Mesh-i Manevi: İnsanın, İnsanlıktan Çıkması

Risale-i Nurlar bize sadece iman ve İslam hakikatlerini ders verip öğretmiyor, bunlarla birlikte eş zamanlı olarak; hayatın her alanına işaretle, iktisadi ve içtimai anlamda hakiki insanlığı, hakiki medeniyeti, hakiki hayatı da ders veriyor, reçeteler sunuyor. Pedagojik, psikolojik ve sosyolojik tespitler de içeren Risale-i Nur’da dikkat çeken bir kavram da “mesh-i manevi” ifadesidir. Bediüzzaman bu kavramı, İslam Medeniyeti ile beş olumsuz esas üzerine kurulan ve insanın mesh-i manevisine / başkalaşmasına yani insanın; mizaç, huy, ahlak ve tabiat olarak insanlıktan çıkması, manen değişmesi, şaşırtıcı bir türe dönüşmesine sebep olan menfi Batı Medeniyetini mukayese ederken açıklar. Psikolojide “Normal insanların canavara dönüşmesine Lüsifer (Lucifer) Etkisi” adı verilmiş. Mesela, doğru ve dürüst bildiğimiz ve öyle tanıdığımız emin bir insanın, bir süre sonra karşımıza, Goebbels benzeri bir yalan makinası olarak çıkması gibi.

Dönüşüm isimli öykü kitabında Franz Kafka; yaptığı işin, sosyal çevrenin, samimi olmayan ve insana, “Yüzünü şeytan görsün!” dedirten ilişkilerin stresinden bunalmış olarak yatağa giren pazarlamacı Gregor, sabah uyandığında kendini kocaman bir böceğe dönüşmüş olarak bulması misillü insanın böyle fiziksel anlamda bir böcek olması mümkün değildir. Fakat ahlâken / mânen bir değişim, başkalaşma her vakit mümkündür. İnsanın doğası gereği manen en yüksek makamlara yükselmesi mümkün iken, en aşağı derekelere kadar düşmesi de söz konusudur. İnsanın kuvvelerine / doğasındaki potansiyel güçlerine şeran / kanunen sınır çizilmiş fakat fıtraten / yaratılış olarak bir had / sınır konulmamıştır. Bazen insanın, insanlığa yakışmayan bir eylemi ve söylemi karşısında hayrette kalıp, “Bu kadar da olmaz ki!” deriz. Mesela, psikolojide “Stockholm Sendromu” denilen patolojik eğilim, mesh-i maneviye güzel bir örnektir.

Abraham Maslow, İnsan Olmanın Psikolojisi kitabında, “İnsanının temel yapısı reddedildiği veya baskı altına alındığında sağlığı görünür biçimde bozulur.” ve “İnsanın içsel doğası, hayvanların içgüdülerinin aksine güçlü, egemen ve yanılmaz değildir. Zayıf ve hassastır. Alışkanlık, kültürel baskı, olumsuz tavır ve otoriteye kolayca boyun eğer.” der. Diktatörler de insanın bu zayıf ve hassas doğasından çokça yararlanırlar.

Mesela, hürriyetin olmadığı firavun düzeninde, sürekli olarak esaret altında köle hayatı yaşayan insanların, bir müddet sonra köleliğin, duygu, düşünce ve davranışlarına sirayet etmesiyle ve hayatta kalmak saikiyle onları, insan olma onuruyla bağdaşmayan köle ruhlu varlıklar haline dönüştükleri bir gerçektir. Bu başkalaşma, bazen zorbaların baskı ve şiddeti bazen bireyin kendi rızasıyla gönüllü kölelik şeklinde olur. Bunu ifade sadedinde Hz. Mevlana’nın güzel bir sözü vardır: “Kurdun kuzuyu yemeye niyetlenmesinde şaşılacak bir şey yoktur. Şaşılacak olan odur ki, bu kuzu, kurda gönül bağlamış, âşık olmuştur.”

Mesela, tarihte nice egoist, narsist ve sadist diktatörler, mesh-i maneviye uğramış insanlar gibidir. Kurdukları insan fıtratına aykırı dikta düzeniyle, idaresi altındaki insanları da bazen baskıyla bazen aldatarak manen başkalaştırmış, bireysel ve toplumsal akıl, irade ve vicdanlarına ipotek koymuş, onları, “kurduna âşık kuzular” haline getirmiştir.

Yaratılmışların en şereflisi olan insanın; onurlu insan olma ve insan onuruna yakışır bir hayat yaşamasına zıt bir durum olan mesh-i manevi; huy, tabiat, mizaç, karakter olarak bambaşka bir türe dönüşmesi; “insan ismine layık insan” olmasını inkâr, itibarını ve değerini düşürmesidir. İnsanî değerlerini yitirmiş bir beşer, fiziksel anlamda insan gibi görünse de halk arasında, ahlak ve karakteri hangi türe benziyorsa, o isimle, mesela, “…gibi insan” şeklinde tanınır ve anılırlar.

Halk ozanımız Kaygusuz Abdal, hakiki insanlığa işaretle şöyle demiş:

“Bu Âdem dedikleri,
El ayakla baş değil.
Âdem manaya derler,
Suret ile kaş değil.”

**

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum