Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
Onlar kendilerine yapılan uyarıları unutunca üzerlerine bütün nimetlerin kapılarını açıverdik. Nihayet onlar verilen bu nimetlere şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık, birden bire bütün ümitlerini yitirdiler.
En’am, 6/44
Azgınlaşan, isyana sapan, dalalete düşen kavimlere ve insanlara Allah çeşitli uyarılar gönderir. Kalpleri katılaşan ve ölen insanlar, bu uyarıları bir uyarı olarak düşünmezler. Belanın kimden geldiğini bilmezler, belanın, musibetin sahibini ve anlamını unuturlar. İşte bu gerçekleşince bu defa Allah onlara birçok nimetlerin kapılarını açar. Hastaları iyileşir, kıtlık kalkar. Fakir ve yoksul olan insanlar zenginleşir.
İmkanlar bir anda çoğalmaya başlar. Bu durumla karşılaşan toplumlar ve fertlerde “Demek ki biz Allah’ın sevgili kullarıyız ki, nimetler üzerimize adeta yağıyor” düşüncesi oluşmaya başlar. Halbuki hadislerin ifadesine göre bu bir istidracdır. Allah, uyarılarını dinlemeyen insanları bu defa isyanları artsın diye nimetlere boğmuştur.
Hastalığında, bela ve elemlerinde, musibetlerde Allah’ı hatırlamayan, isyandan, inkardan ve dalaletten vazgeçmeyen insanlar, bolluk ve sağlıklı anlarında Allah’ı hatırlarlar mı? Hatırlamazlar. Sağlığı yerinde olan ve zenginleşen, refaha kavuşan bir insan şımarır. Şımarık çocuklar gibi sadece oyun ve eğlenceye dalar. Nefsinin ve şeytanın oyuncağı durumuna düşer. Hayatı sadece bu hayat olarak algılamaya başlar. Düşündüğü tek şey helal haram demeden, meşru gayr-ı meşru ayrımı yapmadan yemek-içmek, nefsani ve şehvani arzularını tatmin etmektir. Bu, aslında insanın bir bataklığı düşmesi demektir.
Fakat o insan o kadar şımarmış ve şımarıklık onu o kadar sarhoş etmiştir ki, bir batağa saplandığının, pis çamurların içinde rezil olduğunun farkında bile olmaz. Pislikleri misk zanneder, yüzüne gözüne bulaştırır. İşte ayet diyor ki, artık insan böyle bir gaflet içerisinde iken ölüm ansızın gelir. Allah toplumları ve fertleri ölümü hiç düşünmedikleri bir zamanda yakar ve ruhlarını Azrail’e kabzettirir. Kimisi “zamansız öldü” der. “Daha genç idi” der. Kimisi de, “Fazla şımarmıştı. Hiç ölmeyeceğini sanıyordu. Kibirli ve gururluydu. İsyana saplanmıştı. Kabirde ve ahirette işi zor” diye yorum yapar. “Herkes hesabını Allah’a verecek” der ve ondan ibret alır.
O halde, Yüce Allah’ın bize verdiği nimetler, “Bizim salih bir insan olduğumuzu göstermez.” Bu yüzden verilen nimetlerin şükrünü eda etmeye çalışalım. Asla şımarmayalım. Azrail’in ne zaman kapımızı çalacağı belli olmaz. Şımarıklık içinde bir şairin dediği gibi, “Kapımı çalıp durma ölüm./Ben ölecek adam değilim.” demek de bir fayda vermez. Çünkü sen ne kadar ölümü istemesen de, ondan kaçmak istesen de o seni bulur ve enseler. Her şeyden kaçılabilir, ama Azrail’den ve ölümden asla..
Ya Rabbi sen bize verdiğin nimetlerin şükrünü eda eden, nimetlerle şımarmayan salih insanlardan eyle… Bizi gaflet içerisinde bırakma. Kalplerimizi iman ve İslam ile ihya et. Bizi kendine kul kabul et. Emanetini alma zamanına kadar imanımızı, İslamımızı muhafaza eyle. Amin.
www.muhabbetmedya.com
Musibetler niçin bir nimettir?
Sadece bu ayetlerde geçen nimetlere bakarak bile Rabbimizle konuşabiliriz
Nimeti Allah için sevmenin ölçüsü: Helal olanı yemektir
Allah’ın bize verdiği nimetler nasıl tamamlanır?
Günah işleyince elimizden kaçan nimetler
Peygamberimizin, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır dediği iki nimet