Akasya Ağacı

Ey rüzgârla söyleşen akasya ağacı
Bir garip kul yatıyor hemen altında
Ansızın gidip üzüntü bıraktı ardında

En acı gerçek çok şahit olduğun ölüm
Çaresizliğin ne olduğunu sen bilirsin
O haşin rüzgâr her estiğinde irkilirsin

Ak çiçeklerin gibiydi kıyafeti o gün
Sevdiğimden ayrılırken tanıdım seni
Ondan hiç esirgeme ne olur gölgeni

Biz dönüp geldik sen kaldın yanında
O gün bugündür iki çeşme iki gözüm
Birbirine karıştı gecemle gündüzüm

Senin gibi ona da uğradı sonbahar
Yeşildi gittikçe döndü sarı yaprağa
Topraktan gelip gitti kara toprağa

Söyle kim kaçabilmiş bu akıbetten
Görüyorsun acılarım daha çok yeni
Ağlar görürsen sakın ayıplama beni

Gün olur ilaç gibi gelir ufacık teselli
Canlanır bir hayalimde bir düşümde
Ama bir ağıt gizlidir her gülüşümde

Şimdi sararmış otlara komşu olmuş
Başucunda kırık bir mezar taşı var
Kimse bilmez neye güler neye ağlar

Anlayamadık nasıl geçti koca bir ömür
Gelen bir hatıra bıraktı her karışında
Yine de yenik düştük dünya yarışında

Çıldırırdık ahiret olmasaydı eğer
Dünyada kabuk bağlamaz bu yara
Bir gün bize de gelecek elbet sıra

Hayat benziyor geçici bir gölgeye
İnsan görünür gün batıncaya kadar
Can taşıyan ölürse kıyameti kopar

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum