Allah'ın sevdiği kulların 3 özelliği… Allah'ın sevdiği kul olmak için neler yapmalıyız?
Allah’ın sevdiği bir kul olmak için yapmamız gereken davranışlar nelerdir?
Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da muhsinleri sever.”
(Ali İmran, 3/134)
Cenab-ı Hak bir önceki ayette Cennetin müttakiler için hazırlandığını bildiriyor. Bu ayette ise Müttakiler sıfatları anlatılıyor. Aynı zamanda ayetin sonundan anlıyoruz ki bunların “muhsinler”in de sıfatlarıdır.
SADAKA VERMEK
Müttaki ve muhsinlerin birinci niteliği, bollukta darlıkta da Allah için harcama yapmak, sadaka vermektir. Zengin iken de fakir iken de sadaka vermektir. Hasta iken de sağlıklı iken de sadaka vermektir. İnsanın malından Allah için harcama yapması kendisine en zor gelecek işlerdendir. Bu yüzden insanın cimriliğini yenip her şartta sadaka vermesinin ihsan ve takva sıfatlarından olduğu ifade ediliyor.
Bazı insanlar mesela hasta olduğunda, başına bir felaket geldiğinde, bir kaza geçirdiğinde sadaka veriyor. Bir adakta bulunuyor. Bunlar da güzel şeylerdir. İnsan her zaman sadaka verebilir. Ama sağlıklı olduğunda, imkanı da yerinde ise sadaka vermek hiç aklına gelmiyor.
Bir başka açıdan biz, sadece çok zengin olduğumuzda sadaka verebileceğimizi düşünmemeliyiz. İnsan fakirken de isterse sadaka verebilir. Ama bu sadaka diğerlerinin sadakasına göre az olabilir. Bu önemli değildir. Önemli olan insanın fakir iken de zengin iken de mala tapacak derecede bağlanmamasıdır. Bu yüzden hem sağlıklı iken hem de hasta iken, hem fakir hem de zengin iken gücümüz nisbetinde sadaka vermeyi ihmal etmeyelim.
Allah’a hamd etmek, onu tesbih etmek, iyilikleri emredip kötülüklerden sakındırmak da bir sadakadır. Bu yüzden bu tür sadakaları da her şarta yerine getirmeye çalışmalıyız. Başka insanlara kötülük yapmamak da bir sadakadır. Hasta halimizde zaten yapamayız. Sağlıklı halimizde de başka insanların bizim elimizden ve dilimizden emin olmasını sağalamaya çalışmalıyız.
ÖFKEYİ YENMEK
Müttakilerin ve Muhsinlerin ikinci özellikleri öfkelerini yenmektir. Burada şöyle bir incelik vardır. Bize birisi bir kötülük yapmıştır. Hakkımızı yemiştir, bize zulmetmektedir. Bizim de ondan intikam almaya gücümüz yetiyor. İstesek biz de ona kötülük yapabiliriz. İşte bu durumda Kur’an, bu intikam duygusunu yenmemizi istiyor. Bir hadis-i şerifte, “men kazeme gayzen ve hüve yakdiru ala infazihi meleallahü kalbehü emnen ve imanen.” (İbn-i Kesir, tefsiruu’l-Kur’ani’l-Azim, I, s.497) Yani, Allah,yerine getirmeye gücü yettiği halde öfkesini yutan kişinin kalbini iman ve emn ile doldurur” buyuruyor. Yine “güçlü insan görüşte başkasını yenen değil, öfkesini yenen insandır” buyuruyor.(a.g.e.I.,495) Peygamberimiz (s.a.v.) böyle bir öfke anında kişinin abdest almasını tavsiye ediyor. “Öfke şeytandandır. Şeytan ise ateşten yaratılmıştır. Ateş su ile söndürülür. Sizden biriniz öfkelendiği zaman abdest alsın.”(a.g.e.I.,496)
KÖTÜLÜKLERİ AFFETMEK
Muhsin ve müttakilerin bir vasfı da insanları affetmektir. Bu da çok zor ama önemli haslettir. Şahsımıza kötülük yapanları affetmeliyiz. Bu bir çok insana imkansız gibi gelir. Ama öyle değildir. Eğer imkansız olsaydı Allah bunu muhsin ve müttakilerin hasletleri olarak saymazdı. Birbirimize karşı işlediğimiz kusurları affetmeyi bir alışkanlık haline getirmeliyiz. Affetmek Allah’ın ve Resulünün ahlakıdır. Bir hadiste şöyle buyruluyor: “Kıyamet gününde bir münadi şöyle çağırır: İnsanları affedenler nerede? Rabbinize geliniz, ecirlerinizi alınız. Her affeden müslümanın hakkı cennete girmektir.” (İbn-i Kesir,a.g.e.I,497)
Allah, ayetin sonunda, “vallahu yuhibbulmuhsinin” buyuruyor. Yani Allah ihsan edenleri sever. İhsan edenler, bollukta da darlıkta da sadaka verenler, öfkelerini yenenler, kendilerine kötülük yapanları da affedenlerdir. Allah’ın sevdiği bir kul olmak insan için ne büyük bir şereftir.
Allah bizi bu anlamda muhsin ve müttaki olan kullarından eylesin. Amin.
www.muhabbetmedya.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.