Peygamberimiz kabir ziyaretini neden yasakladı ne için serbest bıraktı?

Peygamberimiz kabir ziyaretini neden yasakladı ne için serbest bıraktı?

Peygamberimiz (s.a.v) önceleri men ettiği mezar, kabir ziyaretlerini daha sonra bu hadis-i şerif ile serbest bıraktığını belirtmiş ve nedenini de böyle açıklamıştı.

Said Ali Ümit - Muhabbet Medya

“Ben sizi mezar ziyaretinden men etmiştim. Artık mezarları ziyaret edin. Çünkü bu sizi dünyaya aşırı bağlanmaktan soğutur ve ahireti hatırlatır.”
(Camiüssağir, C.4,s.1350)

Araplar İslamiyetten önce ölçüsüzce kabirdekilerle övünerek, yaka paça yırtarak bağırıp çağırarak kabir ziyareti yaparlardı. Çoğu zaman mezarda yatana tapınma anlamına gelecek davranışlarda bulunurlardı. İslamın ilk yıllarında da tevhid inancı ve İslam ahlakı daha tam olarak yerleşmediğinden aynı adetin devam etme ihtimali vardı. Bu yüzden peygamberimiz (s.a.v) ilk zamanlar mezar ziyaretlerini yasaklamıştı. Daha sonra ise serbest bıraktı. Bunun sebebini ise, “insanın dünyadan uzaklaştırır, ahireti hatırlatır” şeklinde beyan ediyor.

İnsan bayramlarda rutin akraba mezarlarını ziyaretin yanında başka zamanlarda da mezarları ziyaret etmeli. Özellikle sokakların, televizyonların, basının, arkadaşların hep dünyaya çağırdığı çağımızda mezar ziyaretlerine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Çünkü başka hiçbir şey bize ölümü hatırlatmıyor, ahireti hatırlatmıyor.

Mezarlara gittiğimizde orada her yaştan insanın yattığını görürüz. Bu bize ölümün genç ihtiyar ayrımı yapmadığını gösterir. O halde ölüm, ecel her an kapımızı çalabilir. Biz ölümden ne kadar kaçsak da o bizim peşimizde ve ansızın yakalar. Ondan kaçış mümkün değildir.

Ölümü hatırlamak, bizi dünyaya kalbimizi bağlamaktan uzaklaştırır. Hayatın esas amacına yöneltir. İmanımızı kuvvetlendirme ve o kuvvetli imanı muhafaza etme ihtiyacı hissederiz. Kabirleri ziyaret etmezsek ölümü hatırlamayız, ölümü hatırlamazsak, ölümden sonrasını düşünmeyiz. Kabirdeki durumumuzun ne olacağı aklımıza gelmez. Halbuki biz inanç ve yaşayışımıza göre kabirde muamele göreceğiz.

Kabre imanla girmek, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Çünkü imanla kabre girmek, kabri cennet bahçelerinden bir bahçeye çevirir. İmansız gitmek ise cehennem çukurlarından bir çukura.

Kabirleri ziyaret ettiğimizde kabre götüremeyeceğimiz şeyleri hatırlarız. Makam, para, mal, mülk, şöhret, kötü arkadaşlar. Bunların hepsinin bize arkadaşlığı mezarın kapısına kadardır. Mezara girdikten sonra imanımızdan ve salih amellerimizden başka hiçbir şey bize teselli veremez.

Mezarlıklar birer ibret yeridir. Mezardaki çiçek ve ağaçların nasıl olduğuyla ilgilendiğimiz kadar, biz bu mezara girecek olursak, şu anda girecek olursak acaba halimiz nice olur diye düşünmeliyiz. Münker ve Nekir “Men rabbüke” diye sorduğunda, “Yani Rabbin kimdir” dediğinde, kim neye inanıyorsa öyle cevap verir. Kim neye tapıyorsa öyle cevap verir. Paraya tapan para, makama, şöhrete tapan şöhret diye cevap verir. Gerçekten Allah’a tapan ise “Allah” diye cevap verir. Biz Allah diye cevap vermek için, hazırlığımızı tam yapmalıyız. Dünya işleri dünyada yaşamak için gereklidir. Çalışmalıyız. Fakat dünyaya kalben bağlanmamalıyız. Önemli olan budur.

Cenazeleri mezara götürürken de cahiliye insanın yaptığı gibi bağırıp çağırıp yaka paça yırtmamalıyız. Ölen zaten ölmüştür. Allah rahmet eylesin. Ölenle ölünmez. Ama biz ölenden çok kendimizi düşünmeliyiz. İşte o zaman mezar ziyareti, kabir ziyareti kalbimizin katılığını giderir, bize ahireti hatırlatır, dünyaya kalben bağlanmaktan uzaklaştırır.

Ölümü öldüremediğimize göre, ahirete giden yolculuğumuzu iptal edemediğine göre bugünden tezi yok, yapacağımız en güzel davranış imanla kabre gitmek için çaba sarfetmektir. İmanımızı kuvvetlendirecek eserler okumak, ibadetle de imanın yerleşmesini sağlamaktır. Allah hepimize mezarlardan hakkıyla ibret almayı nasip etsin.

www.muhabbetmedya.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.