
Hüsniye Ünal
Genetik Mühendisliği
Çağımızda bilimsel araştırmalara her gün bir yenisi ekleniyor. Genetik alanında yapılan çalışmalar bunlardan sadece biri.
Biyolojinin bir parçası olan "Genetik" nesilden nesile geçen kalıtımsal özellikleri inceleyen bir bilim dalıdır.
Genetik araştırma, insan DNA'sının incelenerek hastalıklara hangi genlerin ve çevresel etkenlerin sebep olduğunu tespit etme çalışmalarıdır.
Genetik Mühendisliği ise canlıların kodunu yeniden yazmak demektir.
Şöyle ki ;
Yaşamın temel taşı olan DNA diye adlandırılan, insan, hayvan, bitki tüm canlıların kalıtsal bilgisini taşıyan karmaşık molekülün içerdiği genler, bir organizmanın büyümesi, gelişmesi ve işleyişi için gerekli tüm kodları, bünyesinde barındırır. İnsanoğlu, asırlardır bu karmaşık yapıyı anlama ve değiştirme arzusu taşımıştır.
20.yüzyılda DNA'nın yapısının keşfiyle başlayan genetik bilimi, günümüzde genetik mühendisliği adını verdiğimiz devrim niteliğinde bir alana evrildi.
Genetik mühendisliği, canlıların Genetik yapılarına doğrudan müdahale ederek değiştirmeyi, yeni genler eklemeyi, mevcut genleri etkisiz hale getirmeyi veya düzenlemeyi mümkün kılan bir dizi teknolojiyi kapsar. Bu tıp, tarım, endüstri ve çevre gibi birçok alanda değişimlere yol açmıştır.
Birkaç misal verecek olursak:
Tıp alanında kanser, talasemi, kistik fibrozis başta olmak üzere birçok hastalıkta genlere müdahale ederek tedaviyi kolaylaştırmak, soy bağını belirlemede kimlik tespiti yapmak, sorunlu genleri tespit edip onları değiştirmek,
Tarımda verimi, büyüme hızını artırmak, ürünü zararlılardan korumak maksadıyla sebze, meyve ve hububatın doğal yapısına müdahale etmek (GDO), fabrikasyon ürünlerin raf ömrünü uzatmak için bir dizi işlemden geçirmek gibi uygulamalar genetik mühendisliği kapsamındaki işlerdendir.
Son zamanlarda üzerinde çalışılan bir konu da anneden ayrı, yapay bir rahimde gerekli sıcaklık, nem ve beslenme koşullarını sağlayarak insansız, insan üretmektir. Daha önce "Dolly" adlı bir koyun üzerinde yaptıkları deneyi şimdi de insan üzerinde uygulamaya çalışıyorlar.
Ancak bu çalışmalar etik bulunmadığı için ciddî bir ilerleme kaydedilmedi.
Bugünlerde revaçta olan Yapay Zekâ konusuna gelince: Hayırda kullanılırsa insanlık için son derece faydalı olabilecek bir keşif. Fakat teknoloji, sanayi ve en önemlisi sosyal medya ağlarının küresel şeytanî güçlerin kontrolünde olduğunu ve dünyevileşmiş insanlığın kalitesinin giderek düştüğünü göz önüne alırsak, yapay zekânın tehlikeli olabileceği, faydadan çok zarar getireceği endişesi hâkim bir görüş.
İslâm'ın gerek genetik çalışmalara gerekse yapay zekâ gibi bilimsel çalışmalara bakışı şartlara ve duruma göre değişiklik göstermekte.
Bu çalışmalar insanın iyiliğine hayrına olursa, (hastalıkların teşhis ve tedavisi gibi) dinimizce cevaz verilmiştir. Fakat keyfî ve estetik kaygılarla olursa, insanın maddî - manevî hayatına zararı dokunacaksa ya da ilahî kudrete meydan okurcasına (insan - hayvan klonlama, yapay rahimde annesiz "tasarım bebekler üretme " gibi) yapılan uygulamalara müsaade edilmemiştir.
Çünkü Cenab-ı Hakk insan - hayvan her canlıyı belli bir fıtrat ve düzen içinde yaratmıştır. Dolayısı ile fıtratı bozmaya yönelik böyle müdahaleler İslam'da haram kabul edilmiştir.
Allahu Teala Hazretlerinin koyduğu kurallar (uygulanırsa) dünya hayatını en mükemmel şekilde tanzim etmek için yeterliyken insanoğlunun, fıtrata aykırı başka arayışlara girmesi abesle iştigal değil de nedir?
Rabbimiz, bizlere verdiği şu kısacık ömür sermayesini hakkıyla değerlendirmeyi, mâlâyâni işlerden uzak durmayı nasip etsin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.