Hayatımızın Özünü Seçimlerimiz Belirler

Kalb-i insanî, âlem-i dünyanın bütün hâllerini içinde barındıran bir hard diske benzer. Öyle ki taşıma kapasitesi sınırsız olan bir kalp ve onun çekirdeği hükmünde olan hafıza kuvvesi, bu iki cihaz o kadar kıymetlidir ki adeta hayatın özünü şekillendirirler. İnsan, bir nevi bu iki cihazın yansımasıdır denilebilir. Ve bu ikisi arasında inanılmaz bir bağ vardır: Hafızaya işlenen her bir durum, her bir duygu doğrudan kalbe akar. Adeta ikisi arasında taşıma görevini sağlayan, tabiri caizse bir köprü vardır.

Bu köprüden geçişi sağlayan ise sadece irademizdir. Küllî irade sahibi Zât-ı Zülcelâl’in bize bahşetmiş olduğu cüz’î irade, köprünün geçişinde önemli bir rol oynar. Anahtar-kilit uyumu gibidir köprü ile irade. Cüz’î irade, seçme kabiliyetini kullanarak kalbe ve hafızaya maddeleri gönderir. Bu maddelerin ehemmiyeti ve mahiyeti farklıdır: Kimi sağlam, kimi çürük; kimi boş, kimi faydasız; kimi zararlı, kimi hayatlı... Bunların ayrımını yapacak olan ise cüz’î iradeye sahip olan bizleriz.

Ne yazık ki çoğu kez bu bilgi ve duygu giriş çıkışlarında sekteye uğruyoruz. Buna sebep olan da kötülüğe meftun nefs-i emmâremizdir. Üstadın ifade ettiği “güzel ahlâklı güzel düşünür. Güzel düşünen, güzel levhaları görür. Fena ahlâklı, fena düşündüğünden, fena levhaları görür.” ibaresinden yola çıkarak diyebiliriz ki: Bizler, seçimlerimizle hayatımıza ve kalbimize vizyona girecek manzaraların fragmanlarını yayınlamış oluyoruz.

O kadar gereksiz küfür, bilgi, görüntü ve düşüncelerle hafızamızı bulandırıp kirletiyoruz ki; adeta onu semlendirip kalpte yaralar açmasına yol veriyoruz. Hayatın meşgaleleriyle o kadar hemhal oluyoruz ki, bir süre sonra kendimizi bu dünyaya ait ve ebedî kalacakmışız gibi zannetmeye başlıyoruz. Bu meşgaleler içerisinde en çok zararı ise kalbe veren, günahlar oluyor. Zira her bir günah kalpte siyah bir nokta bırakır; kalbi, günahları sıradanlaştıran bir alete dönüştürür. Yani Allah’ın bize lütfettiği latifelerimizi yanlış mecralarda kullanarak onların ışığının sönmesine neden oluyoruz.

Çünkü konuştuğumuz, izlediğimiz, duyduğumuz, düşündüğümüz her şey önce hafızada yer edinir, sonra yavaş yavaş kalbe damlar. Etkilerinin farkında olmadan, zamanla bu durum hayatımıza da sirayet eder. Daha açık bir tabirle, “bilinçaltı” denilen kompleks yapı, pusuda bekler ve eylemlerimiz ile tavırlarımıza yansıtır.

Dolayısıyla yaşam içerisinde haram-helal dengesini sağlayan irademizi ve kalbimizi muhafaza etmek gerekir. Şahsî hayatımızda bir ölçü belirlememişsek ya da belirlediğimiz ölçüye riayet etmiyorsak, bir şeyler yolunda gitmiyor demektir. Kalp ki, latife-i rabbaniye olan en mühim organımızdır. Öyle ki Rabbinin rızası dışında kapısına gelen her şey, mermi gibi onda onarılması zor yaralar açar. Kimi zaman bu yaraları iyileştirmek çok uzun sürebilir.

Bu yaralara yol vermemek için, Allah’ın istediği ve fıtratımıza uygun şekilde yerleştirdiği latifelerimizi aslına uygun şekilde kullanmamız gerekir. Misalen, kulun ruhunun penceresi olan gözümüzü haramdan korumamız gerekir ki o pencereden güzel manzaralar seyredebilmiş olalım. Dilimizi, rahmet hazinesinden bize sunulmuş olan lezzetli nimetlere şükür için istimal etmeliyiz. Aklı da Allah’ın sonsuz rahmet esintilerinin yansımaları olan esmalarını kainat üzerinde okumak ve tefekkür etmek için kullanmalıyız ki bize azap veren bir alet olmasın.

Bu sayede hafızamız şenlenir, köprüden kalbimize hayatlı ve manalı zerrelerin geçişine izin verilmiş olur. Tabii tüm bunlara izin belgesi veren kişi irademizdir. Onu sağlam tutacağız; nefsimize gem vuracağız ki gam olmasın yüreğimiz. Allah’ın bize emaneten vermiş olduğu bu bedeni, O’nun yolunda kullanmak için zırhımız olan duayı üzerimize alacağız her zaman ve her yerde.

Çünkü burası bir imtihan ve tecrübe meydanıdır. Düşe kalka hak olana yol alacağız. Her düşüşte daha sağlam kalkacağız, Allah’ın izniyle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum