Said Ali Ümit - Muhabbet Medya

“Allah’ın nimetlerine gereken saygıyı gösterin ve günah işleyerek onu elinizden kaçırmayın. Çünkü bir topluluğun elinden kaçan nimet nadiren geri gelir.”
(Camiüssağir, I, s. 98)

Nimet denilince aklımıza insanın yiyip içtiği, giyip kuşandığı, tek kelimeyle faydalandığı şeyler gelmektedir. Allah yer ve göklerin nimetlerini biz kulları için hazırlamış ve önümüze sermiştir. Bunlardan azami ölçüde faydalanmak için çaba sarf etmek de bize düşer. Ancak bu nimetlerden faydalanırken nimetleri ihsan eden Allah’ı asla unutmamalıyız.

Bu yüzden Peygamberimiz (s.a.v.) bu nimetlere karşı saygı duymamız gerektiğini bildirmektedir. Nimete saygı duymak ise sadece dil ile “Allah’a hamd olsun, şükürler olsun” demek değildir. Saygılı olmak o nimetleri en güzel şekilde, yerli yerinde kullanmak demektir. Bunun da yolu helal dairede kalmak, haramı helalı bilmek ve ayırmak, israfa girmemek, iktisat ve kanaat etmek, kısacası şükretmekten geçer.

Şükür nimeti artırmaya sebep olur mu?

Şükür nimetin devamını sağlamakla kalmaz, artmasına da vesile olur. Nimete nankörlük etmek, o nimetleri günaha alet etmek ise nimetin elden kaçmasına vesile olur. Bir ayette, “Siz şükreder, iman ederseniz, Allah size niye azap etsin”(Nisa suresi, 147) buyrulurken, diğer bir ayette de, “Eğer siz şükrederseniz, and olsun ki ben de artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, azabım çetin olur” buyrulmaktadır. (İbrahim Suresi, 7)

Allah insan ettiği nimetlere saygılı olmayanlar, sadece nimeti ellerinden kaçırmakla kalmazlar, şiddetli bir azaba da maruz kalırlar.

Eğer bu nimet kişiyi değil de, toplumu ilgilendiriyorsa, çoğunluğun o nimetin değerini bilmemesi, nimetin elden gitmesine sebep olmakla kalmaz, sıkıntıları da beraberinde getirir. Kişi ve toplum olarak yaşadığımız bir çok olay bu gerçeğin bir tefsiri değil midir?

Yüce Rabbimizin biz insanlara sayısız nimetleri vermesi, kendisine iman etmemiz, tanımamız ve O’nu sevmemiz, O’na itaat etmemiz içindir. Nimetler itaate değil, isyana, günaha vesile olursa, o nimetin verilmesinin de hikmeti kalmaz. Yüce Allah dilerse o nimeti de insanın elinden alır. Zaten bunun birçok örneklerini günlük hayata görüyoruz, yaşıyoruz.

Diğer taraftan içki, kumar ve sefahat gibi öyle büyük günahlar vardır ki, Allah’ın insana ihsan ettiği mal ve para nimetinin buna dayanması mümkün değildir. Çok zengin bir insan bu tür günahlara dadanmışsa, kısa süre içinde dünyanın en yoksul insanı durumuna düşebilir. Bu da nimetin kaybolmasına sebep olur.

Allah bizi, bize verdiği nimetlere hakkıyla şükreden kullarından eylesin. Hepimize işlediğimiz günahlardan dönmeyi nasip ve müyesser etsin. Amin.