
Maruf Özülkü
Allah iyiliğinizi versin e mi?!..
İktidara yürüme iddiasında olan bir partinin vekili ve Grup Başkanvekili, Meclis'te düzenledikleri basın toplantısında büyük bir skandalı ortaya çıkarmışlar.
Bir doktorun verdiği sağlık raporunun altında bulunan sözleri göstererek, affedilmesi imkansız bir vukuatı tescil etmişler.
Hastalara dini referanslı teselli içeren sözlerin yer almasını deşifre ederek, ülkeyi büyük bir felaketten kurtarmışlar.
İşte muhalefet dediğin şey, böyle yapılır; hükümet böyle köşeye sıkıştırılır, temel sorunlar böyle ortaya konulur.
Breh, breh breh...
Dilerseniz önce bir haberi okuyalım:
SUÇ İFŞA EDER GİBİ...
"İYİ Parti Milletvekilleri, Diyanet'in bastığı Risale-i Nur'dan cümlelerin yer aldığı bir raporu büyük bir suçu ortaya çıkarmış gibi basın toplantısı düzenleyerek kamuoyuna açıkladı.
İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu ve Grup Başkanvekili Turhan Çömez TBMM'de kameraların karşısına geçti.
Türkoğlu, açık ve aleni bir şekilde varlığını devam ettiren tarikat ve cemaatlerin artık "Türkiye'de gizlenme ihtiyacı içerisinde olmadığını" da söyledi. Türkoğlu'nun sözleri şöyle:
"Bu elimde bir öğrenciye verilmiş, Aile Sağlığı Merkezi tarafından istirahat raporu var. Yani bu raporu çocuk alıyor ve okula teslim ediyor. Bursa İl Sağlık Müdürlüğü, Kestel Beş nolu, Vani Mehmet Mahallesi Aile Sağlığı Merkezi, yani eski adıyla Sağlık Ocağı'ndan alınan bir rapor var. Her bir raporda ayrı bir Risale-i Nur'dan pasajlar ve bölümler var."
Kaynak: RisaleHaber.com
Partinin Grup Başkanvekili Turhan Çömez ise konuşmasında, alaylı bir üslupla, "Bilmem hangi kitabın bilmem hangi lemasında olan bilmem hangi paragrafını koymuş buraya" demiş.
"Niye?" sorusuna ise, "Propaganda yapacak. Niye? O gençleri ele geçirecek ve buradan kendi siyasi anlayışları veya dini inanışları çerçevesinde nüfuz edecek. Zaten devlete nüfuz etmiş" cevabını vermiş.
Çömez şöyle devam etmiş:
"Böyle bir rapor Allah aşkına nasıl çıkar bir devlet hastanesinden veya merkezinden? Diyor ki: "Ey tahammülsüz hasta." Hastaneye gitmiş dertli bir öğrenciye söylüyor bunu. "İnsan bu dünyaya keyif sürmek ve lezzet almak için gelmediğine şahittir." Bir başkası, bunu da okuyacağım müsaadenizle. "Eğer hastalık olmazsa sıhhat ve afiyet gaflet verir. Dünyayı hoş gösterir." Devam ediyor aynı tavsiyeler. Allah aşkına. Diyor ki hastasınız, geldiniz buraya, şükredin. "Sıhhat ve afiyetteyseniz" diyor."
Çömez ile Türkoğlu bunun büyük bir dalalet olduğunu ileri sürerek yetkilileri göreve çağırmışlar.
MİLLETİN VEKİLİ, MİLLETİN DEĞERLERİNE YABANCI OLABİLİR Mİ?
Hastalıklara karşı önlemler, elbette maddi olarak tıp otoritelerinin görev alanına girmektedir. Tarihinde ve medeniyetinde, tababet ve şifahanelerin önemli yer tuttuğu milletimizin bu konudaki duruşu izahtan varestedir.
Ancak bugün bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de hastalara maddi tedavinin yanı sıra moral motivasyon ve psikolojik destek de önemsenmektedir. Hastanın tedaviye sabırla ve metanetle pozitif karşılık vermesi ve ma'nen çökmemesi için bu elzem bir husustur.
Bediüzzaman'ın telif ettiği Nur Külliyatından bir kısım olan Hastalar Risalesi de fiziki olarak küçük bir mecmua olmasına karşın tedaviye kattığı muazzem takviye nedeniyle büyük bir kıymettir.
Sayın vekillerin aktardığı cümleler de, hem hayatın hakiki mahiyetini ortaya koymakta hem de imanlı insana dayanma noktasında katkı sağlamaktadır.
Bundan başka başka anlamlar çıkarmak, işi başka kavgalara taşımak ise en hafif tabiriyle aymazlıktır.
Cemaat ve tarikatleri hedef gösterip, ne kadar dini orjinli söz ve faaliyet varsa, bunu meş'um FETÖ olayıyla iltibas ettirmek ya büyük bir cehalet yada hainane bir faaliyettir.
Sormak lazım...
Hastalara teselli ihtiva eden iktibas cümleleri hastalara faydadan başka nasıl bir netice vermektedir?
Allah'ın rahmet, inayet ve şifakarlığından bahsetmek, ruhu teskin etmekten başka nasıl bir olaya sebebiyet vermektedir?
ALLAH ŞİFA VERSİN DEMEK DE Mİ SUÇ?
Halkın dini inançlarından ve moral değerlerinden kopuk halk vekilliği yapanların, büyük kabul görmüş cümlelere büyük bir kabahat gibi ifşaatta bulunması tam bir kara mizahtır.
Bu mantıkla bakılırsa "geçmiş olsun" demekle yetinmeli ve zinhar, "Allah şifa versin" denmemelidir. Bu dini bir propagandadır ve tehlikelidir.
Öyle mi?!..
Bahsedilen Risaleler, bir asırdır mahkemelerde didik didik edildiği halde suç unsuru bulunmayan, İslam dünyasında Kur’an ve Hadis kitaplarından sonra en çok basılıp okunan dünyada elli yedi dile çevrilmiş ülkemizin yüz akı eserden bir bölümdür.
Bu kadar yapay korkular oluşturmaya, komedi unsuru olmaya gerek var mı?
Ne diyelim;
"Allah ıslah etsin" diyelim.
Ya da bu da sizin için sakıncalıysa şöyle diyelim:
Allah iyiliğinizi versin e mi?..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.