Levent Ertekin
Ne Okuyalım!
Lise 9. Sınıf öğrencileri...
BEYAZ GEMİ - Cengiz Aytmatov
Beyaz Gemi özgürlüğü temsil etmektedir. Cengiz Aytmatov' a ait okunması gereken kitaplar arasındadır. Cengiz Aytmatov Beyaz Gemi kitabı ile okurlara masal tadında oldukça duygusal bir hikaye sunmaktadır.
Annesi ve babası tarafından terk edilmiş, dedesi ve ninesi ile birlikte şehirden uzakta ormanda yaşayan bir çocuk. Hiç arkadaşı yok, öyle bir yalnızlık ki kayaları kendisine arkadaş edinmiş ve onlara isimler vermiş. Kendine arkadaş olarak gördüğü dürbünü ile sık sık Islık Göl' ü izleyerek beyaz geminin gelmesini bekliyor. Bir gün balık olup yüzerek o beyaz gemiye gidip, "Bak ben geldim beyaz gemi" demeyi ümit ederek. Orada babasını bulacağını ve ona kavuşacağını düşünüyor.
Aytmatov, çocuğun saf ve temiz dünyasından, hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir roman kurgusu oluşturmayı başarmıştır. Aytmatov bu eserinde destan, efsane ve masal gibi birçok sözlü kültürünü de kullanmıştır. Burada geçmişi temsil eden ve masal anlatan dede ile geleceği temsil eden ve hem efsanevi hem de destansı bir mücadele veren çocuk arasında dramatik bir ilişki kurarak insan duygu ve düşüncelerine kendine has yorumlar getirir.
HAN DUVARLARI - Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları Faruk Nafiz Çamlıbel’in 1925 yılı Ocak ayında Türk Yurdu dergisinde yayınlanmış şiiridir. Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin önde gelen klasiği olarak değerlendirilir.
Han Duvarları, 1922 yılında soğuk bir Mart günü ‘Yaylı ’denilen at arabasıyla yapılan üç günlük bir yolculuğu hikâye eder. Öğretmen olarak Kayseri Lisesine atanan şair gerçekten de 1922 yılında Ulukışla’dan Kayseri’ye yol almıştır.
Şiirlerinde Türkçe ile ulusal konular işlenmesini savunan Faruk Nafiz Çamlıbel'den özlem, hasret temalı bir şiir. "Han Duvarları" Anadolu'nun çileli yollarında hissedilen gurbet acısı ve yurt özlemini anlatıyor; sınırdan sınıra koşarak acı çekmiş, yurduna ulaşamamış Maraşlı Şeyhoğlu'nun anısı ve bu konuda şairde uyanan duygu ve düşünceler" anlatılıyor.
ACIMAK - Reşat Nuri Güntekin
Reşat Nuri Güntekin 1928 yılında yayınlanan bu eserinde; çalışkan başarılı fakat zaaf gösterenlere karşı acımasız olan Zehra Öğretmen ile babası Mürşit’in bakış açılarından dramatik yaşam öykülerini anlatıyor.
Yazar, cumhuriyet öncesinde yeni mezun, idealist genç bir Mülkiyelinin iş ve sosyal yaşamdaki çatışmalarını ve uyumsuz ilişkilerini anlatırken, dönemin memuriyet yaşamına, köhne yapısına ait önemli ipuçları da veriyor. Şehirden kasabalara sürüklenirken, ardında birer birer ilkelerini de bırakan genç adam hatalı bir evlilikle korkunç bir sona doğru sürükleniyor.
Acı ve sefaletle dolu ortamdan tesadüfle sadece kızı Zehra’yı kurtarabiliyor. Acımak; aile içi ilişkileri ve sorumluluklarını, adeta ders verir gibi gözler önüne seriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.