Atilla Yargıcı

Atilla Yargıcı

Ahlak bozucu dizilere niçin göz yumuluyor?

Milletin oylarıyla seçilen demokrat ve muhafazakar bir hükümetten vatandaşın beklentisi, ekonominin düzelmesi, ülkede adaletin tesisi, iş alanlarının genişlemesi, iyi bir eğitim sisteminin hayata geçirilmesi, milletin inancının gereğini özgürce yerine getirebilmesi ve ahlaki yozlaşmaya maruz bırakılmamasıdır.

Ekonomiyi önemseyen, savunma sanayine çok önem veren, dini yaşama din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde alan açan bir hükümetin, ahlaki yozlaşmaya bigane kalmasını anlamak mümkün değil.

Muhafazakar olmayan kadınların bile çok rahatsız olduğu bu ahlaki yozlaşmanın en büyük kaynağı diziler ve bunların sosyal medyada organize bir şekilde yayılması. Bu tür benzer içerikler üreten dizilerin, bir üst aklın yönlendirmesiyle belli amaçlar için çekildiğini düşünmemek imkansız.

Kimisi mafyaya özendiriyor, bazısı kalpazanlık yapmanın inceliklerini anlatıyor, bir kısmı muhafazakar aileyi yok etmek, gençlerin ahlakını dejenere etmek için çaba gösteriyor. Dizilerin bu amaçlarını görmemek için kör olmak gerek.

Bizim insanımızın büyük bir kısmı boş vakitlerini bir şeyler öğrenmek, kendini geliştirecek şeyler yapmakla geçirmek yerine dizileri izlemekle geçiriyor. İnsan neyle çok ilgilenirse onun etkisinde kalıyor.

Her türlü ahlaksızlığın, düzenbazlığın, hilekarlığın normal gösterildiği dizileri izleyenlerin bir müddet sonra bu kötü ahlakları benimsemeye başladığı da bir gerçek. Zaten amaç da bu. Toplum cahiliye toplumunu aratmasın. Hatta onlardan daha kötü ahlaklı olsun.

Özgürlük demek, herkesin dilediği her şeyi fütursuzca yapması, her türlü kuralsızlığı, ahlak ve din dışılığı serbestçe işlemesi değildir. Hayvanlar kuralsız özgür olabilir. Ama insan hayvanlardan farklıdır ve onlardan aklı, kalbi, vicdanı ve sınırsız duygularıyla üstündür. Toplumun düzeni, intizamı kurallarla, ahlaki olmakla sağlanır.

Bunu bilmeyen yok. Ama amaç yapmak değil yıkmak, tamir etmek değil bozmak, güzelleştirmek değil çirkinleştirmek olunca durum değişiyor. Başımızda muhafazakar demokrat bir hükümet bulunuyor. Ancak toplumun dejenere olması, ahlaki yozlaşmanın yaygınlaşması sanki onları büyük ölçüde ilgilendirmiyor gibi davranıyor.

Hükümetin kafasını kaldırıp bu dizilere çeki düzen vermek için harekete geçmesi gerekiyor. Ancak görüyoruz ki bu konuda gerekli adımları ciddi bir şekilde atmıyor.

Hükümete bu görevini bir kere daha hatırlatıyoruz. Ancak hükümet bu konuda gevşeklik yapıyor diye bizim boş durmamız da doğru değil. Said Nursi’nin Münazarat isimli eserinde dediği gibi, “başkasına güvenmeyen nefsiyle teşebbüse geçer.”

Aile bireyleri olarak bizim de kendimizi ve çocuklarımızı onları dejenere edecek dizilerden, sosyal medya yayınlarından mümkün olduğu kadar uzak tutmamız gerekir. TRT’in bazı zararı az ama faydası çok dizilerine yönlendirme yapabiliriz. Çocuklarımızı, gençlerimizi onları ikna ederek bu tür kötü dizilerden, filmlerden uzaklaştırabilirsek onların gelecekleri daha aydınlık ve parlak olacaktır.

Demem o ki, sadece “diziler çok kötü” demek yetmez.

Bu arada CİMER’e, RTÜK’e ve Aile Bakanlığı’na bu dizilerle ilgili şikayetlerde bulunmak da önemli bir görev. Ne kadar çok şikayet giderse meselenin o kadar çok ciddi olduğu anlaşılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.