Abdulkadir Menek

Abdulkadir Menek

15 Temmuz İhaneti ve Aydınlık İstikbalimiz

Türkiye, dünyanın çok önemli coğrafik, stratejik ve jeopolitik konumda bulunan ülkelerin başında gelir. Tarih boyunca bu çok önemli konumunu muhafaza etmiş ve sürekli olarak dikkatleri üzerine çekmeye devam etmiştir.

Anadolu coğrafyasında tarihi bir gezinti yaptığımız zaman, bu sözlerin bir iddiadan ibaret olmadığını kolaylıkla anlayabiliriz.

Osmanlı Devletinin 1300’lü yıllardan itibaren bu topraklarda başlayan ve ‘İ’la-yı Kelimetullah’’ ruhuyla ve feth-i Mübin inancı ile başlayan yolculuğu, İslam düşmanları tarafından her vesile ile ve her vasıta kullanılarak engellenmek istenmiş, bu mukaddes cihada mani olmak için akla hayale gelmeyen yöntemlere başvurulmuştur.

Yüzyıllar boyunca bu topraklarda; tertip, tezgâh ve ihanet faaliyetleri hiçbir zaman eksik olmadı. Çok partili siyasi hayata geçildikten sonra, milletin ferasetinden korkan fesat şebekeleri, bu tür ihanet girişimlerine çok daha fazla bir şekilde teşebbüs etti.

Günlük hayatta eksikliği bariz bir şekilde görülse bile, bu milletin ruhunda hâkim durumda olan İslam inancı, her dönemde birilerini korkutmaya ve onları gayrı meşru yöntemler ile müdahale etmek için harekete geçirmeye devam etmiştir. Her türlü iletişim kanalları kullanılarak, yanlış yönlendirme, farklı algılar oluşturma ve provokasyon gayretleri ise, zaten hiçbir zaman eksik olmadı.

15-temmuz-darbe-girisimi-kopru-asker.jpg

Cumhuriyet dönemi boyunca bu ülkenin hükümetleri ve milletin iradesi, gizli veya açık çok sayıda müdahale ile yönlendirilmek istenmiş, bunun için de her türlü vasıta kullanılmaya çalışılmıştır. Altı yıl önce, 15 Temmuz 2016 tarihinde yapılan ve FETÖ’nün sahne önüne çıkarıldığı ve bir piyon olarak kullanıldığı ihanet teşebbüsü, bu müdahalelerin en alçaklarından birisi olarak tarihteki yerini almıştır.

Kırk yıl boyunca hoşgörü, hizmet, himmet diyerek insanları kandıran ve büyük bir güce ulaşan dini kisveli bir terör örgütü olan FETÖ, efendilerinden aldığı talimat sonucu devleti bütünüyle ele geçirmek amacıyla harekete geçti.

Şükürler olsun ki bu hain örgüt, devletin bazı yetkililerinin erkenden haber alması ve tedbirler almaya başlaması sonucu planladıkları saatten önce harekete geçince, bu alçak plan boyunlarına dolandı. Milletin ayakta ve uyanık olması, bu dehşetli saldırının bertaraf edilmesi için, çok büyük bir İlahi lütuf oldu. Bugün artık herkes bu hain örgütün kendi başına hareket etmediğini çok iyi biliyor.

FETÖ’nün hangi dünya ülkeleri tarafından kullanıldığı ve kimlerin himayesi altında olduğu, zaten bugün saklanmaya ihtiyaç duyulmayan aleni bir hakikat olarak orta yerde duruyor. Türkiye’deki bütün darbeler ve muhtıraların arkasında ABD ve bu ülkenin istihbarat örgütlerinin olduğu, birçok araştırmaya ve raporlara yıllardır konu olmaya devam ediyor.

27 Mayıs 1960 darbesinden, 15 Temmuz hain darbe girişimine kadar cereyan eden bütün müdahalelerin arkasında, maalesef dost ve müttefik olarak yıllardır kucak açtığımız ülkelerin bulunması, çok dramatik bir gerçek olarak incelenmeye değer.

Dost ve müttefik olarak bağrımıza bastığımız bu ülkeler, önemli konularda kendi talimatları doğrultusunda kararlar alan yöneticilerle çalışmayı bir alışkanlık haline getirdiler. Aslında Cumhuriyet tarihi, bu açıdan büyük ve derin bir araştırmaya tabi tutulmalı. Bu millete ve bu devlete, yüzyılı aşkın bir zamandır gerçek bağımsızlığı hep çok gördüler.

Bu milletin iki yakasının bir araya gelmemesi için her türlü oyun ve tertibi, gizli veya açık bir şekilde sahnelemekten asla geri durmadılar. Çünkü onlar çok iyi biliyorlar ki, bu millet tam anlamıyla bağımsız olsa ve iradesini hiçbir kayıt ve sınırlamaya tabi olmaksızın göstermeyi başarırsa, dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Bu durumda, İslam âleminin kaynaklarını ve zenginliklerini istedikleri gibi sömüremeyecekler. İsrail, İslam âleminin ortasında hak-hukuk gözetmeden, rahat ve saldırgan bir şekilde masumların kanını dökemeyecek. İslam ülkelerinin yönetimleri ve yöneticileri üzerinde, uzaktan kumanda ile ve kirli senaryolarla, istedikleri tasarruflarda bulunamayacaklar.

Bu ülke ve bu millet, yüzyıllar boyunca mazlumların ümidi ve dayanağı olmaya devam etmiştir. Bu gayret ve çalışmalarını asla bir menfaat ve sömürgecilik niyeti ile yapmamıştır. Bütün bu çalışmaları, ‘’Allah rızası ve İ’la-yı Kelimetullah’’ kavramları çerçevesinde büyük bir mefkûre haline getirmiştir.

Son yıllarda yeniden bu yola koyulmanın tezahürlerini göstermiş, mazlum ve masum insanların yardımına koşarak, onlara imkânlarını zorlayarak yeniden yardım elini uzatmaya başlamıştır. 15 Temmuz hain darbe girişimini, Türkiye’nin bölgesinde ve İslam ülkeleri nezdinde izlediği yeni politikalar ve yakalamaya başladığı tarihi vizyonu açısından da değerlendirmek gerekir.

Bu ihanete ‘’kontrollü darbe girişimi’’ diyenler başta olmak üzere, herkes bu teşebbüsün içinde bulunan insanların iplerinin dışarıda olduğunu ve ülkeyi bir işgal hareketine zemin hazırlamak için bu teşebbüste bulunduklarını çok iyi bilmektedirler.

Kırk yılı aşkın bir süre ile hazırlanan, bu milletin manevi değerlerini ustaca ve haince istismar ederek yalan, aldatma ve takiyye üzerine bina edilen bir örgütün, ağır bir bedel ödenmiş bile olsa gerçek yüzünün ortaya çıkmış olması, istikbalin çok daha güzel ve parlak bir şekilde inşa edilmesi yolunda, millet olarak hepimiz için yeni bir fırsat olmuştur.

Hiçbir şey iki yüz elli bir şehidin acısını unutturmaz. Fakat hikâyelerinden şunu çok net bir şekilde anlıyoruz ki, bu mümtaz insanların hepsi de manevi mertebelere yükselmiş kahramanlardır ve bu milletin kalbinden ve hafızasından asla silinmeyecektir.

15 Temmuz’da üç evladını birden şehid veren Muzaffer Gülşen’in şu ifadeleri, bu ihanet kalkışmasının önlenmesi için ödenen büyük bedellerin ve yaşanan eşsiz kahramanlıkların muhteşem bir numunesi olarak tarihe altın harflerle yazılacak liyakat ve ehemmiyettedir:

“O gece ‘Ana biz gidiyoruz’ dediler. ‘Çocuklarınız yetim kalır’ deyince, ‘Biz gitmezsek bu ülkede yüzlerce çocuk yetim kalacak’ diyerek gittiler. Sonra evimden üç tabut birden çıktı.”

Birçok şehrimizde buna benzer çok sayıda kahramanlık destanı yaşandı. Anadolu insanı engin feraseti ve büyük kahramanlığı ile çok büyük bir ihanet kalkışmasını, her türlü bedeli çekinmeden ödemeye hazır bir şekilde kanı ve canı pahasına önledi.

15 Temmuz hain darbe girişiminin üzerinden tam altı yıl geçti. FETÖ ile mücadelenin hiçbir taviz vermeden ve aralıksız bir şekilde devam etmesi gerekir. Bu mücadelenin çok kolay bir şekilde bitmeyeceği de görülmektedir. Çünkü bu örgütün hain mensuplarının yurtdışında yaptığı ve doğrudan ülkemizi hedef alan dezenformasyon çalışmaları kesintisiz bir şekilde sürmektedir. Ülkemize zarar vermek için her türlü vasıtaya başvurulmakta ve olumsuz algı oluşturma çalışmalarına, müttefik olarak görülen bazı ülkelerin de desteği ile son sürat devam etmektedirler.

Hakikatte bir cemaat olmayan ve dini bütün mukaddesleri istismar ederek büyüyen FETÖ’yü bahane edip, bütün dini tarikat ve cemaatlere zarar vermek için gayret gösteren ve suret-i haktan görünmeye çalışarak yetkilileri etkileyip yönlendirme gayretinde olan art niyetli kişi ve gruplara karşı da çok dikkatli olmak, bu mücadelede yetkililerin en önemli görevlerinin başında gelir.

15 Temmuz hain darbe girişiminin altıncı yıldönümünde, şehidlerimizi bir kez daha rahmet ve mağfiret duaları ile anıyoruz. Rabbim bu kahramanların makamlarını ali eylesin. Kahraman gazilerimizi de saygı ve minnet ile selamlıyoruz.

Millet ve devlet olarak bu kahramanlara çok şey borçluyuz. Hiçbir şeyden korkmadan, adeta ölüme meydan okuyan bu aziz kahramanlar, bu devletin bağımsızlık ve bu milletin de hürriyet beratı olarak canlarını feda etmekten zerre miktar çekinmediler.

Bizlere düşen en büyük vazife, bu büyük manayı asla unutmayarak ve bu şuurla hareket ederek ülkemizi geleceğe taşımak, tarihin şanına yakışan, istikbalin ve mazlumların beklediği hakiki vazifesini deruhte ederek, geleceği bu iman ve azim ile yeniden inşa etmek ve aydınlatmaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum