İnsan ve İmtihan Dünyası

İnsanoğlu, küçük bir su damlasından yaratılmış ve çeşitli latifelerle donatılmış bir mahlûktur. İnsan olma mahiyetini, Allah’ın onu anne rahmine yerleştirmesiyle kazanır. Bu aşamada, tamamen korunaklı bir yapının içinde hayatını sürdürür ve Rabb’inin rızıklandırmasıyla yaşamaya devam eder. Henüz bir kan pıhtısı iken bile yüce Allah onu korur ve gözetir; anne karnını ona güvenli bir liman kılar. Günbegün kemale erdirir, onu mükemmel bir insan suretine dönüştürür.

Hayata adım atma vakti geldiğinde ise, onun için zorlu ve sıkıntılı yolu kolaylaştırır; onu dar bir mekândan geniş ve ferah bir menzile çıkarır. Allah’ın yardımı ve inayetiyle gözlerini bu fani ve geçici dünyaya açar. Ne ile karşılaşacağını bilmeden, hayatın ona ne sunacağını düşünmeden, masumane bir şekilde, onu kendisinden çok seven annesinin sıcacık kucağına verilir.

Bu âlemde büyür, gelişir, olgunlaşır ve terakki eder. Hayatın güzelliklerinden nasiplendiği gibi, imtihanlarından da payını alır. Sağlam bir imana ve güçlü bir inanca sahipse, her nimetin ardından şükretmeyi, her imtihandan sonra ise Rabb’ine yönelmeyi bilir. Ancak zayıfsa ve isyan yolunun keskin sınırlarında yürüyorsa, kendini küfrün karanlık kucağına atar.

Evet, şu dâr-ı dünya, bir imtihan meydanı ve hizmet yurdudur; lezzet, ücret ve mükâfat yeri değildir.

(Lem’alar)

İmtihanlar karşısında sergilediğimiz tavır, ileriki yaşamımızda nasıl hareket edeceğimizi de belirler. En ufak bir hatada ümitsizliğe kapılıp, şeytanın vesveselerine kapı aralarsak, ayaklarımız yavaş yavaş tökezlemeye başlar. Düşmüş olduğumuz bataklıkta çırpınıp dururuz. Bir çıkış yolu aramaktansa, hislerimizi uyuşturan eğlencelere, zevklere, kumara ve dünyanın aldatıcı süslerine kanarız. Bu da bizi içinden çıkılamaz bir hâle sürükler. Sonunda hayatı kendimize zindan ederiz. Bu yol, küfür, dalalet ve sapkınlık yoludur.

Allah, insanı yaratırken ona irade vermiştir; yani seçme özgürlüğü tanımıştır. Hayrı da şerri de seçme konusunda bizi serbest bırakmıştır. Biz ısrarla şer yolunda ilerlemek istersek, Allah bizim için o yolda yaratır; hayrı istememiz durumunda ise hayır yaratır. Zira yaratmak Allah’a, istemek ise bize aittir.

Bu sebeple isteklerimizde ve seçimlerimizde dikkatli olmamız elzemdir. Çünkü bu dünya menzilinde, nefsimizle bir mücahede içindeyiz. Bu savaşı kaybetmek ya da kazanmak, bizim ne kadar hazırlıklı ve tedbirli olduğumuza bağlıdır.

Hayat, vazifesini yapar. Elbette hastalıklar ve musibetler olacaktır ki, hayat bunlarla temizlenir, ilerler ve arınır. Önemli olan, bizim bu uğurda ne yaptığımız, neleri göze alıp nelerden vazgeçtiğimizdir. Bizi güzel ya da çirkin bir yola sürükleyen, ancak ve ancak kendi davranışlarımızdır. İyi ya da kötü, doğru ya da yanlış... Bunları belirleyen, seçimlerimizdir.

Her musibetin altında yatan bir hikmet, her güzelliğin arkasında ise sonsuz bir merhamet, şefkat ve cömertlik sahibi olan Zat’ı görebilmek, işin özüdür. Zira bir yaprak bile O’nun izni olmadan kımıldamaz.

Dolayısıyla biz de başıboş değiliz. O’na hakkıyla kul olmalı, hamd etmeliyiz. Artık gaflet uykusundan uyanmalı ve fıtratımıza uygun bir şekilde yaşamaya başlamalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.