Atilla Yargıcı

Atilla Yargıcı

Gençler Niçin Evlenmek İstemiyor?

Evlilik oranları gittikçe düşüyor. Son 10 yılda yüzde 25 civarında bir düşüş yaşanmış ve gittikçe de insanlar evlilikten uzaklaşıyor. Acaba insanlar niçin evlilikten uzaklaşıyor?

Bunun sebeplerinden birisi israf. Lüks ve müreffeh yaşama istediği insanları evlilikten uzaklaştırıyor.

Yaklaşık 25 sene önce Ankara’da doktora eğitimim sırasında bazı akademisyenlerin evlenmediğini görünce çok şaşırmıştım. Bana “Sen evli misin?” diye sorduklarında “Evet, evliyim ve üç çocuğum var” diye cevap verince şok olmuşlardı. Bana nasıl geçindiğimi sordular. Ben de normal bir şekilde hayatımızı devam ettirdiğimizi, ekonomik olarak ciddi bir sıkıntı yaşamadığımızı söyledim. Onlara niçin evlenmediklerini sorduğumda, “bu maaşla nasıl geçiniriz?” diye cevap vermişlerdi.

Aşağı yukarı aynı yaşlardaydık. Hatta benden yaşça daha büyükler de vardı. Sonra onları gözlemledim. Niçin geçinemeyeceklerini düşündüklerini merak ediyordum. Meğerse her gün dışarıda yemek yiyorlarmış. Haftada en az iki defa sinemaya, tiyatroya gidiyorlarmış. Ben şöyle bir düşündüm, günde iki öğün dışarıda yemek, bugün itibariyle ayda en az 15-20 bin lira demekti. Ev kirası, elektrik, su, doğalgaz, tiyatro, sinema vs. düşündüğümüz zaman yaklaşık 40 bin lira. Bir de tatillerde tatil yerlerine gidildiğini düşünecek olursak gerçekten dudak uçuklatacak masraflar çıkıyor.

Anladım ki geçinemeyeceklerini düşünen kimseler neredeyse kazandıklarından fazla harcamaya alışan “müsrif” kişilerdi. İsraf etme alışkanlığı insanları evlenmekten alıkoyuyordu.

Babam evlendiğinde hiçbir şeyi yoktu. Kaldığımız ev tek bir odaydı. Yandaki oda ise yufka ekmek yapmak için kullanılan etrafı açık bir yerdi. Büyükbabam yer fıstığı tüccarı iken iflas etmiş ve zar zor geçindiği başka bir iş yapmaya başlamıştı. Rahmetlik babam derdi ki, “oğlum benim her çocuğum olduğunda Allah benim rızkını artırdı. Hiç zorluk yaşamadım.” Gerçekten de sıfır bir sermayeden, dürüstlüğü ve güvenilirliği sayesinde bir pastaneye ortak edilmiş, sonra ise kendi dükkanına sahip olmuştu. Babam rızkı verenin Allah olduğunu çok iyi biliyordu. Vefat ettiğinde eski evin yanında bir de bahçe içerisinde bir ev bırakmıştı. Ha şunu da not etmeliyim: Babam müsrif değildi.

“Ev alana ve evlenene Allah yardım eder” diye gerçeğe dayanan bir atasözü vardır. Çünkü evlenmek de, ev sahibi olmak da insan için zaruri ihtiyaçlardan. Bütün hazinelerin anahtarı yanında bulunan yüce Allah insanın rızkını istediği zaman genişletiyor.

Parasını çar-çur etmeyen, ailesini için harcayan, ayağını yorganına göre uzatan, dışardan yemek yemeyi vazgeçilmez bir alışkanlık haline getirmeyen bir kimsenin aldığı ortalama bir maaş ailesini geçindirmeye yeter. Ama lüks yaşam peşinde koşan bir kimsenin ev geçindirmesi mümkün değil.

Gençleri evlenmekten uzaklaştıran sebeplerden bir diğeri de insanların birbirlerine güvenmemesi. Bir diğer sebep de flörtün inanılmaz derecede yaygınlaşması. Flört evliliklerin önündeki en büyük engellerden birisi olarak kabul ediliyor. İnsanlar dürüst, güvenilir, namus mefhumuna inanan kimselerle evlenmek istiyor.

Evlilik masraflarının artması da bu evlilik oranlarındaki düşüşün sebeplerinden bir diğeri. Evlenmeye bu kadar masraf yapmak yerine, araba alıp gezip tozmayı tercih edenler bir hayli artıyor.

Toplumumuzda büyük bir kesim ise evliliğin, aile kurmanın önemine inanıyor geç de olsa evlenmeyi tercih ediyor. Eğitim ve iş bulup çalışma hemen olmuyor. Bu da evlilik yaşını otuzlara kadar çıkarıyor. Halbuki yaş ilerledikçe evlilik de zorlaşıyor.

Uzmanların belirttiğine göre evliliği zorlaştıran önemli hususlardan biri de mükemmeliyetçilik. İnsan mükemmel, kusursuz bir eş, kusursuz bir düğün, kusursuz bir eş ailesi, kusursuz bir evlilik hayal ediyor. Gençlerimiz bir şeyi unutuyor: Kusursuz olan tek varlık Allah’tır. O’nun dışındaki her varlık kusurludur, noksandır. Mükemmeliyetçi olanların kendilerinin de bir çok kusurları vardır. ama farkında değillerdir. Halbuki dikensiz gül de, kusursuz arkadaş da eş de, evlilik de olmaz.

Önemli olan kusurların, eksiklerin farkına varıp onları olduğu gibi kabul ederek yola devam etmektir. Zaten büyük kusurlar aile kurmaya engel olur. Ama ufak tefek kusurlar, farklı kültürlerde yetişmeden kaynaklanan problemler, mizaç farklılığından ortaya çıkan sorunlar her zaman olur. İnsan bunlarla baş ederek, küçük kusurlara karşı bir gözünü kapatarak, en iyiyle değil, iyi ile de mutlu olacağını öğrenerek hayatına huzurlu bir şekilde devam edebilir.

Bence evliliği nasıl algıladığımız çok önemli. İnsan niçin evlenir? Evliliğin insan mutluluğundaki önemi nereden kaynaklanıyor? Bu gibi soruların cevabı evliliğe karşı bakış açımızı ortaya koyar.

Said Nursi, İşaratu’l-İ’caz isimli tefsirinde Bakara Suresi 25. Ayeti tefsir ederken evliliği şöyle anlatıyor:

Evet, insanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcut bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve lezaizde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar.

Evet, bir işte mütehayyir kalan (bir şeye hayret eden ) veya bir şeye dalarak tefekkür eden adam, velev zihnen olsun, ister ki, birisi gelsin, kendisiyle o hayreti, o tefekkürü paylaşsın. Kalblerin en lâtifi, en şefiki, “kısm-ı sâni” ile tâbir edilen kadın kalbidir. Fakat kadın ile ruhî imtizacı (geçimi) ikmal eden, kalbî ünsiyet ve ülfeti itmam eden, sûrî ve zahiri olan arkadaşlığı samimileştiren, kadının iffetiyle, ahlâk-ı seyyieden temiz ve pâk bulunması ve çirkin ârızalardan hâli olmasıdır. “

Buradan şunu anlıyoruz: insan yalnız başına mutlu bir şekilde yaşayamaz. Evliliğin dışındaki birliktelikler ise, bütün duygularıyla haz almada paylaşımı, gam ve kederli olunduğunda birbirlerine yardımcı olmayı temin edemez. Ahlaklı ve iffetli kişilerde yapılan evlilikler insanın maddi, akli, kalbi olarak da huzurlu ve mutlu olmasına sebep olur.

Evlilik iki taraf için gerçek bir huzur ve mutluluk kaynağıdır. Ancak görüyoruz ki, evliliği teşvik eden filmler ve diziler yapılmıyor hiç. İnsanların evlenmeden birlikte yaşamaya teşvik edildiği, ahlaksızlığın yayılmaya çalışıldığı, gençlerin meşru olmayan ilişkilere sevk edildiği dizi filmlerin gittikçe arttığını görüyoruz.

Acaba Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı aileyi koruma ve evliliği teşvik etme bağlamında bu dizilere bir çekidüzen vermek için gayret gösteremez mi? Müslüman bir ülkede “özgürlük” adı altında her türlü kötülüğün teşvik edildiği diziler ve dizilerden alınan ve sosyal medyada sürekli yayınlanan kısa videolar için bir şey yapılamaz mı?

Evlilik oranlarının düşüp boşanmaların artmasında bu ölçüsüz, aileyi yaşanılmaz bir ortam olarak gösteren dizilerin de rolü olduğunu düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızı ve Aile bakanımızı bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum