İmansız ölen cennete girer mi? Kafir olarak ölenleri fidye neden kurtaramaz?
Allah'a inanmayan dolayısıyla imanın şartlarını kabul etmeyen biri imansız olarak yani kafir olarak ölürse cennete girebilir mi? Bu gibi kişiler için Kur'an-ı Kerim'de Ali İmran suresi 91. ayetinde kesin bir dil kullanılıyor.
Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
“Gerçekten inkar edip kafir ölenler var ya onların hiçbirinden, dünya dolusu altını fidye olarak verecek olsa dahi, kabul edilmeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır; hiç yardımcıları da yoktur.”
(Ali İmran, 3/91)
Dünya hayatında insanın başına gelecek en büyük felaket küfür üzere, kafir olarak, inkar ederek, inançsız olarak ölmektir. Çünkü ebedî mutluluk diyarına gitmenin birinci şartı imandır. Allah’a, meleklerine, kitaplarına, resullerine, ahiret gününe, kadere inanmaktır. Bu iman olmadan ölen bir insan, ebedî bir azab içinde kalacaktır. Kur’an’daki ifadeler bize bunu gösteriyor.
İmansız bir hayat geçen, inkar içinde bir hayat süren bir kimsenin ölüm anındaki tövbesi, ben “iman ettim” demesi ne kadar geçerlidir? Hiç geçerli değildir. Hangi kötülüğü yaparsa yapsın, ki küfür en büyük kötülüktür, bundan tam ölüm anında tövbe etmek bir çıkar yol değildir ve Kur’an’ın ifadesine göre asla Allah tarafından kabul edilmeyecektir. Çünkü ölecek adam gideceği yerin ne dehşetli bir yer olduğunu görmüştür, ona gösterilmiştir. Oraya girmemek için son anda tıpkı denizde boğulan firavun gibi “Tövbe ettim. Ben de inandım” demesi bir anlam ifade etmiyor.
Çünkü tövbe dönüş demektir. Ölüm anında tövbe eden bir insan, iman ve iyiliğe nasıl dönecektir? Ölümden sonra dönüş yoktur. Gidiş Allah’adır. Aklı başında olan insan, daha Azrail gelmeden, sekerat vaktine gelmeden tövbe eden, imana, Allah’a, ibadete, ahlaka yönelen insandır.
Yaşarken tevbe etmeden; küfür üzere, inkar üzere ölen bir insan, dünyada kadar altına sahip olsa ve bunu dünyada iken inançsız olduğu halde “hayır” niyetiyle verse, inanmadığı için bunun hiçbir kıymet ve değeri yoktur. Ya da geride bıraktığı dünya dolusu altın, akrabalarının mirasına konarak sorumsuzca harcamaya başladığı bu kadar para, mal, mülk, o insanın inançsız olmasından dolayı gireceği ebedi cehennem azabından onun kurtulmasına sebep olmayacaktır. Allah onu kabul etmeyecektir. Çünkü inançsızlık bir zulümdür. Allah’ın varlığına, birliğine, güzel isimlerine şahitlik eden zerrelerden şemslere kadar sayısız varlıkların bu şahitliklerini örttüğü, yok saydığı, inkar ettiği için onların hakkına sonsuz bir tecavüzde bulunmuştur. Bu zulmü parayla, malla ortadan kaldırmak mümkün değildir. Bu zulmün cehennemde cezasını bulması gerekiyor. Bu yüzden kafir olarak ölen bir insan, şeksiz şüphesiz Allah’ın azabını ebedî olarak tadacaktır.
Ayetin ifadesine göre orada hiçbir yardımcı da olmayacaktır. Bu konuda şöyle bir hadis rivayet edilmektedir. Kıyamet gününde cehenneme girecek kişiye sorulur: Dünyada bir şeylerin var olsaydı bunları azaptan kurtulmak için fidye olarak verirmiydin?” o da “Evet” diye cevap verir. Bunun üzerine “Halbuki dünyada iken sizden bundan daha hafifi istenmiştir. Allah’a hiçbir şeyi şirk koşmamanız istenmiştir. Senden bu konuda ahid de alınmıştır. Ama sen bu ahidi bozdun ve şirk koştun” denilecek.
Bu ayet ve hadisler dinleyeni, öğreneni ikaz ediyor. Kimse hadislerin ifadesiyle “şerrü menzil” olan, menzillerin en şerlisi olan cehenneme gitmeyi istemez. O halde ölmeden önce, iman edelim. İmanımızı kuvvetlendirelim ve onu ölene kadar korumak için büyük bir çaba harcayalım. Bu çabamız en lüzumlu çabadır. Ebedî hayatımızı kurtarmak için göstereceğimiz çabadır. Şunu bilelim ki imansız öldüğümüz zaman Allah’ın lütfu ile cennete girmek, Allah’ı görmeye mazhar olmak mümkün değildir. Allah bize iman üzere olmayı, imanımızı son nefese kadar korumayı ve çenemizi şehadetle kapamamızı nasip etsin. İnsanın en büyük mutluluğu imanla kabre girmektir. Bu yüzden insan bütün her şeyini bunun için sarf etse yine azdır.
www.muhabbetmedya.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.