Kur’an-ı Kerim’deki Hilm kavramı, İslam dininin zirve ahlakından bir kavram

Şekercihan Youtube kanalında bu yıl 6. sezonuna devam eden “Bir Bayramdır Ramazan” programının bu seneki 6. bölümünde Süleyman Ragıp Yazıcılar ile “Kur’an’da Hilm Kavramı” konuşuldu.

Mehmet Kaplan - Muhabbet Medya

Süleyman Ragıp Yazıcılar ile Kur’an’da Hilm Kavramı

Şekercihan YouTube kanalındaki “Bir Bayramdır Ramazan” programının altıncı gün sohbeti “Kur’an’da Hilm Kavramı” başlığı altında Genç dergisi genel yayın yönetmeni Süleyman Ragıp Yazıcılar ile gerçekleşti. Yazıcılar, “Hilm, İslam’ın zirve ahlakından bir kavram. İslam dinini bir fazilet dağına benzetirsek bunun en yücelerinden birisi hilm, Efendimiz (asm)’ın ahlakı baştan sona hilm ve Allahu Tealanın emri hilm” diyerek başladığı sohbetini şu açıklamalarla sürdürdü:

HİLM, GAZAP ANINDA BELLİ OLUR

“Allah bizim hilm ile, ağırbaşlı, yumuşak huylu, tatlı üsluplu olmamızı emrediyor. Efendimiz (asm)’ın tabiatı ve ahlakının kemali hilm. Lokman Hekim, üç şey üç yerde belli olur demiş. ‘Hilm, kızgınlık, gazap anında; şecaat, harp anında; kardeşlik, ihtiyaç anında.’ Hilmin asıl sınandığı yerin gazap anı olduğunu düşünürsek, günümüzün en büyük problemlerinden birisi öfke diye düşünüyorum. Her yerde bir öfke patlaması ve öfke kontrol problemi var.

Kur’an ve hadisler çerçevesinde hilm’e bakınca, Kur’an’da ‘ahlâm’ şeklinde çoğulu ile geçtiğini, onun da daha çok akla işaret ettiğini, “akıllarını kullanmazlar mı?” şeklinde bir vurgudan ortaya çıktığını söylüyor alimler. Kur’an’da terkipleriyle birlikte onaltı yerde hilm geçiyor. Kur’an’da hilm kavramı diğer kavramlara göre az geçmesi için alimler demişler ki, bu onun kıymetine işarettir. Kelime olarak az geçmesine karşılık, Kur’an’da Allah ve İnsan kitabında Toshihiko Izutsu, ‘Kur’an baştan sona incelendiğinde, ruhuna hâkim olan hilm’dir’ diyor.

Allah, Halîm’dir. Bu şu demek: Kulları bir günah işlediğinde hemen hesabını sormuyor. İyilik yaptığımızda daha fazla yazıyor, kötülük yapınca bir yazıyor. Yeryüzünde kafirler, kötüler var. Eğer Allah, Halîm olarak onlara müsaade etmese nefes alıp hareket edemezlerdi. Çünkü herkese bir ömür verildi, burada imtihan ediliyoruz. Allah kullarının günahlarını kaydedici, ama tevbe kapısını son nefese kadar açık bırakmış. Efendimiz (asm)’a baktığımızda hayatının bütün detaylarında hilmi görüyoruz. Hz. İbrahim, Hz. İsmail veya Hz. İshak ve Hz. Şuayb (as) için halîm sıfatı Kur’an’da kullanılmış. Bu anlamda hilm konusunda Kur’an’da öne çıkan Hz. İbrahim (as). Onun durumunu da şöyle özetleyebiliriz: üslupta yumuşak, tavırda net. Hilm olumsuzluklara ses çıkarmaya engel değil, hilm aynı zamanda bütün duygularda bir denge halidir. Hz. İbrahim putları yıkan, şirke, küfürle mücadele eden bir peygamber, ama anne babasına, misafirlerine ikramperver.”

Metin Karabaşoğlu ise bu bağlamda şöyle bir katkıda bulundu: “Hilm, tavizkarlık veya boyun eğme anlamı taşımıyor. Eğer öyle anlıyorsak, hilmi yanlış anlıyoruz.”

HİLM AKIL OLGUNLUĞU MANASINA DA GELİYOR

Süleyman Ragıp Yazıcılar, açıklamalarına şöyle devam etti: “Kur’an’da, hilm akıl olgunluğu manasında da kullanılıyor. Aklı olgun kişi hilm sahibidir. Bu durum bir çocuğun ergenliğe gelip, rüşd sahibi olmasıdır. Aklı yerine geldi, artık çocuk değil, doğru ile yanlışı ayırabiliyor. Öfkelenecek gücü var ve öfkesini kontrol edebiliyor. Hilm burada ortaya çıkıyor.”

Mehmet Kaplan, bu anlamda bir not paylaştı: “Gücün olmadığı yerde hilm yoktur. Hilm idare edenlerin bir vasfıdır. Gücü var, iktidarı var, otoritesi var, buna rağmen zulmetmiyorsa bu hilmdir.” Metin Karabaşoğlu’nun da bu nota katkısı şu şekildeydi: “Cezalandırmaya muktedirsin, ama affetmeyi seçiyorsun.”

Yazıcılar, açıklamalarına şöyle devam etti: “İnsan men dakka dukkacıdır çoğu zaman. Sen yaptın, ben de sana yaparım ya da hakkımı alacağım. Bunun daha ileri boyutu, kıyamet gününe bırakıyor. Dünyada bu olgunluğu elde edip bağışlamak, affetmek ve helalleşmek önemli bir mesele. Efendimiz (asm), ‘Asıl pehlivan öfkelendiği zaman öfkesini yenendir’ diyor. Bunu başarabilmemiz gerekiyor. Yine Kur’an’da, Efendimiz (asm)’a ‘Eğer sen onlara yumuşak davranmamış olsaydın etrafından dağılıp giderlerdi’ (Âl-i İmran, 159) buyuruluyor. Buradan kendimize bir ders çıkarmamız lazım. Öfkeli, kaba, sevimsiz, onu yapma, bunu yapma, o yasak diye dinden uzaklaştıracak bir tarzda gençlere din anlatırsak onların hakkına girmiş oluyoruz. Gençler etrafımızdan dağılıp gidiyorlarsa, kendimizi sorgulayalım. Müslüman karakterinin sevdiren, nefret etmeyen; müjdeleyen, zorlaştırmayan yüzünü gençlere göstermemiz gerekiyor. Etrafımızdan insanlar dağılıp gitmesin istiyorsak hilm sahibi olmamız gerekiyor. İnsanlar bizden kaçıyorsa kendimizi sorgulayıp muhasebemizi yapmalıyız. Önce kendimize sonra dışarıya bakmalıyız.

İBN SİNA’YA GÖRE HİLM KAPSAMINA GİRENLER

İbn Sina şöyle bir tasnif yapmış. Hilm kavramının içine şunlar girer diyor: ‘öfkeyi yenmek, kerem-cömertlik, hoşgörü, affedicilik, gönül zenginliği, tahammül, kararlılık, kin gütmeme.’ Bu saydıkları bugün hayatın her alanında, her kesimden ve her tabakadan insanın ihtiyacı olan hasletler. Her birisini uzun uzun konuşmak, üzerinde düşünmek gerekiyor. Allah bize hilm’den nasip versin. Burada sayılanlar Kur’an’ın birinci talebesi ve yaşayan Kur’an olarak Efendimiz (asm)’ın kemal derecedeki hilm ahlakıdır. Bize bakan boyutta sıkıntılı ve zor konularda denendiğimizde nasıl tepki gösteriyoruz, bu bizim ahlakımızı gösterecek. Onun için büyükler sıkıntılı ve zor durumlarla karşı karşıya kaldıklarında nasıl tepki vermiş, nasıl davranmış diye bakıp onları örnek almamız gerekiyor. Cahiller, kaba saba insanlar bize laf attığı zaman selam deyip geçebilmemiz gerekiyor. Selam deyip geçebilecek miyiz? Hilm sahibi olabilecek miyiz? Bu hasletlerden Allah bizi hissedar etsin, ağırbaşlılık, olgunluk ve öfkeyi kontrol edebilenlerden olmayı nasip etsin.”

TÜRKÇEDE HİLM İÇİN EN UYGUN KELİME ANLAYIŞLILIK

Metin Karabaşoğlu ise, son olarak şu açıklamalarda bulundu: “Hilm kavramının zıddı cehildir demiş alimler. Biz çoğu zaman hilm ile cehaleti karşıt olarak göremiyoruz. Fahreddin Razi’nin tefsirinde ilk kez görmüştüm, hilmi ‘ilmin en yüksek mertebesi’ olarak ifade ediyordu. Hilm ve ilim alâkasını zaman içerisinde anlayabildim. Çünkü Türkçeye hilmi, ‘yumuşak huyluluk’ olarak çevirerek aslında hilme haksızlık ediyoruz. Yumuşak huylu olmak hilmin bir tezahürü, ama o buzdağının sadece görünen kısmı; hilmin anlam kümesi çok daha derin. Hilm nasıl ilmin en yüksek mertebesi oluyor? Çünkü hilm için anın ötesine geçebilmek gerekebiliyor. İlim bilmekse, hilm de muhatabı da bilmek var. Şartları, zemini, ortamı bilmek ve andan öte zamanda meseleye bakabilmek olarak karşımıza çıkıyor hilm. Bundan dolayı hilm için Türkçede en uygun kelimenin anlayışlılık olduğunu düşünüyorum. Bediüzzaman neden iman hakikatlerini bilmek, tanımak, anlamak ve anlatmak anlamında ‘yüz elimiz de olsa nur ile meşgul olmalıyız diyor. Çünkü en kıymetli şey o. Hilm de madem ilmin en yüksek zirvesi, her zaman o en kıymetli olan şey üzere olmalıyız.”

“Bir Bayramdır Ramazan” programını, Ramazan ayı boyunca her gün saat 18.00’de Şekercihan YouTube kanalından takip edebilirsiniz.

www.muhabbetmedya.com

İLGİLİ İÇERİKLER

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.