Maruf Özülkü

Maruf Özülkü

"Sahte Doktor" olayının öteki hikayesi

Ülke gündemimize bir "Sahte Doktor" iddiası geldi. Çerkezköy Devlet Hastanesi’nde kendini doktor olarak tanıtan ve uzun süre herkesi buna inandıran Ayşe Özkiraz isimli vatandaşın lise mezunu olduğu ortaya çıktı. Hakkında işlem yapıldı.

Olayın ardından bir kişinin sahte diplomayla doktorluk yapması, etrafını ve kendisini buna inandırmasının detayları ve sebepleri uzun uzun konuşuldu.

Annesi önce "kızım asla böyle şey yapmaz modunda başladı sonra "nasıl olur" türü hayretle devam etti. Psikologlar kişinin böyle bir avunmaya neden ihtiyaç duyduğunu izah etmeye çalıştılar. Sağlık Bakanlığı ise, "işe başlatma veya maaş ödeme diye birşey yok" diyerek olayın idari skandal boyutunun olmadığını vurguladı.

Prof. Dr. Nursu Çakın Memik ise, kendisini pratisyen hekim olarak tanıtan Ayşe Özkiraz’ın durumunun psikolojik bir rahatsızlıktan öte dolandırıcılık olarak değerlendirilebileceğini söyledi. Memik, “Bir hastayla görüşmeden altındaki psikolojik rahatsızlığı değerlendirmek çok güç ancak anladığım kadarıyla gerçeği değerlendirme yetisi olan birisi. O yüzden bu durumu bir ruhsal bir hastalığa bağlamak şu an için mümkün değil. Şu an gözüken bunun planlanmış, organize edilmiş, sürdürülmüş, annenin de ortak edildiği bir kandırmaca olduğu” diye konuştu. (Cumhuriyet Gzt.03.12.2022)

Sahte ünvan sahte tavırlar ne ilk ne de son. Benzer olaylar hep olageldi. İnsan emek vermediği zahmetine katlanmadığı bir sonucu kıskanır ve kısa yoldan kazanmak ister.

Yalan olduğunu bile bile kendini kandırır, çevresini kandırır ve bu yalanın bir süre keyfini çıkarır. Ama yalan nihayet mum gibi bir şey ve her mum ateşe tutuşunca yatsıya varmadan erir.

SAHTE HAYATLAR, SAHTE TAVIRLAR

Dünya hayatının kendisi hikmet yurdu olması ve ahiretin ebedi hayatını kazanmak için nitelikli yaşamak gerektiği hep öğretilegeldi insana.

"Saadet-i dareyn" yani iki dünyada mutlu olmanın sırrı formülü, yaratılışın temel öğretilerine uygun bir hayat sürdürmek ve dünya imtihanında başarılı bir süreci gerçekleştikten sonra güzel bir mezuniyetle bunu hak etmektir. Hak etmek hakkını verme iddiasında bulunmak değil; samimi bir emek ortaya koymaktır, hasbi bir duruş sergilemektir.

Ama çoğu insan, bile bile kendini kandırır.

Böyle bakınca birçok insanın "sahte doktor"dan farkı yoktur aslında. O birkaç yıl kendini avuttu, birçok insanın kendini kandırması ise ömrüne mal olmaktadır.

Oysa Allah açık bir dille der ki;

“Biz kullarımızı her zaman imtihan ederiz.”
(Mü’minûn Sûresi, 30.)

Bir başka ayette ise bunu şöyle buyurur:

“İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece ‘İman ettik’ demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.”
(Ankebût Sûresi, 2-3.)

Çağımızın İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi bu hakikatı telif ettiği eserlerde bütün yönleriyle izah etmektedir.

Bir yerde şöyle demektedir:

"Hakîm-i Ezelî, inâyet-i sermediye ve hikmet-i ezeliyenin iktizâsı ile, şu dünyayı, tecrübeye mahal ve imtihana meydan ve Esmâ-i Hüsnâsına ayna ve kalem-i kader ve kudretine sayfa olmak için yaratmış. Ve tecrübe ve imtihan ise neşv ü nemâya sebeptir. O neşv ü nemâ ise, istidadların inkişafına sebeptir. O inkişaf ise, kabiliyetlerin tezâhürüne sebeptir. O kabiliyetlerin tezâhürü ise hakàik-ı nisbiyenin zuhuruna sebeptir. Hakâik-ı nisbiyenin zuhuru ise Sâni-i Zülcelâlin Esmâ-i Hüsnâsının nukuş-u tecelliyâtını göstermesine ve kâinatı mektubât-ı Samedâniye sûretine çevirmesine sebeptir. İşte şu sırr-ı imtihan ve sırr-ı teklif iledir ki, ervâh-ı âliyenin elmas gibi cevherleri, ervâh-ı sâfilenin kömür gibi maddelerinden tasaffî eder, ayrılır.
(BSN Sözler. Yirmidokuzuncu Söz. Risale-i Nur Külliyatı.)

CENNET UCUZ DEĞİL...

Emek gösterilmeden cehd ve gayret göstermeden parlak sonucuna talip olmak psikolojisi bir şeytan aldatmacasıdır. Ve bu oyuna yönelen sadece "sahte doktor"lar değildir.

Sahte dünyada yaşayan sahte tavırlar sergileyen ve sahte konforlara aldanan milyonlarca insan var. Ancak fıtratımız bu gerçeği çoğu kez vicdan aracılığıyla yüzümüze vurur. Ama bu öz sesi nefsimiz şeytanımız çeşitli hilelerle zaaflarımızı okşamak suretiyle bastırmak ister.

Oysa pekala biliriz ki;

"Cennet ucuz değil, Cehennem dahi lüzumsuz değildir."
(BSN. Mektubat. Hakikat Çekirdekleri. Risale-i Nur Külliyatı)

Bir gün gelir günler biter. O gün bir ses der ki;

"Bugün sizler ayrılın, ey mücrimler!
(Yâsin Sûresi: 59.)

İşte o gün "sahte insan" muamelesi görmemek için "Sahte Müslüman" diye tescillenmemek için kendimizi kandırmayalım.

Bu "sahte doktor" meselesi bize ders olsun e mi?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum