Neler Ölçülebilir? Neler Ölçülemez?

Teknik literatürde ölçme; Bilinenle bilinmeyeni mukayese etmektir.

Referans alınan değer ile bilinmeyen değeri karşılaştırmak.

Matematik hayatın her yerinde caridir.

Hayatın mahiyeti de hüviyeti de matematikle izah edilir.

Ne? Ne Kadar? Nasıl? Nerede? Kim? Kaç kişi? Sualleri hayatın her yerinde olduğuna göre matematik de vardır.

Hayat zaten sual demektir. Sualin iki manası vardır:

Biri merak etmek. Diğeri istemek yani dua etmektir.

Ölçme kıymetlendirme, değerini bilmektir. Tanımaktır, tanıtmaktır.

İnsan, Mekan, Zaman ölçü ile ifade edilir.

Hayat ve hadiseleri tarif edebilmek için bu üç unsur;

İnsan, zaman ve mekan birlikte mülahaza edilir.

Kim? Ne Zaman? Nerede? Bilgileri ile tarif edilebilir.

Her birini sayı ile, rakamla, miktar, coğrafya, hangi tarih/gün/saat, kimler ve kaç kişi gibi parametreler birlikte izah edilir.

Mevzumuz ölçülebilenler ve ölçülemeyenler tefrik ve temyiz edebilmek üzerinedir.

Hayatta ölçülemeyen şeylerin de olduğuna dikkat çekmek istedim.

Ölçülemeyenleri ölçmenin hayat-ı içtimaiyede / sosyal hayatta insanlar arası münasebetlerde çatışmalara kaynaklık ettiğini nazara vermekle farkındalığa vesile olmak niyetimiz.

Ölçülebildiği halde ölçülmemesinin de bir takım problemlere sebep olduğu hususuna da özellikle dikkat çekmek…

  • Niyet ölçülmez
  • İhlas ölçülemez.
  • Niyet ölçülmez.
  • İhlas ölçülmez.
  • Duygu ölçülmez
  • Şefkat, merhamet duygusu ölçülmez
  • Hayal ölçülmez

Vs….

Ölçülmesi de caiz değildir.

Müspet olanlar için zannın zararı yoktur.

Ancak menfi kanaate dayanak teşkil edenler hakkında hüküm suî zanna girer.

“Zandan sakınınız” hadisinde zan, su’i zandan sakının anlamında anlamak lazımdır.

Duygunun şiddeti davranışta ortaya konulan fedakârlık, feragat, hamiyet, ödenen bedel, katlanılan zahmet, sarf edilen enerji vb tezahürlerle ve kıyaslama ile ölçülebilir.

Duygu, niyet, ihlas gibi mücerret (soyut) kavramlar davranışa tahvil olmadan ölçülmez. Yani kişinin kendisi dışında başkaları tarafından ölçülemez.

Ancak kuvveden fiile dönüştüğünde, kazanım, fayda, maslahat, etki çapı ve çevre gibi faktörlerden çıkan hasıl olan neticeye göre bir derecelendirme, kıymetlendirme ölçümdür.

Şer’i ıstılahtaki ifadesi “şeriat ele bakar kalbe bakmaz hükmüdür.

Niyet okumak kalbe bakmaktır. Caiz değildir.

Maalesef reel hayatta uhuvvetin, muhabbetin, tesanüdün, muavenetin engeli, zehiri, ölçülemeyenleri ölçmek, ölçülebilenleri ölçmeden zan ile kanaat sahibi olmaktır. Menfi kanaate göre yanlış tavır ve davranışlar sergilenmektedir.

Manevi Performans ölçülebilir mi?

Bu konuda geçmişte bir yazımız yayınlanmıştı. Sırası geldi bil vesile yine bahis açmak icap etti.

Bir zaman, on yıldan fazla oldu, Diyanet İşleri Teşkilatının “İnsan Kaynakları Biriminin yönetici ve çalışanlarına yönelik “Performans Yönetimi” konulu bir sunum yapmıştım.

Konu “Din görevlilerinin (Gönüllülerinin) performansı” idi.

Bunların performansı ölçülür - ölçülmez meselesi. Ölçülebilir miydi?

Sistemin tekniğini metodolojisini, prensiplerini açıklayan bir sunum sonrası. Cevaben, “Din görevlisinin ihlası samimiyeti ölçülemez. Ancak cemaatle iletişimi, çevre ile ilgilerini, camiye gelmeyenlerle kurduğu temaslar, hal hatır sorma gibi faaliyetlerini ilişkileri, davet için tahsis ettiği zaman. Belirli bir zaman içinde namaz kıldırmanın dışında kaç kişi ile temas kurduğu pek âlâ sayı olarak ölçülebilir. Onlar sadece tebliğ ile sorumludur. Kabul ettirmek Allah’ın işidir.” Diyerek örneklerin artırmak mümkün olduğu üzerinde müzakereler olmuştu.

Her müslümanım diyen insanın “emr-i bil ma’ruf nehy-i anil münker” (İyiliği emretmek kötülükten sakındırmak)la mesuliyeti vardır. İlmi, malamı, unvanı, sosyal statüsüne göre bu sorumlulukların derecesi artar azalır.

Din görevlilerini (gönüllülerini) daha elbette daha

Dava insanları, hizmet ehli de sorumludur.

Yani performansı ölçülebilir, ölçülmelidir de…

Aslında herkes nefis muhasebesi ve murakabesini kendi kendine yapabilir.

Sahip olduğu imkân ve kabiliyetlerini ne kadar hizmet için kullanabiliyor?

İşte bu performans ölçümüdür.

Ölçmenin neticesi illa ki bir müeyyide uygulamak için yapılmaz.

Moral, motivasyon, teşvik için, beşeri potansiyelden daha fazla istifade edebilmek için ölçüm yapılabilir. Kaynak kapasite planlama ve kapasite artırmak için yapılır.

Hangi faaliyet ve hizmet olursa olsun. Teşebbüs etmek, teşebbüse teşvik etmek için ölçüm yapılabilir/yapılmalıdır.

Kuvveden fiile geçirmek. Neticeyi Allah (cc) dan beklemektir asıl olan.

Her amelimizi kiramen katibin melekleri kaydediyor. Bir yönüyle ölçüyorlar denilebilir.

Teknik terim olarak tercümesi; her insanın bu dünya hayatında performansları ölçüyorlar, istatistik verileri kaydediyorlar.

Amel defteri ve karne ne zaman karşımıza çıkacak malum.

Niyet ve ihlas katsayısı ile çarpanı hata-sevap tablomuz ortaya çıkacak.

Yanlışların doğruları götürdüğü bir sistem.

Bir teraziden bahsedilir. Terazi demek ölçme demektir.

“Hasenatı seyyiatına galip gelen ehl-i necattır” imtihanı kazanmak, sınıfı geçmek.

Arife tarif gerekmez. Rabbim hasenatı galip gelenlerden eylesin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum