Neyi Arar İnsan?

Nedir aradığın? Sahip olabilmek için peşinden koştuğun? Uğruna didinip mücadeleler verdiğin? Nedir hayattaki amacın, seni içten içe arayışlara iten, oldurduğunda hayatının anlamını bulacağın şey? Neye sahip olursan ruhun huzura erecek? Hayalini kurduğun o eve, arabaya, güzel bir eşe ve mutlu bir yuvaya mı? Ya da bunların yanında dilediğin statüye ulaşıp kendini ailene, dünyaya kanıtladığın zaman mı? Farz edelim ki bütün bunlara sahip olmayı bir şekilde başardın. Günün sonunda arayışın son bulup ruhun huzura erebilecek mi? Ruhunun ihtiyacı olan şeyler gerçekten bunlar mı?

Bizler dünyaya gözlerimizi açtığımız ilk andan itibaren başlar istek ve arayışlarımız. Önce temel ihtiyaçlar ile başlarız. Sonrasında ise emekleme, yürüme, koşma derken okul çağına geliriz. Eğitim hayatına başladıktan sonra en büyük amacımız sınavlardan yüksek notlar alıp, iyi bir üniversitede güzel bir eğitim alıp, meslek ve kariyer sahibi olmak olur. Bunu bir şekilde başardığımızda bir süre mutluluğunu yaşarız fakat bu çok kısa süreli bir mutluluk olur. Çünkü bu sefer de duygusal yoksunluk çekmeye başlarız. Güzel bir eşe, mutlu bir yuvaya sahip olmanın peşine düşer, evlenip eşimizle kendi evimizi ailemizi kurarız. Bunun devamında anne-baba olup evlat sevgisini tadarız. Tam bizim için artık her şey yoluna girdi diye düşünürken maalesef burada da kalıcı bir tatmin yaşayamayız ve yine bir boşlukta buluruz kendimizi. Kimimiz farklı arayışların peşine düşer, kimimiz içinse döngü en başa döner ve kendi hayatımızda yaşadığımız veya yaşamadığımız ne varsa çocuklarımız üzerinden yaşamaya çalışırız. Bu kez de bunu amaç ediniriz kendimize. Ancak yine de bir türlü tam olamayız ve ruhumuzu doyuma ulaştırmayı başaramayız. Derinlerde bir yerlerde hep bir şeyler eksik kalır. Peki bu neden böyledir? Neden hep bir eksik hissederiz? Neden ne yaparsak yapalım ruhumuz huzura ermez, istek ve arayışları her daim sürer? Neden hep daha fazlasını isteriz? O içimizdeki boşluk neden bir türlü kapanmaz? Acaba ruhumuzun ihtiyacını yanlış yerlerde, yanlış şeylerde arıyor olabilir miyiz?

Maalesef yukarıda saydığımız ve sahip olmaya çalıştığımız bütün şeyler kalıcı olmayan, gelip geçici , eşyadan, maddeden, dünyevi şeylerden ibaret. Bu nedenledir ki kalbi huzura erdirmek için verdiğimiz çabalar boşa kürek çekmekten ve yönünü şaşırmış bir pusula misali boşa dönmekten öteye gitmez. Çünkü ruhu gelip geçici şeyler ile tatmin etmek mümkün değildir. Onun aradığı çok daha kutsal çok daha değerli bir şeydir. O hep sonsuzluğu arzular. Daima parçası olduğu bütünlüğü, özünü, sahibini arar. Bütün isteği, amacı özüne, Rabbine ulaşmaktır. Ancak Rabbine ulaşırsa huzura erer. Onun dışında peşinden koşulan her şey, verilen her emek beyhudedir. Bunun anlamı kişinin dünyasından tamamen vazgeçmesi ve yalnızca ahireti için yaşaması demek değildir. Tam tersine ruh özüne varıp huzura erdiği, yaşamının anlamını bulduğu vakit hayat yolculuğu da kolaylaşır. Çünkü o zaman Rabbinden gelen her türlü ikram da imtihan da hoş gelir gönlüne ve bu şekilde iki dünyası da çiçek açar insanın...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.