Türkiye Cumhuriyeti devletinin aklı sayesinde terörsüz Türkiye’nin inşa süreci devam ediyor. PKK terör örgütü yakında silahlarını teslim etmeye başlayacak. Türkiye binlerce cana mal olan, ülkeye milyarlarca dolar kaybettiren terör belasından kurtulmak üzere. Bilindiği gibi terör örgütleri taşeron örgütlerdir. Başka ülkelerin istihbarat örgütleri tarafından kontrol edilen, her yönden dış destek alan ve istenildiği zaman bir ülkede terör faaliyetleri yürüten maşalardır.

Bu örgütler. Artık dış güçlerin ülkemize PKK terör örgütü üzerinden operasyon çekme imkanı kalmayacak. Devlet aklının devletin şefkat gücünü devreye sokmasıyla istismara ve kullanılmaya açık ırkçılık üzerinden yapılacak her türlü terör ve provokasyon faaliyetleri de duracak.

Alevi sünni meselesi çok kaşınan bir mesele. Bu ülkede bir iç karışıklık çıkararak dış güçlerin müdahalesini bekleyen, vatan haini insan görünümlü çok varlık var. Bu konuda yapılan provokasyonlar da tutmadı ve inşallah tutmayacak. Dış güçlerin istihbarat örgütleri ve onların içerideki gizli işbirlikçileri kullanacakları kartlar bir bir devre dışını kalınca, yeni kartları öne sürmeye başlıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, bizzat kendi partilileri tarafından yapılan şikayetler ve başvurular üzerine başlatılan ve devam eden soruşturmaları, gerçekleri saptırarak siyasi bir müdahale olarak göstermeye çalışan CHP’nin düzenlediği mitingler ve sokak çağrıları bu kartlardan birisiydi. Ama tutmadı. Devletin sabırlı tavrı, vatandaşların karşı hareketlerde bulunmaması bu kartı da devre dışını bıraktı. Ama hâlâ öne sürülmek istenen bir kart daha var: din kartı. Bir siyasetçi çıkıyor, “Türkiye Müslüman bir ülke değildir” iddiasında bulunuyor. Bu siyasetçi bir temennisini dile getirerek Müslümanlıktan ne kadar nefret ettiğini ortaya koymuş oluyor. Ülkemizi sık sık Avrupa ülkelerine şikayet edip onlardan müdahale talep edecek seviyeye düşen bir başka siyasetçi de iktidara geldiklerinde din derslerini kaldıracaklarını dile getiriyor. Milletin hassas olduğu din konusunun iyiden iyiye kaşınmaya başlandığı açıkça görülüyor.

Bir başka zaman bir kadın, başörtülü bir kadına saldırarak, kurtuluş savaşında Yunan askerlerinin kendi öz vatanımızda tesettürlü kadınlara yaptığı alçakça saldırının benzerini yaparak ismi değiştirilmiş Rum, Ermeni veya Yunanlı olduğunu gösteriyor. Bu eylem ve söylemlerin yakın zaman dilimlerinde olması birbiriyle ilişkili olduğunu gösteriyor. Bir el, ülkede karışıklık çıkarmak istiyor ve bunu da din üzerinden gerçekleştirmek niyetinde.

İşte Leman isimli paçavranın yayınladığı Hz. Muhammed ve Hz. Musa karikatürleri ortaya sürdükleri son kartlardan biri. Yine din kartı. Müslüman milletimizin çok hassas olduğu bir konu. Bir provokasyon denemesi. Karikatürü çizen kişi ve bu derginin sorumluları neyse ki yakalandı ve tutuklandı. Hesaplarını mahkemede verecekler.

Ancak burada Müslüman milletimizin sağduyulu davranıp tepki olarak kalabalıklar toplamamaya dikkat etmesi gerekir. Çünkü bu planlayanlar, buna karşı yapılacak protesto gösterilerini kana bulayarak ülkede istedikleri karışıklıkları çıkarmak isteyebilirler.

Sokaklar, miting alanları her zaman tehlikeli. Provokeye müsaittir. Kitlesel olayların başlaması böyle ortamlarda çok kolay. Bu milletin en hassas din konusunu kaşımak isteyenler iyi araştırılmalı. Finansal destek almış olabilirler. Kimlerden destek alıyor, kimin kontrolünde hareket ediyorlar? Bunların hepsi tespit edilme. Leman dergisinin birkaç yöneticisi de yurt dışına kaçmış. Bu da planın bir parçası olarak gözüküyor.

Türkiye’nin çok canı yandı. Ülkede var olan siyasi istikrarın bozulması uyuyan hücrelerin uyandırılmasına operasyon çekilecek bir duruma düşmesine sebep olabilir. Bu yüzden Aman dikkat diyorum. Aman dikkat. Milletimizin bu konuda sağduyulu hareket etmesi şart. Sosyal medya üzerinden sokak çağrısı yapanların masum olmadığını da bilelim ve ona göre hareket edelim.