Dünyaya Geldiğine Pişman Olanlar - 3

Şayet insan sayısız tahribatı ve sayısız yaraları değerlendirmez ve bunları ahirete iman ve ahirete hazırlanmak ile tedavi etmez ve manevi yaralarına merhem sürmezse, zamanla dünyaya geldiğine yavaş yavaş pişman olmaya başlar.

Peki, neden bir saniyelik ayrılıkla ilgili insanın hatırına gelen şey ruhunda ve kalbinde tahribat yapar?

Cevap: Çünkü bir ayrılık, sonsuz ayrılıkları hatırlatır. Sadece orada kalmaz. Eğer bir insan sadece küçükken ahiretin varlığını öğrenir, ancak akil baliğ olduktan sonra öğrenmeye devam etmezse, yaşadığı ayrılıkların ruhunda ve kalbinde hadsiz tahribat yapması engellenemez.

O halde ahireti Kur’an’ı Kerim’de haber verdiği gibi öğrenmeye çalışmak gerekir. Özellikle ahiretin bu dünyadan daha güzel olduğunu öğrenmek gerekir. Ahiretin bu dünyadan daha güzel olduğunu öğrenen, ayrılığın ruhunda ve kalbinde sonsuz ayrılıkları hatırlatmaması ve sonsuz tahribat yapmaması gerekir.

Bir ayrılığın insan ruhunda sonsuz tahribat yaparak, bu dünyaya gelmesine pişman olmasına sebep olmaması için, Kur’an’ı Kerim’de ahiretle ilgili binlerce ayetten faydalanmak mümkün… Demek ki insan ancak ahiretin ebedi olduğunu ve ahiretteki saadetin bu dünyadaki hazırlanma ile mümkün olduğunu öğrenerek, bu dünyaya geldiğine sevinir ve her şeyi sevmeye başlar. Elbette hayatı bu şekilde güzel okuyan, aynı şekilde hayatın sevimli yüzünü de görecektir.

Eğer insan Allah’ın kendisine ihsan ettiği enerjiyi, kabiliyeti, merakı, heyecanı, aklı, hayali ve diğer imkânları sırf dünya için kullanırsa, dünyaya geldiğine sevinemez. Böylece kabiliyetlerini yanlış kullandığı için yaşadığı olayları da güzel okuyamaz. Onun olaylara verdiği yanlış anlamlar, kendisini manen boğar ve kalbini harap eder.

Demek ki insanın dünyaya gönderilmesine sevinmesi ve kendisini dünyaya gönderen Allah’ı sevmesi, ahireti bilmeye ve ahireti dikkate alarak yaşamaya çalışmasına bağlıdır. Aksi halde bunun başka yolu yoktur. Başka yol arayan sadece kafasını duvara vurur; duvara vurdukça da dünyaya geldiğine pişman olur.

Hâlbuki ebedi cennete hazırlanarak ölümün yok olmak ve dipsiz bir kuyuya düşmek değil; yeni ve bu dünyadan daha güzel bir âleme kavuşmak olduğunu öğrenerek, bu dünyayı ve dünyadaki her şeyi sevmek ve her şeyin güzel manalarını keşfetmek mümkünken, dünyayı Yaratan’ı sevmek önümüzdeyken, insanın dünyaya gelmesine pişman olması kendi hatasıdır. Aslında dünyaya geldiğine pişman olan insan da bir zamanlar bu dünyayı seviyordu. Ancak daha sonra yanlış tercihler yaparak, dünyada olayların anlamlarını merak etmeyerek ve yüzünü sadece dünyaya çevirerek, dünyaya geldiğine pişman olmuştur.

Nitekim dünyada insanı korkutan, sevindiren ve hüzünlendiren her şey lisanı hal ile; “Ey insan, sırf bu dünya için yaratılmadın! Dünyada ahiret hesabına bulunuyorsun. Anne karnındaki çocuk, sırf annesinin karnı için yaratılmayıp, karanlık içinde anne karnında dünyaya hazırlandığı gibidir.” Yine devamında; “ Ey insan, dünyada yaşadığın korkular, hüzünler ve acılar seni ahirete hazırlamaya teşvik ediyor!” dediği halde, insan olayların bu manevi konuşmalarını duymamayı tercih eder ve “Hayır, ben dünyayı istiyorum, sırf dünya için yaratıldım” derse; ona denir ki, “Sırf dünya için yaşamayı tercih edersen en sonunda dünyaya geldiğine pişman olursun, sana yazık olur. Hâlbuki dünyayı ahiret namına, Allah’ın rızasını umarak değerlendirirsen, o zaman dünyaya geldiğine sevinir ve dünyada yaşadığın, gördüğün her şeyi sevmeye başlarsın.”

Demek ki mutluluğun ahirette devam edeceğini bilmekle mutluluk, insanı mutlu eder. Aksi halde sona ereceği hayalleri kurulan mutluluklar, görünürde insanın yüzünü güldürürken, derinlerde insanın ruhunu yakar. Elbette ahirete inanmadan yaşanan mutluluklar kalbi yakar.

Bu nedenle mutluluk devam ettiğinde güzel olduğu gibi; hastalık, sıkıntı ve meşakkatler ahiret hesabına değerlendirildiğinde yavaş yavaş insana sevimli yüzünü gösterir. Böylece insan sıkıntı ve meşakkatlerle barış içinde yaşamayı öğrenip, dünyaya geldiğine sevinir. Aksi halde sevinemez.

Allah; dünyanın gündüzüyle, gecesiyle, baharıyla, yazıyla, kışıyla, güzüyle ve Allah'ın, insanın yaşadığı her hali çok güzel yarattığını, çok güzel mana ve meyveleri içinde saklandığını öğrenebilmeyi ve imani bakış açısıyla hayatı okumaya, anlamaya ve değerlendirmeye çalışmayı hepimize nasip etsin, âmin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.