberimiz (s.a.v), "Mü'minin haline şaşılır. Onun her işi hayırdır. Bu, mü'minden başkasına nasip olmaz. Çünkü ona bir nimet verildiğinde şükreder. Bu onun için bir hayır olur. Başına bir musibet geldiğinde de sabreder. Bu da kendisi için bir hayır olur." diye ne güzel buyurur.
Unutmayalım ki mutluluk; benim, onun, şunun, bakış açısında değil, imani bakış açısındadır. O halde yaşadığımız bütün olayları ve her şeyin arka planını görüp anlamak için Allah'ın 'bak' dediği yerden bakmalıyız. Çünkü ancak Yaratan, yarattığını en iyi bilendir.
Ancak şunları duyar gibiyim: "Başta Filistin ve Doğu Türkistan gibi yerlerde Müslümanlar zulüm altında iken nasıl 'Hayat güzeldir' diyeceğiz?"
Cevap: Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, yaşanan her şey Allah'ın isimlerinin tecellisidir. Ancak sadece savaş ülkelerinde bulunan Müslümanlar değil, bizler de her daim imtihandan geçiriliyoruz. Maalesef ateş düştüğü yeri yakar. Ancak bizler de Müslüman olmanın duyarlılığıyla elimizden gelen her şeyi yapmalı ve kardeşlerimizin dertleriyle dertlenerek yüreğimiz onlarla olmalıdır. Ancak kimileri, adeta psikolojisini bozup Allah'ın merhametini sorgular hale gelebiliyor.
Hâlbuki buna duyarlılık değil, duyarsızlık denir. Hem merhametimizle Allah'ın merhametini geçemeyiz. Dolayısıyla Allah her şeyden haberdardır. Hem belki de Rabbimiz, bazı Müslümanları insanların hayranlıkla baktığı cennetin en güzel yerine hazırlamak ve netenyahu gibi zındıkları cehennemin en alt tabakasına hazırlamak için yaşanan zulümlere müsaade ediyordur. (En doğrusunu Allah bilir)
O halde asıl sorgulaması gereken (haşa) Allah değil, birey olarak bizler ve İslam dünyasıdır. O halde bizler Gazzeli kardeşlerimize maddi yardımlar yapmalı, İsrail ürünlerini boykota devam etmeli ve manevi yardım hükmünde olan kardeşlerimize bol bol dua etmeliyiz. Ayrıca İslam dünyasının birlik ve beraberliği için de bol dua etmeliyiz. Peki, bu kadar yeterli mi? Elbette yetmez. Bunların yanı sıra kardeşlerimizi düşmanın zulmünden kurtaramamanın ısdırap ve üzüntüsü içerisinde olmalıyız. Ancak bu ıstırap ve üzüntü, psikolojimize ve inancımıza zarar verecek nitelikte olmamalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.