Ömer Faruk Topçu

Ömer Faruk Topçu

Hep Onlar

Paşalıoğlu manzumesi

İnebolu'dan Seyfeddin bir hudut çizdi
Ankara göklerine yükselirken şerare
Akkor halindeyiz semtlerinde şehrin
Aşık kemiğimize takılan bir köstekse
Geceleri tatlı uykularımızın kaçması
Sadece dar düşünceliler dar görüşlüler
Ufkumuzda küçülüp büzüşürler sakince
Morfin bayıltır çalı diplerinde ergenleri
Biz yine parklarındayız başkentin sidelya gibi

.
.
.

Bir telefon çalar gecenin sessizliğine
Cehdin kalp atışına benzer
Biraz ürkmenin arkasından
Teheccüd kılmışçasına naiflik kulaklarımda
Peşinden hicabıyla ciğerlerimi yakan
Yutkunarak dostumun verdiği selam

Yağdı odamıza
Geceyi bitmez hale getiren hüzün
Yanmamış beynin fark edemediği
Vefasızlığı yüzünden
Aşkın hikayesini dinliyorum gönülden

Şefik ağlıyor anneleri çatlatırcasına
Mengeneyle kitleniyor dişlerim
Haykırıyor çığlık çığlık… Anlamıyorlar!
Anlamıyorlar beni
Onlara, cazibedar zehirli ballardan
Daha tatlı gelemiyorum, neden?!
Onları neden çekemiyorum ateşlerden beriye

Cenk neslini tutamazsak celsede
Rahme asi olur cenin
Bir fedai ağlar secdede gecenin sessizliğine
Titrer rüzgarda kalmış başak
Vezirden kutuplara uzanan onurlu haykırış
Yükselir göklere pervasız
Onlarsız nasıl geçilir sırattan

Destandan ulaştıkça zangır zangır
Ufukta özlenenenlere ağıt
Düşüyor ahize ellerimden
Odamda eşyaya sinen mırıltı
Hep onlar hep kardeşlerimiz

Hep onlar
Onlar yokken hiçbir şeyimiz yok
Çıktığında hayatımızdan cilve
Kayıyor ellerimizden cisimleşmiş bereket
Çekiliyor ensemizden
Mahşere şelaleleriyle düşen şefkatli nefes
Ey Râfi! Her asırda sana masumca el açıp
Elif ba öğrenen yeryüzü meleklerinden
Mahrum bırakma bizi

Nabzı tükenen zamanın şaşkın cevherleri
Merhametimize bin türlü keşifler ekler
Bir poyraz dağıtır düşünceleri
Uçuşur paha biçilmez servet
Sevinç gözyaşları ıslatırken geceyi
Çocukların baş uçlarına buket buket
Şükür çiçekleri bırakmak gerek
Babalar takdir hatemleriyle süslenmiş
Ruhsuz kağıtları unutsun diye

Pusuda bekliyor menhus fikirler
Yapraklarını düşürüyor minik civcivlerin
Ne acayip! Cam kulelerin parıltısında tevhid çırpınışları
Güneşe bakamayan bedevinin halinden farksız mübelliğ
Bin yakarışla düşlere davet etmeli Ebu’l-Kâsım’ı
Üç beş yıllık istikballe beraber
Civanların bekasına zaviyeyi yormalı

Fedai, akıyor şelalelerden
Çok uzun zaman oldu annemi görmeyeli
Varlığında da hep kal derdi bana
Hep yanımda ol
Ya çocuklar ya onların yemek duaları dediğimde
Firkatin tutardı harından hisli yürekler
Onlar derdi o zaman dünyamız, cennetimiz
Hep onlar…

Firdevste buluşmak üzere
Ayrılık dünyası olsun yaşadıklarımız
İnerken hantal apartmanın merdivenlerinden
Dört mevsimin nesimi eser
Cennetsi kokular gelir yelpazelerden
Penceremizden çıkıyor güneş
Bir eliyle hoşçakal diyor hüzme
Bir eliyle ıslanan yaşmağını tutuyor annem
Güneş kayboluncaya kadar

Gecenin ilerleyen saatlerinde uyurken ati
Ellerimizde Cevşen, raflarımızda küflenmiş şahsi hayaller
Kalbimizde uzun zamandır medfun sılayı rahim
Aklımızda, gecemizi aydınlatan
Hep onlar…

Gözümüz üzerlerinde, giderken dahi tabutumuz
Omuzlar vefakar olsun isteriz
Tatlı bir ümit en güzel çelenklerimiz
Güçlü bir teselli kabirde
Yanımızda olmalarını istediğimiz
Hep onlar…

Dualarımızda düşlerimizde
Hatırlanması gerekenleri unutmadık hiç
Başak başak Ankara'dan yükselen filiz
Seher vakitlerinde gönlümüze düşendi
Beklenti için semaya açılan avuçlarımıza
Düşerdi yağmur, dolu, kar
Sonrasında ve onlar…

Kırmızı kitaplara
Gün batmadan dokunamazsa Talha ve Yunus
Gecikirse gelmesi Huzeyfe’nin
Aşka biraz fasıla verirse Selman
Yarım kalıyordu Başkentin etrafına kazılan hendek
Secdesi kader olmayan bir resim çizerse zaman
Çaresizce
Ellerimin arasında kalıyor kafam

Layık olamasak da
Yolundayız şiarı kalpte mücehhez
Muharrem’in, Arafat’ın, Enes’in ve Hasan’ın
Ömrüne taht kurandı hep onlar…
Onlara sevgimiz
İhtiyat akçesi gibi biriken sermayemiz
Şöhretimiz, geleceğimiz, hayallerimiz
Hedefimiz, cennetimiz
Rabbimize sözümüzdü hep onlar

.
.
.
.

Hıçkırıklar, hıçkırıklar
Sonra hep hıçkırıklar aydınlattı dünyamı
Fedai rahatladı yağınca sabaha kadar
Bir anda höyüklere gömüldü muhabbet
Haydi!
Sabahın hayrolsun dava adamı

Önceki ve Sonraki Yazılar