Oblomov Sendromu

Bu rahatsızlık , adını Rus yazar İvan Gonçarov'un "OBLOMOV" adlı romanından ve aynı adı taşıyan baş karakterinden almıştır.

Oblomovluk ya da Oblomov Sendromu günümüzde çok yaygın olan fakat bir rahatsızlık değil de kişilik özelliği olarak kabul edilen bir durumdur.

Oysa hiç de öyle değil.

Oblomovluk, psikoterapi veya grup terapisi ile aşılabilecek, depresyon, kaygı bozukluğu gibi psikolojik sorunlar da eşlik ediyorsa ilaç tedavisi gerektiren bir hastalıktır.

Peki, Oblomovluk nedir ve kimlere Oblomov denir?

Oblomovluk sürekli bir tembellik, isteksizlikten gelen halsizlik ve kararsızlıktan kaynaklanan çalışmama, bir şeyler üretmeme halidir.

Oblomov sendromu olan kişi tembel, bol bol fikir üreten ama elinden hiçbir iş çıkmayan, uyuşuk, üşengeç, herşeyi kolay yoldan, çaba harcamadan elde etmek isteyen, antisosyal ve rahatına düşkün bir karakter taşır.

Konforu çok sever, konfor alanından çıkmak, sorumluluk almak, bedenini ve zihnini ciddi meselelerle yormak istemez. Çok olumsuz ve sevgisizdir.Her şeye olumsuz yaklaşır ve sürekli şikayet eder. İnsanlardan, olaylardan, şartlardan vb...

Hayalperesttir. Çok hayal kurar, planlar yapar ama bunları hiç bir zaman hayata geçirmez. Çünkü rahatını bozamaz, kendini yormak istemez.

Ayrıca kararsızlık da had safhadadır. Bir şey yapmak istese nereden, nasıl başlayacak, nasıl yapacak bilemez. Çünkü hiçbir şey yapmamaya o kadar alışmıştır ki bocalar ve vazgeçer.

Sürekli sorun üretir.Çözümle ilgili hiçbir fikri yoktur. Çözüm yolu gösterenlere ise hep bir mazereti vardır.

"Dünyayı ben mi kurtaracağım? Benim elimden ne gelir ki? Şartlarım müsait değil, maddi gücüm yok" gibi bahaneleri hep hazırdır. O sadece tembellik, şikayet ve sorun odaklıdır. Çözümle, çalışmakla işi olmaz.

Son derece egoist, yalnızca kendini düşünen, dünya yansa umrunda olmayan bir karaktere sahiptir.

"Bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın" diyenler işte böyle Oblomov kişilekteki insanlardır.

Aslında akıllı, bir adım sonrasını görebilen, tahmin gücü yüksek kişilerdir. Başkalarına sık sık akıl verir fakat kendileri asla uygulamazlar.

Toplumdan uzak yaşayan, insanları sevmeyen, antisosyal bir yapıları vardır.

Bunlar, fiziki bir engeli olmadığı halde bilinçli olarak tembelliği,rahatı tercih etmiş, sorumluluktan kaçan ve kendinden başka kimseyi önemsemeyen insanlardır.

Kuralları, kaideleri umursamazlar. Vurdumduymaz, ahlakî yönden sorunludurlar.

Gonçarov, "Oblomov" romanında Çarlık Rusya'sında toplum bazında yaşanan dejenerasyonu ele almıştır ve romanla aynı adı taşıyan baş kahraman nezdinde o dönemi anlatmıştır.

İlginç olan şu ki : Günümüz insanında büyük oranda bu sendromu görebiliyoruz.

Bu, aslında toplumsal bir hastalık. Pek çok insan özellikle gençler alın teri dökmeden, emek harcamadan kolay yoldan bol para kazanmak ve lüks içinde yaşamak arzusunda. Kimse kimseyi umursamıyor, vefa, dostluk, yardımlaşma gibi ulvi duygular rafa kalkmış durumda.

İyilik ticarete, alışverişe tahvil etmiş halde.

Toplumsal hastalıkları, bütün olarak alıp çare üretmek çok zor. Ancak fert fert ele alınarak çözüm bulunabilir. Fertler düzelirse toplum otomatikman düzelir. Bu düzelme ve iyileşmede en büyük görev ferdin bizzat kendisine düşüyor.

Sözün özü, toplumun bilhassa genç kesimini esir almış olan "Oblomovluk"tan kurtulmadıkça ilerlemeye, gelişmeye imkan yok.

"İki günü birbirine eşit olan ziyandadır" buyurmuş efendimiz aleyhissalâtü Vesselam.

Aziz üstadın dediği gibi ;

"Yeknesak istirahat döşeğindeki hayat, hayr-ı mahz olan vücuttan ziyade, şerr-i mahz olan ademe yakındır ve ona gider."

Anlamı : Hareketsizlik adem, yani yokluk hükmündedir. Hareket ve mücadele ise vücut, yani varlık hükmündedir.

Atalarımız ne güzel söylemiş :" Nerede hareket orada bereket."

Rabbim karakter bozukluğu ve ahlakî zaafiyetten meydana gelen bu gibi bütün manevi hastalıklara acil şifalar versin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.