Abdulkadir Menek
İslami Dayanışma Oyunları
İslam ülkeleri arasında her alanda münasebetlerin ve kardeşliği pekiştiren ve takviye eden faaliyetlerin düzenlenmesi ve arttırılması, hepimizin öteden beri arzuladığı ve her vesile ile dile getirmeye çalıştığı en önemli temennilerimizden birisidir.
İslam birliği idealimize hizmet edecek ve muhabbet ile kardeşliği her alanda güçlendirip geleceğe daha umutla bakmamızı temin edecek çalışmaların her alanda geliştirilmesi gerekir.
Bazı İslam ülkeleri tarafından 1958 yılında Bağdat Paktı adıyla bir işbirliği teşkilatının kurulmasına çok sevinen Bediüzzaman Hazretleri, Demokrat Parti hükümetinin üst yöneticilerine bir mektup yazmış ve onları tebrik ederek şu ifadeleri kullanmıştı:
“Reis-i Cumhura ve Başvekile, …Sizlerin Pakistan ve Irak’la gayet muvaffakiyetkarâne ittifakını, bu millete kemal-i samimiyetle, sürur ve ferah ile kazanmanızı bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz. Bu ittifakınızı inşallah 400 milyon İslamın sulh-u umumiyesine ve selamet-i ammenin teminine kati bir mukaddeme olarak ruhumda hissettim.’’
(Emirdağ Lahikası)
Temel hedefi bütün İslâm ülkeleri arasında her alanda işbirliğini temin etmek olarak belirlenen İslam Konferansı Teşkilatı 1969 yılında kurulduğu zaman, İslami hassasiyeti olan bütün kurum ve kuruluşlar, eksikleri olmakla birlikte bu çok önemli adımı alkışlamışlar ve büyük bir heyecan ile sahip çıkmışlardı.
Müslümanların bir araya gelmesinden hasıl olan kardeşlik ve kuvvet, muhakkak ki birçok meselenin çözümü için en büyük itici güç ve potansiyeli netice verir. Tarih boyunca Müslümanların bir araya gelmeleri ile bütün dünyaya huzur ve adaletin tesisine vesile oldukları gibi, bilimsel alanda da çok büyük başarı ve atılımların en büyük muharrik kaynağı olmuştur.
Siyasi alanda olduğu gibi; diplomatik, askeri, ticari, ekonomik, eğitim ve turizm alanlarında Müslümanlar arasında işbirliği ve dayanışmanın çok büyük yararları bulunmakta ve bu alanlardaki işbirliğini daha ileri noktalara götürülerek çok daha büyük ve hayırlı neticelere ulaşmaya çalışmak gerekir.
Spor alanı da işbirliği yapılması gereken çok önemli alanlardan birisi olarak büyük önem kazanmaktadır. Sportif faaliyetlerin dünya genelinde ve özellikle gençlerde mazhar olduğu büyük ilgi göz önüne alınınca, bu konuya da çok büyük bir önem verilmesinin zarureti de gün gibi ortaya çıkmaktadır.
Sportif faaliyetler hiç şüphesiz, dostluk ve kardeşliği pekiştiren, beden ve ruh sağlığı için vazgeçilmesi mümkün olmayan faaliyetlerin başında gelmektedir.
Dinimizin de insan sağlığı için sportif faaliyetlere verdiği önem ilgili kaynaklarda önemle vurgulanmakta ve muhakkak ki, İslami meşruiyet çerçevesinde bu husus teşvik edilmektedir.
‘İslami Dayanışma Oyunları’ da, elbette Müslümanlar arasında kardeşlik, muhabbet ve işbirliğinin geliştirilmesi için üzerinde önemle durulması gereken alanlardan birisidir. Bu maksatla başlatılan bu faaliyetler, İslam İşbirliği Teşkilatına üye ülkelerin katılması ile dört yılda bir yapılan geniş kapsamlı bir spor organizasyonudur. İslami Dayanışma Oyunları Federasyonu (ISSF), İslam Dayanışma Oyunları organizasyon ve kontrolünden sorumlu olan bir kuruluştur.
Oyunlar ilk olarak 2005 yılında Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde düzenlenmiş ve İslam Konferansı Teşkilatına üye 57 ülke katılmıştır. İkinci oyunların 2009 yılında İran’da yapılması için karar alınmış, daha sonra oyunlar 2010 yılına ertelenmiş, ancak çıkan bir anlaşmazlık nedeniyle İran’da yapılacak oyunlar iptal edilmiştir.
İslami Dayanışma Oyunları'nın üçüncüsü 2013 yılında Endonezya’da ve dördüncüsü de 2017 yılında Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de yapılmıştır. 2021 yılında Konya’da yapılması gereken 5. İslami Dayanışma Oyunları, COVID-19 pandemisi nedeniyle ertelenmiş ve bu yıl 9 Ağustos’ta Konya’da başlamış ve 18 Ağustos’a kadar devam edecektir.
Bu sene 56 ülkeden dört bin civarında sporcunun katılımı ile 24 ayrı branşta spor müsabakaları yapılmaktadır.
Baştan beri ifade etmeye çalıştığımız gibi, Müslüman ülkeler arasında çok farklı konularda faaliyet ve çalışmaların yapılması, hepimizin arzuladığı, öteden beri desteklediği ve İslam kardeşliğine katkıda bulunacağına inandığımız konuların başında gelmektedir.
Etkinliğe verilen "İslami Dayanışma Oyunları" ismi kulağa hoş gelmekte ve duyguları okşamaktadır. Fakat burada yapılan bütün faaliyet ve müsabakaların da bu ismin ruhuna, manasına ve taşıdığı büyük ağırlığa uygun olması veya en azından yüce dinimizin koyduğu temel prensiplere aykırı olmaması gerekir.
Özellikle bazı bayan sporcuların yarı çıplak ve İslam’ın yasakladığı kıyafetlerle yarışmalara katılması bu verilen isim ile birlikte ifade edilen mana ve ruha asla uygun değildir. Bu büyük spor organizasyonunu düzenleyen ve gerçekleştiren komitenin, bu gibi konulara çok büyük bir önem ve hassasiyet göstermesi gerekir.
Böyle bir görüntü ile mukaddes İslam ismini bir araya getirmek, eğer bir art niyetin eseri değilse bile büyük bir hata ve gafletin neticesidir. Eğer bu gibi kıyafetlerle bu tür yarışmalara katılmanın önüne geçilemiyorsa, "İslami" tabirini kullanmak asla doğru değildir.
İslam’ın en temel prensiplerinden birisi olan giyim konusu ve özellikle kadın giyimi konusunda İslam’ın ruhuna ve temel prensiplerine uygun bir organizasyon gerçekleştirilene kadar, bu oyunların başka bir isim ile devam etmesi bizce çok daha uygun ve makul görünmektedir.
Lütfen yarı çıplak kıyafetlerle İslam kelimesini bir araya getirecek şekilde, bu tür kıyafetlerin bu organizasyon vasıtasıyla meşrulaştırılması anlamına gelecek bir görüntüyü İslam adına vermeye çalışmayın. Bunun büyük manevi bir vebalinin olacağını bilin ve buna göre yeni bir isim ile bu faaliyetlere devam edin.
İslami hassasiyet sahibi olan bütün Müslümanlar adına böyle bir ikazda bulunmayı dini ve vicdani bir vazife olarak telakki ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.