Küçükken okumuştum. Ali baba ve kırk haramileri. Bilen bilir. Bilmeyenler için söyleyeyim: Haramilere de, Ali babaya da açılan bir kapı vardır. Sihirli bir söz ile açılır, koca mağaranın kayadan oluşan kapısı; "Açıl susam açıl"

Dışarıdan bakıldığında, kayalardan ibaret, bir tepeciktir. Lâkin içeri girenin gözleri kamaşır. Her çeşit mücevherat, değerli obje ve süs eşyası vardır.

Torunum masal istediğinde, aklıma geldi anlattım. Oradan da yazı başlığı ortaya çıktı.

Bayram; kapıların açıldığı zamandır.

Sevgiyle açılır. Selâmla açılır. Duayla, vefayla, hatırla açılır.

Barışmaya, kavuşmaya, sılaya, affa açılır.

İkrama, sadakaya, ihsana, sahip çıkmaya.

İbadete, adamaya, tövbeye, tekbire açılır.

En çok da Kâbe'ye, tavafa, safa-merveye, salat-u selâma açılır.

Hac; ilk kapıdır. Kulun kulca kalbine açılır. Duasıyla semaya, tövbesiyle affına, makbuliyetiyle Mevlâ'nın rızasına açılır.

Sihirli şey nedir? derseniz eğer. Ben "NİYET" tir derim acizane.

Güzel olan ne varsa ona. Ubudiyetin tamamlanmasına. Hacerce çırpınmaya. Hz. İbrahim'ce bıçağa sarılmaya.

Hz. İsmail'ce teslimiyete.

Bayramda her iyi, hayırlı kapıda şenlik var.

Allah’ın huzuruna çıkmanın, O'nun kapısına varmanın hazzı bayramdır zaten her müslümana. Sonra mı? Sonra ana - baba - akraba - eş - dost duası almak. Gönül yapmak kapısı çalınır insanca, medenice.

Küçücük çocuklardan tutun, en yaşlısına, sokaktan geçen yabancıdan, en tanıdığa, bakkalımızdan, kapıcımıza kadar herkesin dilinde aynı güzel söz, aynı temenni, aynı sihirli sözcük:

"BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN"