Risale Terapi'de bireysel ve toplumsal sorunlarımıza, Risale-i Nur Penceresinden çözüm aradım
Muhabbet Medya yazarı Raşit Duran’ın “Risale Terapi” isimli kitabı Hiçbişey Yayınları’nda yayımlandı. Muhabbet Medya yazarı Mustafa Oral, yazarımızla son kitabı ve yazarlığı üzerine konuştu.
Röportaj: Mustafa Oral
Muhabbet Medya yazarı Raşit Duran’ın “Risale Terapi” isimli kitabı Hiçbişey Yayınlarınca yayımlandı. Muhabbet Medya yazarı Mustafa Oral, yazarımızla son kitabı ve yazarlığı üzerine konuştu.
|
|
S. Bize biraz kendinizi tanıtır mısınız?
Öncelikle bana zaman ve sayfa ayırdığınız için teşekkür ederim. Denizli’nin Alikurt isimli küçük bir köyünde 1959 yılında, altı kardeşin üçüncüsü olarak dünyaya geldim. İlkokulu köyümde, ortaokulu şimdi ilçe olan Bozkurt’ta, lise tahsilimi Denizli Ticaret Lisesi’nde tamamladım. 1978 yılında katıldığım üniversite sınavında Ege Üniversitesi, İşletme Fakültesi Turizm İşletmeciliği Yüksek Okulunu (4 yıllık) kazandım. 1982 yılında mezun oldum. Personel Asteğmen rütbesiyle Gaziantep ili Araban ilçesinde Askerlik Şubesi’nde şube başkan vekili olarak (1 sene) vazife yaptım. Terhisi müteakip Finans/Banka sektöründe göreve başladığım 1989 yılına kadar değişik yerlerde çalıştım. Enerji, İnşaat, Catering ve Telekomünikasyon sektörlerinde çalıştıktan sonra 2008 yılında emekli oldum. Daha sonra okuma ve yazma merakımı bilen çocuklarımın teşvik ve tavsiyesi ile kaydolduğum Anadolu Üniversitesi, Açık Öğretim Fakültesi, Sosyoloji Bölümünden 2022 yılında mezun oldum. Halen Denizli’de yaşıyorum. Evliyim ve üç çocuk sahibiyim.
S. “Risale Terapi” 6. kitabınız. İlk 5 kitapta neler anlattınız?
• İlk kitabım, Bir Şehrin Semâsı, Kdy Yayınları, (2020) tarafından yayımlandı. Bu kitapta, inancından ve bugün bize çok garip ve absürt gelen sebeplerden; okudukları kitaplardan (Risale-i Nur) dolayı hapse mahkûm edilmiş insanların hapis hayatlarından kesitler sunulmuştur.
• İkincisi, İnsanlardan Bir İnsan, Kdy Yayınları, (2020) tarafından yayımlandı. Doğup büyüdüğüm köyüme vefa borcumu ödemek amacıyla köyümü, köy hayatını, köyün renkli şahıs ve şahsiyetlerini anlattığım kitaptır.
• Üçüncüsü, Kendime Derslerim Kdy Yayınları, (2021) tarafından yayımlandı. Aslında, adı üstünde, kendim için yazdığım bir kitaptır. Tarihi olaylardan ve tarihi şahsiyetlerden günümüze yansıyan mesajları ders ve ibret almak için kaleme almıştım. Sonra kitapçık haline getirip meraklılarına sunmayı amaçladım.
• Dördüncüsü, Özgürlük Üçgeni, Hicbişey Yayınları, (2022) tarafından yayımlandı. Hindistan’ı Britanya İmparatorluğunun esaretinden silahsız bir mücadele ile kurtarıp hürriyet ve istiklaline kavuşturan Gandi ile Güney Afrika’yı aynı metotla Apartheid köleliğinden kurtaran Mandela’nın Bediüzzaman Hazretleri ile fikir ve aksiyon planında benzer yönlerini görünce Özgürlük Üçgeni ismiyle kitabı yazmaya karar verdim.
• Beşincisi, Çağrışımlar, Hicbişey Yayınları, (2024) tarafından yayımlandı. Muhabbet Medya’da 2023 yılında yazmaya başladığım iktisadi ve içtimai meselelere dair ve Risale-i Nur mizanlarıyla değerlendirdiğim, okuyucuya faydalı olacağını düşündüğüm makalelerin ve okuduğum kitap ve yazıların zihnimde yaptığı çağrışımların bir araya getirildiği bir kitaptır.
• Altıncısı, Risale Terapi, Hicbişey Yayınları, (2025) tarafından yayımlandı. Son kitabım Risale Terapi’yi yıllar önce okuduğum, Nevzat Tarhan’ın Mesnevi Terapi ve Yunus Terapi kitaplarına, “Risale-i Nurlarla beraber okunmalı.” diye not düşmüştüm. Çünkü asrımızın Mesnevisi Risale-i Nurlardı. “O zamanın hizmeti Mesnevi tarzındaydı. Şimdi Risale-i Nur tarzındadır.” (Bediüzzaman) sözü böyle bir kitabın yazmamın teşvik edici sebebidir. Bireyleri ve toplumu ilgilendiren meseleleri Risale-i Nur kriter ve mizanlarıyla tahlil niyetiyle bu kitabı kaleme aldım.

S. Nevzat Tarhan, “Mesnevi Terapi” ve “Yunus Terapi” ismini verdiği iki kitap yazmıştı. Siz ise “Risale Terapi” isminde bir kitapla okurunuzun karşısına çıktınız. Kitaba “Risale Terapi” ismini vermenizin özel bir sebebi var mı?
Evet, hem özel hem haklı bir sebebi vardır. Zira zamanımız ne Mevlâna ne de Yunus’un zamanıdır. Gerçi bu iki zatın söylediği hakikatlerin etkisi, bireyler ve toplumlar üzerinde asırlardır geçmemiş, aksine artmıştır. O asırlarda insanlar, ilim ve fazilet sahibi zatların ağzından çıkanı delilsiz kabulle itaat ederlerdi. Risale-i Nurların hitap ettiği insanların asrı ise ilim ve fen yüzyılıdır. Delilsiz iddialar kabule şayan değildir. İşte Risale-i Nurlar, maddi ve mânevi yapısıyla insan gerçeğini nazara alarak okuyucunun akıl, kalp, ruh, vicdan ve sair letaifine hitap ederek muhtaç olduğu hakikatleri ilim ve fen delilleriyle izah etmiş, kalp hastalığı dediği zaaf-ı diyaneti nur terapileriyle tedavi etmiştir. “Bu asrın Mesnevisi Risale-i Nurlardır ve terapi olacaksa onunla olmalıdır.” diye düşündüm ve naçizane bu kitabı kaleme aldım. İnşallah istifadeye vesile olur diye düşünüyorum.
S. Bu kitapta (Risale Terapi’de) neler anlatıyorsunuz. Kısaca özetler misiniz?
Risale Terapi’de, yaşamakta olduğumuz bireysel ve toplumsal sorunlara, Risale-i Nur penceresinden bakarak tahlil etmeye ve çözüm bulmaya çalıştım. Çünkü yaşadığımız zaman dilimi bir yandan enaniyet çağı, diğer yandan hürriyet ve ittifaklar yüzyılıdır. Öte yandan insanlar, “kalabalıklar içinde yalnız” bir hayat yaşamaktadır. Madde ve menfaatin ön plana çıktığı günümüzde, pek çok insanî ve ahlakî değer hayli erozyona uğramıştır. Duygu ve düşünce, söylem ve eylem planında insanlar tenakuz hali yaşamaktadır. Vicdanı hareket geçiren kutsiyet ve kuvve-i maneviye eski gücünü ve etkisini kaybetmiştir. Bunları yeniden hatırlamak adına böyle bir kitabı yazmak istedim.
S. Günümüz hastalıklarından biri de adaletsizliğe uğramış insanların çaresizliği. Gerek uluslararası bilimsel çalışmalar gerekse İslam âleminin hali hazır durumu gösteriyor ki İslam âlemi adalet sınavında sınıfta kalıyor. Müslüman ülkelerin idarecilerinin adaletsiz uygulamaları kendisi gibi düşünmeyen insanların ruhlarını sıkıyor, nefes almak için gayrimüslim ülkelere göçe zorluyor. Adavetin olduğu yerde adalet ve muhabbet olmuyor. Manzaraya Risale-i Nur penceresinden bakıldığında neler söylenebilir?
Adalet; “mülk” ismini verdiğimiz (aileden devlete) her şeyin temelidir. “Saadet-i beşeriye dünyada adaletle olabilir. Adalet ise, doğrudan doğruya Kur'ân'ın gösterdiği yol ile olabilir.” (H. Şamiye) diyen Bediüzzaman, Risale-i Nurlar ile adaletsizin fenalığını göstermiş, adavete davetiye çıkaran adaletsizliğin insanlığın kargaşa, kriz ve kaosuna sebep olduğunu; beşerin mutluluğunun adalet, uhuvvet ve muhabbetle olabileceğini izah etmiştir. Uluslararası bilimsel çalışmalar -maalesef-, Müslüman ülkelerin sadece adalet konusunda değil, içtimai ve iktisadi pek çok konuda son sıralarda yer alması “sınıfta kaldığımızı” söylüyor. Bunun sorumluları öncelikle ümerada yani yöneticilerdir. İkinci sırada ulema yani ilim sahipleri, üçüncü sırada avam/halk, yani bizleriz. Zira, kahir ekseriyeti ehl-i ilim ve tahkik olmayan halk, taklit ve itaatte ulema ile ümerayı takip eder. Bu nokta Risale-i Nurlar, kendini ciddiyetle ve samimiyetle okuyan avam halka “Körü körüne itaat etmeyin!”, ulemaya “Hakkın hatırını âli tutun ve hak-hakikati beyan edin!” ve ümeraya da “Adil ve şefkatli olun, liyakatli kimselere görev verin!” gibi daha pek çok dersler verir, ikazda bulunur.
S. Ali İzzet Begoviç’in “İyi insan olmadan iyi Müslüman olamayız.” ve Bediüzzaman’ın “İslâmiyet insaniyet-i kübradır.” sözlerine atıfta bulunarak ince insanlık olan İslamiyet’i ve ince İslamiyet olan tasavvufu incittiğimizi söylüyorsunuz. Gerçekten de günümüz Müslümanları olarak bizler insanlığı ve İslamiyet’i incittik mi?
Balkanların Bilgesi merhum Ali İzzet Begoviç’in Doğu Batı Arasında İslâm (Ketebe Yay.) kitabını okuyunca, merhumun ilim ve irfan, fikir ve aksiyon sahibi hakiki bir devlet adamı vasfı taşıdığını anladım; “Keşke İslâm dünyasında da bu kalitede yöneticiler bulunsaydı.” diye hayıflandım. Esefle/üzülerek ifade edeyim ki, günümüz Müslüman’ı tam bir oksimoron ve çelişki hali yaşamaktadır. Yani inancı ile eylemi örtüşmemekte; bu haliyle, sair milletlere “menfi/olumsuz örnek” olmaktadır. Bu vaziyetimizle “İslâmiyet en büyük insanlıktır.” hakikatine perde olmakta, onu incitmekteyiz. Sulh-u umumiyi/dünya barışını tesis edecek Müslümanlar evvela kendi arasında uhuvvet ve muhabbeti tesis etmelidir ki, gayrıya model olabilsin. Risale-i Nurlar, dâhili ve harici barışın, ittifak ve ittihadın düsturlarını vermektedir.
S. “Karanlık Dörtlü” ve “Aydınlık Dörtlü” şeklinde kavramlardan bahsediyorsunuz. Bunları biraz açar mısınız?
Karanlık Dörtlü; “karanlık” kelimesiyle tavsif edilen, sosyoloji ve psikolojide kötü kişilik özellikleridir ki; narsisizm, Makyavelizm, psikopati, sadizmdir. Şu kötü özelliklerin her biri hem sahibini hem bu özelliklerin hüküm ferma olduğu toplumsal hayat ortamını karanlığa hapseden şeylerdir. Karanlıkta kalan insan ne yapacağını ne yöne gideceğini bilemez. İşte, Psikolojinin Karanlık Dörtlüsünden mülhem ben de Risale-i Nurlarda beyan edilen uhuvvet / kardeşlik, muhabbet / sevgi, ittihat / birlik ve tesanüt / dayanışmaya Aydınlık Dörtlü dedim. Bu kavramların her biri insanî, vicdanî, aklî, mantıkî, İslâmî… olmakla aydınlık, güzel, yararlı kişilik özellikleridir. Zararı yok, faydası ise çoktur. Bir şeyin faydası zararına galip ise o şey, tercihe şayandır. Aydınlık Dörtlü hem gayet yararlı hem Karanlık Dörtlünün ilacı ve panzehridir. Hiçbir insan bilerek ve isteyerek zarara girmek, zarara razı olmak istemez. Fakat bu, yararlı ve zararlı şeyleri bilmeye vabestedir.
S. Kitabınızda Philip Zimbardo’nun “Şeytan Etkisi/Kötülüğün Psikolojisi” isimli kitabı ile Bediüzzaman’ın Risale-i Nur isimli kitabını karşılaştırırken “Nur Etkisi” kavramına değiniyorsunuz. Nedir “Nur Etkisi”? Çağımıza gerçekten etki edebilir mi?
Nur Etkisi, Risale-i Nurları okuyan insanlardaki hem eylem hem söylem olarak müspet/olumlu yöndeki değişim ve dönüşümleri ifade eden kavramdır. Müspet Hareket ve Kavli Leyyin (vicdana dokunan tatlı, güzel ve tesirli söz) tabiri, belki Nur Etkisini izah eden kavram olabilir. Nur Etkisi, madde ve menfaatin kıskacındaki günümüz insanına da pekâlâ etki edebilir. Zira insan, sadece mide ve bedenden ibaret değil; manevi yönü de olan bir varlıktır. Hem dünyanın her yerinde “insan” ve “vicdan” gerçeği aynıdır. Yeter ki aklına, kalbine, vicdanına, letâifine… tesir edecek şeyler söylensin. Risale-i Nurlar, Nur Etkisi’nin temel referans kitaplarıdır.
S. Kitabınızda Bediüzzaman’ın, “Muharrik-i vicdan olan kutsiyet...” kavramı üzerinden günümüzdeki kutsiyet kaybına ve manevi kirlenmeye gönderme yapıyorsunuz. Bugün nasıl ve hangi boyutlarda kutsiyet kaybı yaşıyoruz?
Kutsiyete inanma; insan doğasına kodlanmış, vicdan mekanizmasını hareket geçiren hakikattir. Risale-i Nurlar, İlahî kaynaktan gelen bu “kutsiyet” hakikatinin anlaşılmasını ve farkına varılmasını temin ediyor. Batıl davalar, fikirler ve sistemler de bile vicdan mekanizmasından yararlanan yöneticiler olmuştur. Oysa vicdan, doğası gereği batıldan değil; hak ve hakikatten yanadır.
İnsan doğasına/fıtratına kodlanmış kutsiyetin hakiki manasıyla kaybı mümkün olmasa gerektir. Bu kayıptan kastımız, insan üzerinde etkisinin azalması ve kuvve-i maneviye zafiyeti manasındadır. Her zamanın bir hükmü ve hâkimi olması gerçekliğinde bugün hâkim unsurlar madde ile menfaattir. İnsanlar bu iki unsurun tutsağı haline getirilmek ve midesinden bağlanmak suretiyle kutsiyeti ikinci veya üçüncü derecede düşünmek zorunda bırakılmışlardır. Hali hazırda yaşadığımız toplumsal ahvalimiz, her cihetiyle ciddi anlamda, her seviyede insanın bir kutsiyet kaybı yaşadığını olayların lisanıyla göstererek söylüyor. Uyuşturucu, cinayet, soygun, gayrimeşru kazanç, şiddet, bireysel silahlanma, suçun çocuk yaşlara inmesi ve benzeri daha pek çok kötülüklerin artması kutsiyet kaybına işaret eden fena hallerdir.
S. Muhabbet Medya’da günlük yazılarınıza devam ediyorsunuz. Bundan başka rahlede ne var? Yeni bir kitap çalışması var mı?
Muhabbet Medya’daki günlük yazılarımda şahsi ve toplumsal meseleleri Risale-i Nur mizanlarıyla tahlil etmeye gayret edeceğim. Yıl sonunda, bu yazılardan faydalı olacağını düşündüklerimi bir araya getirmek suretiyle inşallah yeni bir kitap yazmayı düşünüyorum. Geriye, hayır dualarıyla yad edilecek, beni bedelime konuşacak hayırlı ve faydalı bir şeyler bırakmak istiyorum. Bunun için en uygun olanın kitap olduğuna inanıyorum.
Bu vesileyle size tekrar teşekkür eder, çalışmalarınızın hayırlara vesile olmasını dilerim.
Raşit Duran’ın yayımlanmış eserleri:
•Bir Şehrin Semâsı, Kdy Yayınları, 2020
• İnsanlardan Bir İnsan, Kdy Yayınları, 2020
• Kendime Derslerim Kdy Yayınları, 2021
• Özgürlük Üçgeni, Hicbişey Yayınları, 2022
• Çağrışımlar, Hicbişey Yayınları, 2024
• Risale Terapi, Hicbişey Yayınları, 2025
kitapyurdu.com sitesinde satışa sunulan RİSALE TERAPİ kitabını satın almak için tıklayınız
www.muhabbetmedya.com
Modern Dünya Çelişkilerine Ayna Tutan Bir Kitap: Risale Terapi
Muhabbet Medya yazarımız Raşit Duran'dan Yeni Bir Eser: Çağrışımlar


Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.