Haksızlık karşısında ne yapmak lazım? Haksızlığa uğrayan kişi hangi duayı okumalı?

Haksızlık karşısında ne yapmak lazım? Haksızlığa uğrayan kişi hangi duayı okumalı?

Her birimiz hayatımız boyunca bazen sözlü bir hakaret bazen de fiziki bir saldırı şeklinde haksızlığa, yada başka yolla zulme uğrarız. Peki, şahsımıza yapılan haksızlıklara nasıl karşılık vermeliyiz? Mazlum bir müslüman bu durumda nasıl davranmalı?

Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya

Allah zulme uğrayanların dışında, çirkin sözün açıkça söylenmesinden hoşlanmaz. Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir.

Nisa, 4/ 148

Önce bu ayetin iniş sebebi olarak rivayet edilen iki olayı sizlerle paylaşalım.

Bir gün Hz. Peygamberin (s.a.v) huzurunda bir adam Hz. Ebu Bekir’in yüzünü karşı kötü söz söylemiş, küfretmiş, o da birkaç kere sustuktan sonra sonunda karşılık vermişti. Karşılık verince Peygamberimiz (s.a.v) meclisten kalkıverdi. Hz. Ebu Bekir, “O bana söverken oturuyordunuz, ben karşılık verince kalktınız” dedi. Resulullah da, “Bir melek senin tarafından ona cevap veriyordu. Sen karşılık verince o melek gitti şeytan geldi, şeytan gelince ben de oturmadım” buyurdu ve bunun üzerine ayet nazil oldu.

Bir rivayete göre de, bir topluluğa misafir gelmiş, onlar da bu misafire yemek vermemişler, o da şikayet etmiş, şikayetinden dolayı da azarlanmış, bunun üzerine bu ayet inmiştir. Burada hakkına riayet edilmeyen bir misafirin mazlumlar arasında bulunduğu ve şikayete hakkı olduğu açıklanmıştır.

Bir insan kendisine zulmedildiğinde bu zulmü ilan edebilir. Hatta rivayetlere göre beddua da edebilir. Fakat zulme zulümle, tecavüzle karşılık verilmez. Bireysel olarak uğradığımız zulme zulümle karşılık vermek, ya da bir kimse kötülük bile yapmadan ona haksızlık ve zulmetmek cahiliye insanlarının adetlerindendi. Ama İslam’a ve Müslüman topluma yapılacak haksızlıklara karşılık verme, onlarla mücadele etme, savaş yapma hakkı vardır ama bu ayet ondan bahsetmemektedir. Bu ayet şahsımıza yapılan haksızlıklarla ilgilidir.

Cahiliye şiirlerinde “Zulme uğradığında sen de onlara zulmet.” Ya da, “İnsanlara zulmetmezsen onlar sana zulmeder” anlamlarına gelen mısralar o günün insanın ne kadar zalim olduğunu gösteriyor. İslam ise bu anlayışı ortadan kaldırmıştır.

İslam kötülük ve zulüm yapan insanın zulmettiğini söylemenin mazlumun hakkı olduğunu kabul ediyor. Ancak kötülüğü kötülükle değil, iyilikle mukabele prensibini getiriyor. Malınızı birisi çalmışsa, siz de gidip onun malını çalamazsınız. Çünkü hırsızlık İslam’da haramdır. O sizin ailenizden birisini öldürdü ise, sizden o aileden birisini öldüremezsiniz. Çünkü bu da bir zulümdür. Bu durumda insan zalime beddua edebilir. Ama bu vacip değil, caizdir.

Haksızlığa uğrayan kişi hangi duayı okumalı?

En güzeli, Hz. Peygamberin (s.a.v) tavsiye ettiği gibi, bir kimse bizim hakkımızı almışsa, ondan hakkımızı almak için hukuki yollara müracaat etmekle birlikte, Allah’a da, “Ya Rabbi bana o kişiye karşı yardım et. Benim Hakkımı ondan Al” diye yalvarmaktır.

Eğer hukuki yollar tıkanmışsa, asla zora başvurmamak gerekir. İşi Allah’a havale etmek en güzelidir. Allah herkesin ne yaptığını biliyor. Zalimlerin cezasını her zaman vermiştir ve verir.

Mazlum olmanın dışında herhangi bir insan hakkı beddua gibi çirkin söz söylemek, onun aleyhinde bulunmak Allah’ın sevmediği bir davranıştır. Zalimin zulmü devam etmez. Hangi zalim vardır ki, her zaman insanlara zulmetmeye devam etmiş olsun. Zalimler bu dünyada da ahirette de cezalarını çekerler. Hepimiz hayatta şahidiz: Bir kimsenin hakkı yendiği, ona zulmedildiği zaman bir gün gelir onun acısı çıkar. Zulmü yapan zulmü uğrar, başına bir felaket gelir. Zulmünün bir kısım cezasını bu dünyada çeker.

Allah zalimin zulmettiğini biliyor. Mazlumun da ne halde olduğunu ve kendisine nasıl yalvardığını biliyor ve duyuyor. Buna inanmak bile insanı sıkıntıdan kurtarır. Bütün bunlar, insan zulme uğradığında kendisine haksızlık yapılmasını engellemek için gayret sarf etmesini engellemez. Fakat engelleyemediği, elinden bir şey gelmediği durumlarda zalimin zulmünü başkalarına anlatmasında, onun kötü sözlerine aynen karşılıkta bulunmasında bir sakınca yoktur. Hz. Ebu Bekir bunu yapmıştır ve Allah da onun yaptığını onaylamıştır.

Bunun için fasık, facir olan, aleni günah işleyen, zulmeden insanları deşifre etmek caizdir. Çünkü insanlar kötü kişileri, zalimleri bilirlerse ona göre tedbir alırlar.

www.muhabbetmedya.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.