
Dursun Sivri
Düşünmenin Manileri
Düşünmek fiilini tefekkür etmekle aynı mânâda mı kabul ederiz?
‘Tefekkür’ün nafile ibadetten daha hayırlı olduğunu da biliriz.
Düşünme için aynı şeyi diyebilir miyiz?
Ancak düşünmek veya tefekkürün adından çok bahsederiz de oradan ileriye geçemeyiz.
Düşünmek veya tefekkür;
İster adına düşünmek diyelim ister tefekkür, ciddi bir gayret gerektirir.
Niyet etmek, kafa yormak, üzerinde durmak, odaklanmak, kıyaslamak, ölçmek, biçmek, karar vermek nihayetinde bir yere varmak demektir.
Düşünmek deyip geçmeyin. Zor bir iştir. Vakit ayırmak, münhasır düşünülen mesele için hayatın mühim bir bölümünü, zaman tahsis etmek demek.
Bir zamanlar körler federasyonu başkanı iken milletvekili de olan Lokman Ayva bir gazeteciye verdiği röportajda dikkate değer bir şey söylemişti.
Emsallerine göre hayattaki başarı hikâyesini anlatırken.
Düşünmenin ciddi ve zor bir iş olduğunu söylemişti. Bu söz o zamandan beri dikkatimi çeker. İnanlar arası farkı ortaya çıkaran unsur düşünmektir.
Sahi biz düşünmüyor muyuz? Yoksa olayları izleyip olup biten hakkında hüküm mü veriyoruz?
Düşünmek bir disiplin işidir. Neyi düşündüğün, niçin düşündüğünü bilerek kasıt, niyet ve muayyen bir maksada matuf düşünüldüğü zaman bir kıymeti vardır.
Genellikle insanlar TV ekranı veya herhangi bir kaynaktan duydukları, gördükleri hakkında hüküm verir. Sahip olduğu bilgi, tecrübe, değerlere göre doğru veya yanlış, iyi veya kötü bir hüküm verir. Bu kanaatini bazen paylaşır çoğu zaman paylaşmaz. Buna da düşünme der. Ancak bu düşünme sayılmaz.
Düşünmek proaktif bir eylemdir.
Olayları izleyip pozitif veya negatif bir hüküm vermek reaktif bir yaklaşımdır.
Proaktif yaklaşım yukarıda bahsedildiği gibi özne olarak, niyet, kasıt, kafa yorma, yorumlama, mukayese, sonunda yapılması gereken her ne ise harekete geçmektir. Hiç olmazsa hüküm verdiği hususu kayda geçirmektir. Yeri zamanı gelince gereğini yapmaktır. Buna eskimez deyimle “müteharrik-i bizzat” denilir. Özne kişinin tanımıdır.
Proaktif yaklaşım inandığı değerlere göre davranış ortaya koymaktır. Etraf ne der? Bir şey yapsam başıma bir iş gelir mi? Diyen kişi düşünür değildir.
Nemelazımcı kişi asla düşünmez. Düşünce insanı olamaz. En fazla akıntıya kürek çeker. “Uydum kalabalığa” der akar gider.
Akıntıya kapılıp giden özne değil nesnedir. Suya düşen yaprak gibi. Buna “müteharrik-i bilvasıta” denilir.
Dava insanı, ilim erbabı düşünür. Proaktiftir. Eski deyimle “müteharrik-i bizzat” yani faildir, öznedir.
Nemelazımcı insan nesnedir. Lokomotif arkasına takılı vagon gibi bir şey.
Bu zamanda ve her zamanda irade sahibi insan idare eden insandır.
Lider ruhlu insanlar proaktif, irade sahibi, inisiyatif kullanan, hedefi, davası, derdi olan, karar veren insanlar arasından çıkar.
Risk iştahı lazım
Risk iştahı olan sıradan insanlardan her yönüyle üstündür. Değerlidir.
Klasik devlet memurları genelde karar vermezler. Mevzuat sınırlar içinde rutin işleri yapar. Sonra esnafın bir ayda ne kadar çok kazandığının dedikodusunu yapar.
Risk iştihası olan kişi, Bunu yaparsam başıma ne gelir demez. Riskleri göze alır. Kararını ona göre verir.
Risklerden kaçınan kimselerden bir şey olmaz. Klasik basit, kişiliksiz nesne memur olur. Sorumluluk almayan, akşam olsa da yatsak diyen kişilikler genelde memurlar arasından çıkar. Maaşı ve avantajı için makama talip olur. Makama gelince de; imza özürlü, durumu muhafaza derdinde olan, varlığı ile yokluğu belirsiz silik kişilerdir.
Genelleme doğru değil belki. Bir şeyler yapmak isteyen gayretli, icracı aktif yöneticilere sözümüz yok. Kamu kuruluşlarında ekseriyetle memurlar pasif, nötr, nemelazımcı olduklarını söylemek suçsa, o suçu bilerek işliyorum. Üzerine alınanların şikayet ve itiraz hakkı var elbet. Memur emeklisi birisi olarak o hayatın içinden gelen birisi olarak sözümün arkasındayım.
Düşünmek meselesinden bahis açmıştık.
Evet düşünmenin ne demek olduğunu düşünmek lazım.
Kafa yormak lazım. Düşünmeyi dert edinmek lazım vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.