Peygamberimizin ümmeti için korktuğu imtihan: Bolluk
Darlık da bolluk da bir sınavdır. Allah bazı insanları darlıkla, bazı insanları da bollukla imtihan eder. Şu halde Peygamberimizin (s.a.v) ümmeti için korktuğu imtihan neden bolluktur?
Said Ali Ümit - Muhabbet Medya
“Şüphesiz ben sizin için darlık ve sıkıntı imtihanından daha çok bolluk imtihanından korkuyorum. Siz sıkıntıyla imtihan edildiniz, sabrettiniz. Şüphesiz dünya tatlıdır, caziptir.”
(Camiüssağir, C.4, s 1400)
Darlık da bolluk da bir sınavdır. Allah bazı insanları darlıkla, bazı insanları da bollukla imtihan eder. Darlıkla imtihan edilenleri nefsin ve şeytanın düşüreceği tuzaklar çok değildir. Darlığın ve sıkıntının bir sınav olduğunu bilen, çoluğunun çocuğunun nafakasını temin etmeye çalışıp sabreden, şikayetini insanlara değil Allah’a arz eden ve ibadetlerini yapan bir kişi imtihanı başarıyla geçebilir. Darlık içinde yaşayan bir insanın ahirette hesap vermesi daha kolaydır.
Ama bolluk içinde olmak öyle mi? Zenginlik, refah içinde yüzmek öyle mi? Bir eli yağda bir eli balda olmak öyle mi? Eğer zenginlik haram yoldan kazanılmışsa zaten iş kökünden yanlış olduğundan insan bunun hesabının içinde boğulur, çıkamaz. Ama helal yoldan kazanıldığı halde zenginliğin de bir çok afetleri vardır ve nefis ve şeytan parası, malı olan insanı daha çabuk avlar, daha çabuk değişik tuzaklara düşürür. Zengin insanın imtihanı engelli koşu yarışmasına benzer. Birinden kurtulur, diğeri karşısına çıkar.
Zenginleri bekleyen tuzaklar
Zengin olan bir insanın her şeyden önce azgınlaşması mümkündür. Nefsinin kötü arzularını yerine getirecek maddi imkanlar kişiyi azgınlığa sevk edebilir. Zengin insanlar, eğer iyi bir İslami terbiye ile yetişmemişlerse, kendilerine Allah tarafından ihsan edilen malın ve mülkün gerçek sahibi olduklarını zannederler. Kendi akıllarıyla, kendi güçleriyle buna ulaştıklarını iddia ederler. Böyle insanların çoğu zekat ve sadaka vermekten kaçar. Bunların çoğu mala, paraya hizmet ederler. Malı ve parayı taparcasına severler, büyük bir aşk ile bağlanırlar. Ama paraya, mala, mülke duyulan sevgi karşılıksız bir sevgidir. Mal-mülk de onları sevmez. Sevemez ve bir gün ya onların malı mülkü bırakıp gider, ya da mal mülk onları bırakıp gider.
Fakirler kafası çalışmayan insanlar mı?
Dünya zengin iken fakir olan insanlarla doludur. Bununla beraber dünya, malını mülkünü yemeyip mirasçılarına bırakıp giden insanlarla doludur. Bunlar fakir fukarayı da beceriksiz, kafası çalışmayan kimseler olarak görürler. Geçenlerde birisi bana, “Kafayı çalıştırsaydın sen de zengin olurdun.” dedi. Ben de “Akılsız değilim, Allah’a şükür. Ama rızkın kafa çalıştırmakla alakası yok.” dedim. Nitekim bunu bana söyleyen kimse okuması yazması bile doğru dürüst olmayan ama bir şekilde zengin olmuş bir kişiydi. Sonra malını mülkünü çok sevdiği evlatlarının üzerine yaptırmış, evlatları da anneleriyle birlikte olup onu terk etmişler. Yetmiş küsur yaşında bir oğlunun yanında sığıntı gibi yaşıyor. İşte malın daha hayatta iken kendisini terk ettiği bir kişi.
Şeytan mal mülk, para sahibi insana “Her türlü şeyi yapabilirsin. Sen zenginsin. Git şu kötülükleri yap.” diye sürekli fısıldar. İnsanın nefs-i emmâresi de şeytanın davulunu çalar. Bolluğun ahiretteki hesabı da zordur. İnsan “Bu malı nasıl kazandın ve nereye harcadın?” diye sorguya çekilecektir.
Bolluk imtihanı nasıl kazanılır?
Bu rızkı kendisine Allah’ın verdiğini unutmayan kişi zenginlik imtihanını kazanabilir. Bunun için mal, mülk onu Allah’a kulluk yapmaktan alıkoymamalı. Allah’ı hatırlamasına, ona şükretmesine sebep olmalı. Hepimiz imanımızı her gün takviye etmeliyiz. Zengin insanlarımız ise bu konuya daha fazla gayret göstermeli. Çünkü şeytan herkesle aynı derecede uğraşmaz. Şeytan onlara imtihanı kaybettirmek için daha fazla tuzaklar kuruyor. Bu da şeytanın işi. Bu yüzden aklı başında insanlar, “Allah’ım, azgınlaştıracak zenginlikten sana sığınırım” diye dua ederler. “Sen beni şaşırtacak zenginlik verme.” derler.
www.muhabbetmedya.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.