Atilla Yargıcı
Kur’an Kıssaları masal mı?
Celal Şengör bir jeoloji profesörü. Zaman zaman alanı dışında, özellikle din ile ilgili konularda çıkışlar yapıyor. Bir ilim adamının kendi sahasında söylediği sözler elbette kıymetlidir. Ama sahası dışında yazdıkları, ya da yaptıkları hiçbir anlam ifade etmez. Ancak televizyonlarda ve sosyal medyada haberler verilirken, sanki konuştuğu din sahasının uzmanı imiş gibi bir imaj uyanıyor. Çünkü ne profesörü olduğu bildirilmiyor.
Celal Şengör, 2020 yılında çıktığı bir televizyon programında neden ateist olduğunu açıklamış ve “Bir Tanrı’nın varlığı hakkında en küçük bir işaret göremedim. Yok böyle bir şey. Din adına söylenenlerin alenen yalan olduğunu görüyorsunuz. Bunlar saçma” demişti. Hatta o programda bazılarının Allah’a inanmadığını ama kainatı yöneten bir güce inandığını söylediğini de ifade ederek, “nereden biliyorsun böyle bir gücün olduğunu?” ifadelerini kullanmıştı.
Bu ateist profesör geçtiğimiz günlerde katıldığı bir başka televizyon programında da tarihte Hz. İbrahim ve Hz. Musa gibi peygamberlerin olmadığını, bunların masal olduğunu, bunlar hakkında belge olmadığını iddiâ etmişti.
Bir Allah’a inanmadığını ve kendisinin bir ateist olduğunu açıkça söyleyen bu jeoloji profesörü, elbette ki Allah’ın gönderdiği peygamberlere, onlara vahyedilen kutsal kitaplara da inanmaz. Bu yüzden böyle bir ateist insanın din ile, Peygamberlerle ilgili söylediği sözlerin hiçbir kıymeti yoktur. Ancak Kur’an kıssalarına masal diyen sadece Şengör değildir. Mısırlı Akademisyen Muhammed Ahmet Halefullah da hazırlamış olduğu doktora tezinde Kur’an kıssalarının masal olduğunu iddia etmişti.
Şunu ifade edelim ki, peygamberimizin zamanında yaşayan müşrikler de Kur’an-ı Kerim’in “öncekilerin masalları” olduğunu iddia etmişlerdi.
Konuyla ilgili şu iki ayete bir bakalım:
“Onlardan seni Kur'an okurken dinleyenler de vardır. Fakat biz onu lâyık olduğu şekilde anlamalarına mani olmak için, onların kalplerine kat kat örtüler gerdik. Kulaklarının içine de gereği gibi işitmelerini engelleyen ağırlıklar koyduk. Artık onlar her türlü mucize ve belgeyi de görseler yine iman etmezler. O kadar ki yanına geldikleri zaman seninle münakaşaya girişerek 'Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir.' derler." (Enam, 6/25)
“Onlara ‘Rabbiniz ne indirdi?’ denildiği zaman, (söz konusu Kur’an Allah’ın indirdiği söz değil, bilakis O), 'Öncekilerin masalları (türünden bir şeydir)' dediler.” (Nahl, 16/24)
Minareyi çalan kılıfını uydurur derler. İnsan bir şeye inanmadığı zaman, kendisini buna inandırmak için ileri geri laflar eder, cümleler kurar. Müşrikler de günümüzdeki inançsız ateist insanlar da aynı maksatlarla benzer iddialarda bulunmaktadır. Muhammed Halefullah gibilerin ise bir ateistin iddialarının aynısını dile getirmesi gerçekten akıllara onun Kur’an konusundaki samimiyeti ve inancı konusunda bazı şüpheler getiriyor. Çünkü müşriklerin söylediklerinin aynısını iddia etmek, gerçekten Müslüman olan, mümin olan bir insanın söyleyeceği bir söz değil.
Kur’an, kutsal kitaplar arasında orijinal Arapça dili ile şu anda mevcut olan tek mukaddes kitap ve hitaptır. Üstelik nazil olmasından günümüze kadar milyonlarca insanlar tarafından ezberlenmektedir. Bu yüzden Kur’an’ın Allah kelamı olduğunda şüphe yok. Allah da haşa insanlara aslı astarı olmayan masallar anlatıp da onları eğlendirme amacı gütmez. Çünkü her bir kıssanın bir anlatılış amacı ve ibret alınacak bir çok yönü bulunmaktadır.
Örneğin Ashab-ı Kehf kıssası ile ilgili bir ayette, “Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz. Hakikaten onlar rablerine inanmış gençlerdi; biz de onların doğru yolda yürüyüşlerine katkıda bulunduk.”(Kehf,18/13) buyrulmaktadır. Bu ayette, Kur’an kıssalarına masal, mit ve uydurma diyen kimselere karşı kıssanın “hak”, yani “gerçek” olduğu ifade edilmektedir.
Hz. İsa ile ilgili olarak da, "Bu, gerçek kıssanın kendisidir. Allah'tan başka tanrı yoktur. Allah elbette aziz ve hikmet sahibidir." (Al-i İmran, 3/62) buyrulur.
Ayrıca ayetlerde Hz. Meryem’le ve Hz. Yusuf’la ilgili vahyedilen ayetlerin gayb aleminin haberlerinden olduğu bildirilmektedir.(Al-i İmran, 3/44; Yusuf,12/102)
Ayetleri çoğaltmak mümkün. Ama bu kadarla yetinmek istiyorum.
Kur’an’da anlatılan peygamber ve onların kıssaları gerçektir. Biz müminler olarak buna inanırız. İnanmayan insanlara da Allah’tan hidayet dilemekten başka sözümüz olamaz.
Şunu da ifade edelim ki, Celal Şengör’ün Allah’ın varlığına dair hiçbir işaret görmediğini söylemesi de gerçekten işaret olmadığından değil, kalbin ve aklın gaflet perdesiyle kaplı olmasından dolayı bu işaretleri fark etmemesindendir. Halbuki Celal Şengör sadece kendisine bile baksa, bir değil, milyonlarca işaret ve delil görür Allah’ın var ve bir olduğuna.
Bu konuyu da inşallah bir başka yazımızda ele alalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.