
Raşit Duran
‘Mayın Tarlası’
“Fitne zamanlarında yaşayan insanlar, mayın tarlasında yürümek zorunda olan kimse gibidir. Orada tehlikesizce ve korkusuz gezebilmesi için iman feraseti denilen mayın tarama cihazına muhtaçtır.”
(Ahmet İhsan Genç, Kuş Sütü 1)
Risale-i Nur sofrasından ve kaynağından beslenmiş ilklerden Ahmed İhsan Genç; hakikat ve hikmet katreleri / damlalarıyla dolu kitabında, bu kaynağın usûl ve üslûbuna uygun lisan, teşbih ve temsille fitne zamanını mayınlı tarlaya benzetmiş; yerinde bir teşhisle, orada selametle gezebilmek için iman feraseti isimli manevi mayın tarama cihazına ihtiyaç olduğunu beyan etmiştir. Malum fitne; hemen herkesçe bilinen manasıyla, (1) karışıklık, kargaşa hali, (2) kişi için imtihan, deneme ve sınama vesile olan şeyler olup sadece mal ve maddiyatla sınırlı değildir. Mal, para, servet, makam, mevki, aile, ilim, sosyal statü ve imkanlar, zenginlik, fakirlik, sağlık, hastalık…ila ahir. Bütün unsurları ve en geniş anlamıyla fitne; (maddi-manevi) toplumsal kargaşa ve kaos ortamıdır. İnancımız fitne meselesine çok ehemmiyet vermiş, insanların fitneden zarar görmemesi için ikaz edip uyarmıştır.
İlahî beyan: “Biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız sizin için ancak birer imtihan sebebidir.” (Enfal,28)
Nebevî (as) beyan: “Şüphesiz her ümmetin bir fitnesi vardır. Ümmetimin fitnesi (imtihan vesilesi) de maldır.” (Tirmizî)
Hem İlahî hem Peygamberi beyan bize, mal tabiriyle bildiğimiz emtianın ötesinde daha geniş manada iktisadî ve içtimai/sosyal hayata dair ikaz edici bir perspektif de sunmaktadır. Şöyle ki, sömürü üzerine müesses vahşi kapitalizm sebebiyle zengin ile fakir arasındaki makasın fakirler aleyhine açılması, toplum hayatında fitne ve huzursuzluğa sebep olur. Bu durum, toplumsal ortamı maddi ve manevi anlamda mayınlı tarla haline gelmekle, fitneye açık hale getirir. Bu noktaya gelmeden önce, Hz. Ömer (ra) misali feraset ve basiret, dirayet ve adalet sahibi yöneticiler hem içtimai hem iktisadi kötü gidişatı muvazene / ölçü ve denge ile gidermek zorundadırlar. Aksi halde, adaletsizliğin sebep olacağı fitne hali, memleket sathının mayınlı tarlaya dönüşmesiyle neticelenebilir. “Saadet-i beşeriye dünyada adaletle olabilir.” (Hutbe-i Şamiye)
Toplumsal hayatın sadece iktisadi ciheti değil, hemen her yanı adeta mayın tarlasına dönüşmüş durumda. Bilhassa akıldan ziyade his ve heveslerin hâkim konumda olduğu gençlik için dijital dünyanın sınır tanımaz sanal ve sosyal medya ortamı, kelimenin tam anlamıyla bir mayın tarlası haline gelmiştir. Yasal ve polisiye tedbirlerin yanında, kişiye feraset, basiret ve dirayet kazandıracak, aileden başlamak üzere ciddi bir maneviyat temel eğitimine şiddetle ihtiyaç vardır. Bu konuda koruyucu hekimlik ve mayın tarama cihazı vazifesini yapacak, tahkiki imanı kazandıracak ve kuvve-i maneviyeyi / manevi kuvveti takviye ederek güçlendirecek, fenalıklara karşı direnç kazandıracak, doğru İslâm’ı ve İslâmiyet’e layık doğruluğu talim edecek eğitim çok ehemmiyetlidir ki, bu vazifeyi de hakkıyla yapacak olan asrımızın Mesnevisi Risale-i Nurlardır.
Evet, meselemiz budur: Mecazi manada manevi mayınlarla döşeli dünya tarlasında bize lazım olan mayın tarama cihazıdır ki, kuvve-i manevi ile doğrudan ilişkili olan “feraset’ bu cihazlardan biridir. Feraset ise çabuk sezme, anlama kabiliyeti ve zihinsel anlamda uyanık olma halidir. Bir başka anlamıyla feraset; içinde yaşadığı zamanın ruhunu okuma, gidişatı hakkında isabetli teşhis koyma, bu teşhise münasip çözümler üretebilmedir. Bu anlamda, Bediüzzaman Hazretlerinin istikbale ait tespit ve teşhisleri ferasetin en güzel örneklerini teşkil eder. Mesela, Şeyh Bahid’in “Osmanlı hükûmetindeki hürriyete ne diyorsun ve Avrupa hakkında fikrin nedir?” sualine, “Osmanlı hükûmeti Avrupa ile hâmiledir; Avrupa gibi bir hükûmeti doğuracak. Avrupa da İslâmiyet’e hâmiledir; o da bir İslâm devleti doğuracak.” (Emirdağ L.) şeklinde verdiği cevap, Bediüzzaman’ın fevkalade ferasetine bir örnektir.
Feraset şahıslardan çok iki sınıfta, ümera/idareci ve ulema/alimlerde olduğu vakit, memleketi mayınlı tarla olmaktan, milleti mayınlı tuzaklardan koruma adına çok daha kıymettar, çok daha anlamlı ve çok daha ehemmiyetlidir.
**
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.