Bizim Hicretimiz ve Cihat

Yüce Rabbimiz hicret ile ilgili bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor:

İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler; (muhacirleri) barındıran ve yardın edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.

(enfal,8/74)

Hicret, Türkçemizde göç olarak karşılığını bulur. Ama göç kelimesine bugün daha değişik anlamlar da yüklendiği için hicreti tam olarak karşılamaz. Bu yüzden biz Allah için yapılan göçlere hicret diyoruz.

Tıpkı Mekke’den Medine’ye yapılan hicret gibi. Bu hicret herhangi bir maddî hedefi olmayan bir hicret idi… Müslümanlar sayıca az idiler. Müşriklerin idare ettiği bir toplumda yaşıyorlardı. Ve onların işkencelerine maruz kalıyorlardı. Artık işkence ve baskılara dayanmak mümkün değildi. Bu yüzden Cenab-ı Hak, müminlerin dinlerini yaşamak için hicret etmesine izin verdi.

Önce Müslümanlardan bir kısmı İslam’ı daha iyi yaşayabilmek için Habebiştan’a hicret ettiler. Sonra da peygamberimiz de dahil Müslümanların büyük çoğunluğu din uğrunda kendi doğdukları, büyüdükleri yurtlarından hicret ettiler…Mallarını, mülklerini, inanmayan eşlerini ve çocuklarını da orada bırakarak... Bu ne büyük bir davadır!

Çünkü müşrikler, onların dünyalarını da ahiretlerini ide karartmak istiyordu. Onların dinlerinden dönmeleri için her türlü fenalığı yapıyorlardı. Müslümanlar ise maddeyi bir tarafa bıraktılar, mallarını, mülklerini terk ettiler, Allah ve resulünü tercih ettiler. Medine’ye vardıklarında daha önce Müslüman olan Medineliler, -ki bunlara ensar deniliyor-, Müslümanlara kucak açtılar. Onlara evlerini tahsis ettiler, iş kurmalarına yardımcı oldular. En güzel kardeşlik örneğini sergilediler.

Dünyanın hiçbir ülkesinde Mekke'deki Müslümanlara yapıldığı şekilde bir işkence ve baskı uygulanmıyor. Eğer uygulanırsa yine Müslümanların hicret etmesi gerekir. Dünya sadece ahireti kazanmak için bir vesiledir çünkü… Bir amaç değildir. Mal, mülk, evlat hepsi bir imtihan vesilesidir.

Fakat günümüzde farklı hicretler yaşanmalı. İslamı yaşama adına farklı hicretler yaşanmalı… Bizi Allah’tan uzaklaştıracak olan şeylerden uzaklaşmaktır gerçek hicret…Örneğin bir şehirde, İslam’ı yaşaması zorlaşan olan bir insan, İslam’ı daha iyi yaşayabileceği bir başka yere hicret etmelidir. Bir şehrin bir muhitinde dinini yaşaması zor olan bir kimse, dindar insanların daha fazla bulunduğu bir başka muhite, mahalleye taşınmalıdır. Çocuklarımızı fenalıklardan korumak, imanımızı ve İslamımızı muhafaza etmek için gerekirse gerekirse başka şehirlere, muhitlere hicret etmeliyiz. Sadece maddi bir güç elde etmek için değil, islamı yaşamak ve yaşatmak için bu hicretleri yeri geldiğinde yaşamaktan kaçınmamalıyız.

Rahmetli Hekimoğlu İsmail, “bir yazısında bir insanın televizyonlu odadan, televizyonsuz odaya geçmesi bile bir nevi hicrettir” demişti. Hicret, Arapça kamuslarda terk etmek, yüz çevirmek, küsmek gibi anlamlara geliyor. Kötü olan kişilerden uzaklaşmak anlamı da bulunuyor.

Buna göre gerçek hicret insanın kötü olan fiillerden, davranışlardan, kişilerden uzaklaşması demektir. Bu hicrete bugün başta gençlerimiz olmak üzere hepimizin çok ihtiyacı var. Ayette bir cihattan bahsedilmesi gerçek cihadın insanın kötü olan şeylerle, davranışlarda mücadele etmesi anlamına geldiğini gösteriyor. O halde hicret bir nevi cihattır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum