Musibetler niçin bir nimettir?

Musibetler niçin bir nimettir?

Allah bazen toplumlara bazen de bireylere kıtlık, ekonomik güçlük ve darlık, sel, deprem gibi hastalık, felaket ve musibetler verir. Bu tür sıkıntılar, hastalıklar, musibetler ve geçim sıkıntısı gibi sıkıntılar içlerinde ilahi bir mesaj taşır…

Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya

And olsun ki senden önceki ümmetlere de elçiler gönderdik… Boyun eğsinler diye, onları darlık ve çeşitli hastalıklara maruz bıraktık.

En’am, 6/42

Bu ayet, ümmetlerin ya da fert fert insanların başlarına gelen darlık, hastalık, elem, acı, sıkıntı gibi durumların inatlarından vazgeçmeleri, inançsızlığı ve şirki bırakmaları, günahlardan uzaklaşmaları için olduğunu beyan ediyor. Bu nokta çok önemlidir. Bazen fert olarak bazen de toplum olarak büyük sıkıntılarla karşılaşabiliriz.

Bir ülkede dinsizlik alıp başını giderse, insanların Allah yolundan uzaklaşırlarsa Allah o ülkeye kıtlık, ekonomik güçlük ve darlık, sel, deprem gibi hastalık, felaket ve musibetler verir. Bunun da ora halkını uyandırmak ister. Ya da bu tür sıkıntılar, hastalıklar, musibetler ve geçim sıkıntısı gibi sıkıntılar, isyan eden kişilerin de başlarına fert fert gelebilir.

Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki, insanın başına gelen bu tür haller, acılar, elemler, hastalıklar, sıkıntılar aslında bir musibet ve hastalık değildir. Allah’ın bir ikazıdır. Bunlar kıymeti bilinirse bir nimettir. Cenab-ı Hak bununla biz gafil insanları uyarmak istiyor.

Halbuki bunların birer ikaz olduğunu anlasak, bunlardan şikayet etmek yerine şükrederiz ve istifade etmeye çalışırız. Bu tür musibetlerin, hastalıkların bir zamanı ve görevi vardır. Bu görevi tamamlarlar, sonra da çeker giderler. Peki insanların çoğu bundan ders alıp kendilerine çekidüzen veriyor mu? Allah’ın yoluna giriyor, onun emirlerine boyun eğiyor mu?

Bir sonraki ayet bu konuya açıklık getiriyor:

“Hiç olmazsa böyle azabımız geldiği zaman boyun eğselerdi. Fakat inatları yüzünden kalpleri iyice katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını cazip gösterdi.”

(En’am,6/43)

Kimi insanlar inat oluyor. Nefisleri ve şeytan yaptıkları kötülükleri kendilerine güzel gösteriyor ve aldatıyor. Böylelerinden birisiyle karşılaştım. Ankara’nın büyük hastanelerinden birisindeyim. Öğle arası. Tahlil sonuçlarını bekliyordum. Bir genç kız, yanında annesiyle benim oturduğum yere doğru yüksek sesle konuşarak geldiler. Kızın hasta olduğu belli. Konuşmalarından anladığım kadarıyla kızın önemli bir cilt hastalığı var. Doktor ona denize girmeyi, güneşlenmeyi vs. yasaklamış. Kız hastalığın ne hikmetle olduğunu düşünmeden buna isyan ediyor ve şöyle diyordu:

“Ben genç bir kızım. Ben hasta olacak insan mıyım? Ben denize giremeyecekmişim. Güneşlenemeyecekmişim? Nasıl olur bu? Bu bana layık mı?”

Halbuki bu kardeşimizin “Bu hastalık Allah’ın bana bir lutfu. Allah beni günahlardan uzak tutmak istiyor. Hastalık görevli bir memur. Ya Rabbi bana bu hastalığı verdiğin için sana şükürler olsun. Bana dayanma gücü ver” demesi gerekirdi. Eğer böyle deseydi, kendisi kazançlı çıkacaktı. Ama bu hastalık fırsatından yararlanamadı. Kriz anları her zaman yeni bir fırsatlar için zemin hazırlar. Hastalıklar, musibetler de manevi fırsatlar için iyi, münbit birer zemindir. Bunun kıymetini bilmek gerekir.

Ya Rabbi sen bizi hastalıkların, musibetlerin senden geldiğini ve kıymetini bilen insanlardan eyle. Hastalık ve musibetlere karşı sabır ver. Hastalıklar, musibetler vasıtasıyla sana boyun eğen kullarından eyle. İnatlaşan ve kalpleri katılaşan insanlardan eyleme. Amin.

www.muhabbetmedya.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum