Abdulvahap Yiğit
Enerjide Sınırlar Zorlanıyor
“Bir düzen içinde kendi yörüngelerinde dönüp durmakta olan güneşi ve ayı hizmetinize veren ve gece ile gündüzü de faydanıza sunan yine O’dur.” İbrahim, 33.
Olmazsa olmaz ihtiyaçlarımızın başında gelenlerden birisinin de enerji olduğu hepimizin malumu… Enerjinin insan için ne kadar kıymetli olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyoruz. Bir taraftan küresel ısınma ve karbon salınımı, diğer taraftan artan enerji ihtiyaçları insanoğlunu yeni arayışlara sürüklemektedir. Buna bağlı olarak bir zamanlar bilim kurgu olarak görülen, enerji üretiminde, yeni teknolojiler üzerinde çalışmalar hızlanarak devam ettirilmektedir.
Bu teknolojilerden birisi “yapay güneş” olarak adlandırılan füzyon enerjisinin kullanılır hale getirilmesidir. Füzyon enerjisi güneşin enerji kaynağıdır. Temelde bu enerji termonükleer enerji olarak da adlandırılabilir. Bu enerji; maddenin üç halinin (katı, sıvı, gaz) dışında bir hal olarak kabul edilen ve güneşin merkezine yakın yüksek sıcaklıktaki bölgede, plazma içinde oluşan nükleer reaksiyonlarla ortaya çıkmaktadır. Maddenin plazma haline geçebilmesi için çok yüksek basınç ve sıcaklıklar gerekmektedir. Yüce yaratıcının büyük bir nizam ve mizan içinde yarattığı, güneş içinde milyonlarca yıldır bu reaksiyonlar olmakta ve güneşin devasa enerjisi üretilmektedir. Plazma halinde birleşen iki hidrojen atomu bir helyuma dönüşürken muazzam bir enerji ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan bu enerji, reaksiyon esnasında, bir miktar kütlenin enerjiye dönüşmesi ile oluşmaktadır. Bunun miktarı ise Einstein tarafından bulunan E=mc2 formülü ile hesaplanmaktadır. Yani kütle ile ışık hızının karesinin çarpımı kadar bir enerji ortaya çıkmaktadır. Bu devasa enerji, milyonlarca yıldan beri tüm güneş sisteminin enerjisini karşılamakta ve insanoğlunun gözünü kamaştırmaktadır. Bu enerjinin sıfır atıklı bir enerji olması ise diğer önemli bir artısı olarak görülmektedir. Nükleer santrallerde de nükleer reaksiyonlarla ve maddenin enerjiye dönüşümü yoluyla enerji üretilmektedir. Ancak bu santrallerde; canlılar için çok tehlikeli olan önemli miktarda nükleer atıklar ortaya çıkmaktadır. “Yapay güneş” sisteminin nükleer atığı ve sera gazları gibi hiçbir atığı bulunmamaktadır.
“Yapay güneş” üzerinde birçok ülkede çok önemli çalışmalar yürütülmektedir. Yakın zamanda bu konuda bir dönüm noktasına gelindiği görülmektedir. Amerika’da yapılan çalışmalarda; ilk defa bu reaksiyonların oluşabilmesi, gerekli plazma ortamı oluşturulması için verilen enerjiden daha fazla bir enerji üretilmiştir. Sistemin çalışması için kuvvetli lazer cihazlarına verilen enerjiden %40 daha fazla enerji üretimi gerçekleştirilmiştir. Bunun bir dönüm noktası olduğu kabul edilmektedir. Daha önce de Çin ve İngiltere’de yapılan araştırmalarda, plazma ortamı için gerekli sıcaklıklara çıkılmıştı. Ancak, verilen enerjiden daha az enerji üretilebilmişti.
Bu aşamada bile yapay güneş için bu iş bitti enerji problemi çözüldü diye düşünmemek gerekiyor. Bu daha laboratuvar ölçeğinde kurulun ve çalıştırılan bir sistemdir. Ancak çok önemli bir aşamanın geçildiğini göstermesi açısından önemlidir.
İnşallah Rabbimiz aczimize bağlı olarak bize acıyıp gerçek sistemleri de kuracak bilgi ve teknolojiye ulaşmamıza yardım eder diye dua etmeye devam etmemiz lazım…
Diğer taraftan güneş enerjisi ile elektrik üretimi konusunda da önemli bir noktaya gelindiği görülmektedir. Güneş tarlalarında üretilen temiz, yeşil ve yenilenebilir enerji miktarı gün geçtikçe hızla artmaktadır. Ancak dünya üzerinde kurulan bu sistemlerden üretilen elektrik enerjisi kesintilidir. Yani gündüz saatlerinde üretim yapılırken, gece yapılamamaktadır. Üstelik atmosfer güneşten gelen enerjinin yaklaşık %50’si atmosferi aşarak yeryüzüne ulaşabilmektedir. Yıllardır bir ütopya olarak görülen uzayda güneş tarlaları kurma fikri ile ilgili de günümüzde çok önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Güneşten elektrik üretiminde açık ara dünya lideri olan Çin, gözünü uzaya da dikmiş durumda. Yakın zamanda çıkan bir haberde 75 m yüksekliğinde devasa bir mikrodalga alıcının inşaatına başlandığı duyurulmuştur. Bu devasa tesis; uzaya yerleştirilecek olan güneş panellerinde üretilecek ve mikrodalgaya dönüştürülüp dünyaya gönderilecek enerjiyi almak ve elektriğe dönüştürmek için kurulmaktadır. Bu konuda önemli bir aşama olarak görülen bu yapı sadece küçük miktarda bir enerji için (prototip) kurulmaktadır. Başarılı olunduğu takdirde bu alıcıların artırılması planlanmaktadır.
Bu konuda diğer gelişmiş ülkelerde de önemli araştırmalar yapmaktadır. Özellikle Japonya’nın bu konuda önemli aşamaları geçtiği bilinmektedir. Ancak insanoğlunun bu hayalinin gerçekleşmesi için daha çok mesafe alınması gerekmektedir. Güneş panellerini taşıyacak uzay istasyonun yaklaşık 1.7 km uzunlukta olacağı tahmin edilmektedir. Uzaydaki mevcut en büyük yapı ise genişliği 110 metre olan Uluslararası Uzay İstasyonudur. Bu derece büyük bir uzay istasyonunu taşıyacak uydular, panellerin uzayda montajı ve dünyada uzaydaki güneş panellerinde üretilen mikrodalgaları alıp dönüştürecek devasa alıcıların kurulması gibi çok önemli problemlerin aşılması gerektiği de bilinmektedir. Bütün bu maliyetlerde zamanla sağlanacak düşüşlere bağlı olarak, bu uzay güneş tarlalarının zaman içinde kurulacağı tahmin edilmektedir
Dünyayı ve içindeki canlıları yaratan Yüce Allah (cc) yarattıklarının tüm ihtiyacını da depolamıştır. Önemli olan çalışarak bu depolarda bizim için hazırlananları bulup, çıkarıp kullanmaktır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.