Abdulkadir Menek
2025 Yılına ve Mübarek Üç Aylara Girerken
Ömür sermayesini hızla tüketiyoruz. Her yılımız ve zamanımızın çoğu büyük çalkantılarla geçmeye devam ediyor. 2024 yılını geride bırakmaya hazırlanıp, yeni umut ve beklentilerle 2025 yılına geçmeye hazırlandığımız bu saatlerde, aynı zamanda manevi ticaret mevsimi olan üç aylara da başlamış olacağız.
2024 yılını da, 2023 yılında yaşadığımız bir küçük kıyamet mesabesinde olan büyük depremin yaralarını sarmakla geçirdik. Önümüzdeki uzun yılları da, bu yaraları sarmak ve bu acıları hafifletmek için çalışmakla geçirmeğe devam edeceğiz.
Dokuz yüz kilometreyi aşkın sınırlarımız olan ve dört yüz yılı aynı yönetim altında beraberce geçirdiğimiz Suriye’deki gelişmeler, gündemimizde ilk sıralarda durmaya devam etti.
Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen, pandeminin bünyemizde ve ekonomide açtığı yaralar da bütünüyle geçmiş değil. Bir süre daha bu yaraların gizli veya açık etkilerini yaşamayı sürdüreceğiz.
Geçirdiğimiz büyük pandemi, dehşetli deprem ve komşumuz ve kardeşimiz Suriye’de yaşanan büyük felaketle yaşadığımız imtihanlardan bizler ne kadar ders çıkardık, bilemiyorum. Fakat insanlık olarak hepimizin imtihanları, dünya durdukça farklı şekil ve boyutlarda hep devam edecek.
Küresel felaketler ile birlikte, ömür sayfalarına eklenen yeni yıllar, muhasebe yapma zamanlarıdır. Mütehakkim ve mütekebbir devletler, yüzyıllardır, bütün dünyaya hâkim olma hırslarının adeta esiri oldular.
Bu hırs ve kibir ile özellikle son yüzyılda, teknolojinin getirdiği imkânlarla üretilen ve kullanılması son derece kolay hale gelen silahlar ile yüz milyonlarca insan canice ve zalimce katledildi.
Mütekebbir devletler, son birkaç yüzyılı mezalim ve katliamlar ile bütün dünyayı adeta vahşi bir arenaya çevirdiler. Gücün ve kuvvetin haklı olarak görüldüğü, zalimce kurgulanmış bir dünya düzeninde, masum ve mazlum insanların feryatları ve çığlıkları çoğu zaman bir işe yaramadı ve zulüm koridorlarında kayboldu.
Bu büyük kin ve nefret atmosferinde, en büyük zararı İslam âlemi ve Müslümanlar gördü. Teknolojik üstünlüğü ele geçiren Batılı devletler, zengin enerji kaynaklarına sahip olmak ve dini yönden de ezici bir üstünlük sağlamak amacıyla, en küçük fırsatları bile kaçırmadan ve bazen de kendileri tarafından kurgulanan kumpas ve tezgâhları bahane ederek İslam ülkelerinde işgal ve katliam hareketlerine giriştiler.
Binlerce kilometre uzaklardan gelerek, masum ve savunmasız insanların üstüne bombalar yağdırdılar. Sadece son on üç yılda Suriye’de bu vahşi saldırılar sonucu hayatını kaybeden insan sayısının bir milyon civarında olduğu tahmin ediliyor.
Bu süre zarfında 2,5 milyon insan sakat kaldı. On milyon civarında insan mülteci konumuna düştü. Evlerinden, barklarından, vatanlarından, ailelerinden kopan çok sayıda mültecilerin birçoğu, bu dramatik süreç içerisinde maalesef kimliklerini de kaybettiler.
Suriye’de zalim Eset’lerin kurduğu zulüm ve istibdat rejimine karşı, burada yaşayan kahraman insanların her şeylerini feda etme pahasına verdiği kurtuluş mücadelesi, 2024 yılının 8 Aralık günü, Şam’ın fethedilmesi ve Beşar Eset’in; ailesi, yakınları ve götürebileceği kadar dünyevi varlık ile velinimeti olan Rusya kaçması ile birlikte inşallah bir hayırlı fetih ile güzel bir noktaya taşındı.
Bundan sonra da, inşallah bir kaza veya provokasyon yaşanmadan, sürecin Suriye’de yaşayan insanların ve halkların en güzel şekilde kendilerini ifade ederek yaşayabilecekleri bir netice ile taçlanmasını temenni ediyoruz..
Bu arada Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, her türlü siyasi kaygının ötesinde kardeşlik ve komşuluk ruhu ve vicdani bir yaklaşım ile, belki siyasi olarak bazı zararları ve riskleri de göze alarak, Suriye’li mültecilere ve Suriye’deki kurtuluş hareketine verdiği destek ve yaptığı büyük yardımı da asla unutmamak ve büyük bir fedakârlık ve kadirşinaslık olarak kaydetmek gerekir.
On beş ay önce başlayan Gazze'deki soykırım, bütün acımasızlığı ile devam ediyor. Medeni ve çağdaş geçinen Batı devletleri bu dönem boyunca, bu zulmü durdurmak icin hiç bir gayret göstermediler. Ya seyirci kaldılar veya bu alçak soykırımı para ve silahlarla teşvik ettiler. Bu durum, alınlarında kara bir leke olarak kalmaya devam edecektir.
Son on yıllarda mazlum ve masum insanların payına sadece acılar ve trajediler düştü. Gazze, Lübnan, Afganistan, Irak, Yemen, Libya ve diğer Asya-Afrika ülkelerinde yaşanan dramatik olaylar ve sahneye konan dehşetli senaryolar ile on milyonlarca insan haksız bir şekilde öldürüldü, bu dünya hayatından koparıldı. Aynı güzel neticelerin bu ülkeler için de elde edilmesini gönülden niyaz ediyoruz.
Umarım, bütün insanlık ve devletler, yüzyıllar boyunca yaptıkları büyük hata ve zulümlerin ardından akıllarını başlarına getirirler. Dünyayı daha büyük felaketlere düşürmeden hatalarından ve korkunç tecavüzlerinden vaz geçerler.
Masum ve mazlum insanların, savunmasız çocukların uğradığı saldırılar artık bir daha tekrarlanmaz. Güç ve imkân sahibi devletler dünyayı bütün insanlar için daha huzurlu ve daha yaşanabilir bir mekân haline getirmek için artık samimi bir şekilde gayret göstermeye başlarlar.
Mazlum ve masum insanların korkusuzca yaşayabilecekleri bir dünya için, özellikle büyük devletlerin kollarını sıvamaları; silahlanma, şiddet ve dünyaya hâkimiyet için birbirleriyle yarışmaktan vazgeçmeleri gerekir.
Büyük devletler, yeryüzündeki bütün insanların ve canlıların huzur içinde yaşamaları için üzerlerine düşen ve kendilerinden beklenen adımları, daha fazla geciktiremezler. Son yüzyılın şahit olduğu büyük zulüm ve katliamların bir daha yaşanmaması ve herkesin kendi meşru haklarına razı olması için, temenni ederim ki 2025 yılı yepyeni bir başlangıç olsun.
Son yıllarda bütün dünyada yaşanan ve geçen yıllardan yeni yıllara devredilen bunca mezalim ve trajediden gerekli olan derslerin alınması ve herkesin huzur ve barışa katkıda bulunması, gönülden temennimizdir.
Büyük devletler başta olmak üzere diğer bütün devlet ve uluslararası kuruluşlar, daha adil bir dünya düzeni için ellerinden gelen bütün gayretleri göstermelidirler. Dünyadaki imkânların adilce ve hakperest bir şekilde paylaşıldığı yepyeni bir dünyayı hep beraber kurmak ve bunu sürdürülebilir hale getirmek için gerekli olan bütün adımları atmak için samimi bir şekilde gayret gösterirler. Güçlü ve kibirli devletleri kıskacına alan bu büyük güç zehirlenmesinin bir an önce sona ermesini temenni ediyoruz.
2024 ve daha önceki yıllarda, bizim hayatımızda iz bırakan ve hafızalarımızda önemli yer tutan birçok olayı yaşadık. 2024 yılında da, ülkemizde bu küresel ekonomik krizin çok önemli etkilerini, enflasyonun şiddetinin azalmasıyla birlikte yaşamaya devam ediyoruz. Temenni ediyoruz ki, yaşamaya başlayacağımız bu yeni yıl ile birlikte bu sıkıntıların da şiddeti hafifler ve etkisini giderek kaybeder.
Büyük devletler ile güç ve iktidar sahipleri, dünyada yaşanan büyük musibetlerden gerekli olan dersi çıkarmalı ve ikazlara kulak vermelidirler. Belki de önümüzdeki yıllarda huzur, sağlık ve sükûnet içinde yaşanacak bir dünyanın formülü ve sırrı, bu musibetlerden gerekli olan dersleri çıkarmaya bağlıdır. Yoksa insanlık, çok daha büyük musibet ve felaketlerle karşı karşıya gelebilir.
İnsanların geçmişten dersler alarak, yeni ve fıtrata uygun müstakim bir hayat yaşamaya başlamaları, fıtratın ve yaradılışın sesine kulak vermeleri, en büyük temennim ve duamdır. Umumi huzur ve selamet için, zaten başka da yol yoktur.
Her birimiz şahsi olarak da, yaşadığımız olay ve tecrübelerin bize verdiği mesajı çok iyi anlamalı ve hayatımızı bu inanç ve niyetlerle yeniden düzenleyerek adımlarımızı atmalıyız. Bizler şahıs olarak vazifemizi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıp, İlahi ikazın ruh ve kalplerimize fısıldadığı mesajları anlayıp gereğini yerine getirirsek, İlahi rıza ile birlikte dünya ve ahiret saadetini elde etmenin mazhariyetine ulaşabiliriz.
Bu duygu ve düşüncelerle adım atmaya hazırlandığımız 2025 yılının ve mübarek üç ayların; şahıs olarak her birimiz ile birlikte, ülkemiz, milletimiz, İslam âlemi ve bütün insanlık için hayırlara ve güzelliklere vesile olmasını, Mutlak Kudret ve Azamet Sahibi olan Rabbimizden temenni ve niyaz ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.