Abdulkadir Menek

Abdulkadir Menek

Kadim Bir İslam Şehri: Diyarbakır (4)

Diyarbakır’da gezilmesi ve görülmesi gereken yerlerden bir tanesi de Hz. Süleyman Camii’dir. Anadolu’da İslam’la şereflenen ilk beldelerden birisi olan Diyarbekir’de, bu büyük fethin izlerini en çok taşıyan mekân da Hz. Süleyman Camii ve 27 Şehid sahabe türbesidir. Hz. Ömer’in (ra) en büyük kumandanlarından İyaz bin Ganem ve içinde bin kadar sahabe bulunan 7-8 bin kişilik ordusu tarafından 639 tarihinde fethedilen Diyarbekir’e, İslam ordusu bu bölgeden girmişti.

Diyarbakır’ın fethine katılan çok sayıda sahabe burada şehit düşmüş ve defnedilmiştir. Fetih sırasında 27 sahabenin şehid olduğu ifade ediliyor olsa da, daha fazla sahabenin şehid edilmiş olması da kuvvetli ihtimaller arasındadır. Şüphesiz fetihten sonra Diyarbakır’a yerleşen ve burada vefat eden çok sayıda sahabe bulunmaktadır. Onun için Diyarbakır “Sahabeler Şehri” unvanını fazlasıyla hak ediyor.

Fetih sırasında şehit olanlardan biri de, bu önemli mabede ismi verilen Hz. Halid bin Velid’in oğlu olan Hz. Süleyman’dır. Bu bağlamda Hz. Süleyman Camii ve şehidliği, en fazla sahabe mezarının bulunduğu yerleşim yerlerinden birisi olarak büyük bir önem taşımaktadır.

Bu caminin mimarı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak caminin minaresinde bulunan kitabedeki bilgilere göre, bu mukaddes yapı İnanoğulları Beyliği (Nisanoğulları) vezirlerinden Kemaleddin Ebu’l Kasım Ali tarafından 1155-1160 yılları arasında yaptırılmıştır. Bu caminin yapımı ile fetih sırasında şehit olan sahabelerin defnedildikleri bölgede türbeleri yapılmış ve böylece bu anlamlı fetih ve bu fethin şehid kahramanları gelecek nesillere duaya vesile olması ve manevi bir miras olarak emanet edilmiştir. Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait önemli izler taşıyan Hz. Süleyman Camii’nin asıl ismi Kale Camii olmakla birlikte, zaman zaman Nasiriyye Camii, Meşhed Camii, Murtaza Paşa Camii ve 27 Sahabe Türbesi olmak üzere birçok farklı isimler de kullanılmıştır.

Hz. Süleyman Camii ve Türbesi Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kanuni Sultan Süleyman zamanında ilk kez genişletilmiş ve ismine vakfiye düzenlenmiştir. Eğimli arazi üzerine inşa edilen Hz. Süleyman Camii ve Türbesi tarihsel süreç içerisinde sürekli onarım görmüş ve etrafına sahabeler türbesi, namazgâh, çeşme, tuvalet gibi farklı yapılar eklenmiştir.

Yapıya genelde Osmanlılar döneminde, XIX. yüzyılın ikinci yarısında ve XX. yüzyılın ilk çeyreğinde eklemeler yapılmıştır. Bu onarımların en büyük olanı IV. Murat döneminde Diyarbakır’da valilik görevinde olan Vali Silahtar Murtaza Paşa tarafından 1631 ve 1633 yılları arasında yanındaki meşhedle (şehitlerin mezarlığı) birlikte kapsamlı bir şekilde gerçekleştirilmiştir.

İslam dininin yaşandığı toplumlarda sahabelerin kabri olarak kabul edilen tüm mekânlara saygı gösterildiği ve bu mekânlara kutsiyet atfedildiği bilinen bir gerçektir. Bu çerçevede çok fazla sayıda sahabenin mezarının bulunması nedeniyle bu yer insanlar tarafından önemli bir ziyaret yeri olarak kabul edilmekte ve dini ve geleneksel birçok uygulamaya ev sahipliği yapmaktadır. Hz. Süleyman Camii ve Türbesi’nin bilinen en önemli özelliği Hz. Ömer’in halifeliği döneminde Diyarbakır’ın fethinin bu caminin olduğu yerden başlamasıdır. Ayrıca Diyarbakır şehrinin İslam topraklarına katılması için başta Hz. Süleyman ve 27 sahabenin burada şehit olması fetih ruhunu yansıtması bakımından büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle bu camii ve çevresi, inanç turizmi açısından büyük bir öneme sahiptir.

Hz. Süleyman Camii ve sahabe mezarları, geçmişten günümüze kadar önemini korumuş olup, bugün hala Diyarbakır’ın önemli ziyaret yerlerinden bir tanesidir. Hz. Süleyman Camii ve Türbesi kalenin iç kısmında yer alan surlara ait iki burç arasında, eğimli bir arazi üzerine inşa edilmiştir. Yapılar topluluğundan oluşan caminin batı tarafında türbe, hazire ve avlu, batıda yer alan giriş kapısının sağında namazgâh bölümü, sol kısımda revaklı olarak yapılan abdest alma yeri, caminin kuzey kısmında ise ikinci türbe bölümü bulunmaktadır. Siyah kesme bazalt taştan yapılan dört köşeli Arap üslubuyla yapılan bir minareye sahip olan camiye güney ile batı kısmında yer alan iki ana kapıdan girilmektedir.

Caminin kuzey duvar kısmında 12 çeşmeli bir şadırvan bulunmaktadır. Hz. Süleyman ve Diyarbakır’ın fethi sırasında şehit olan diğer sahabelerin defnedildikleri türbe ise yapının batı duvarına bitişik olan yerde bulunmaktadır. İki adet mihrabı olan camiye ait toplam sekiz kitabe bulunmaktadır. Bunlar yapının inşası ve geçmiş dönemlerde geçirdiği tamiratlar hakkında bilgi içermektedir. Hz. Süleyman Camii ve Türbesi, Türkiye’nin önemli inanç turizmi yapılarından birisi olarak kabul edilmektedir. (Kaynak: Türkiye Turizm Ansiklopedisi)

**********

Diyarbekir’in Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra, şehirde yapılan ilk Osmanlı eseri, Fatih Paşa Camii’dir. Bu camii, Diyarbakır’ı fetheden Osmanlı ordusunun kumandanı ve Diyarbekir’in ilk Osmanlı Valisi Bıyıklı (İmrahor) Mehmed Paşa tarafından 922-927 (1516-1521) yılları arasında yaptırılmıştır. Diyarbekir’i fethetmesinden dolayı Bıyıklı Mehmet Paşa’ya Fatih Paşa denmiş ve yaptırdığı camiye de Fatih Paşa Camii ismi verilmiştir. Ancak caminin kubbeleri kurşunlarla kaplı olduğu için zamanla Kurşunlu Camii olarak yapılan adlandırma ön plana çıkmıştır. Caminin ana harimi tam bir kare şeklinde (19,5 × 19,5 m.) yapılmış olup, siyah taşlar ağırlıkta olmak üzere beyaz taşlar da kullanılmıştır.

Harimin tavanı, bir orta kubbe ve dört yarım kubbe olmak üzere inşa edilmiş ve klasik Anadolu Türk mimarisinin özelliklerini taşımaktadır. Aynı şekilde mihrap ve minber genel hatlarıyla klasik üslûbu yansıtmaktadır. Camii yapılırken, aynı zamanda çevresinde medrese, hamam ve daha birçok bina yapılmış ve burası bir külliye olarak yüzlerce yıl hizmet etmiştir. Daha sonraki yıllarda bu binalardan birçoğu bakımsızlık veya diğer bazı sebeplerden dolayı yıkılmış, kitabeli dış kapısı da ortadan kaldırılmış, cami duvarlarını belirli bir yüksekliğe kadar kaplayan çiniler de sökülmüştür. Caminin hemen yanında, Bıyıklı Mehmed Paşa Türbesi ile Özdemiroğlu Osman Paşa Türbesinde de aynı mimari üslubun izlerini görmek mümkündür.

**********

Nebi Camii, Akkoyunlular tarafından 15. Yüzyılda yapılmıştır. Diyarbakır’da ayakta kalabilen ve defalarca tamiratlardan geçen tarihi camilerden biridir. Sur ilçesinde bulunan, siyah ve beyaz taşlardan yapılan ve daha çok bölgenin mimarisini yansıtan minaresinin üzerinde bulunan çok sayıda kitabelerde Peygamber Efendimize ait ve “Kale-n Nebi” diye başlayan sözler yazıldığı için halk arasında bu camiye “Nebi Camii-Mızgefta Nebi-Cami-ün Nebi” denmiştir. Bölgenin yapısı gereği Şafiilere ve Hanefilere ayrılan ayrı ayrı bölümler ile medrese bulunmaktaydı. I. Dünya Savaşı sırasında Hanefilere ayrılan kısım, kışla olarak kullanılmış ve bu nedenle zarar görmüştür. 1927’de bu kısım tamamen çökmüş ve daha sonraki yıllarda yıkılarak, genişletilen Gazi Caddesi’ne katılmıştır.

**********

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.