Yeni Yılın Bize Ne Getireceğini Açıklıyorum - 2024

Fatih Karaşahan’ın yazısı

2023 yılının son mesai gününde yeni yıl güzellemeleri ile ayrıldı insanlar birbirlerinden. Seneye görüşürüz esprileri havada uçuşurken “Yeni Yıl Güzellikler Getirsin” dendi kendi aralarında. Bir işin içinden çıkamayan “Yeni yıl ne getirecek göreceğiz” dedi. Sahi ne getirir bize yeni yıl?

Greenwich'ten geçtiği farz edilen o çizgi gibi ömür sayacımıza çektiğimiz bu çizgi, ‘faraza’dan fazlaca rol çalıp ‘farz’a evrilen bir çizgi olarak 'mutlu yıllar' fantezimizi yıpratıyor bence. Bir önceki yıl dilediğin ‘Mutlu Yıllar’ın gidişine bu sevinç niye. ‘Mutlu yıl’ fantezisi insanın kendisini kandırdığı o kadar büyük bir yalan ki daha söylerken yüzündeki anlamsız buruk gülümseme eşliğinde kendi varlığıyla çeliştiği için insanın içini burkuyor. Bir önceki yıl ne getirdi ki bu sene bir şey getirsin. Getirmediğinden değil halbuki getiremediğinden. İki kelime ‘Mutluluk’ ve ‘Yıl’. Yıl bir zaman kavramı, mutluluk ise neredeyse zamansız başka bir kavram. Ama ‘Mutlu Yıllar’ pazarlaması yapılan en büyük yalanların başında geliyor.

Bu mutluluk pazarlamasını belki başka bir yazıya bırakıp ama unutmadan devam edelim.

İnsan beyni görsellerle çalışan bir yapı. Kitaplar, çizgi filmler, filmler her yerde Noel Sembolleri yılbaşı kutlamalarına harmanlanmış bir şekilde karşımıza çıkıyor. Şuursuz bakkal bile camına çam ağacı, kar topu çiziyor. AVM’ler çam ağaçları ve çakma Noel Babalarının canlı figürleri ile dolu. Açtığın site, oynadığın oyunlar yani paraya konu olan her yer sana Noel! satıyor.

Şaşırmıyoruz artık. Çünkü o kadar şiddetli ve yoğun ki batasıca propagandaları, varlığından utanacaklarımızın varlığını unutuyoruz. Kutluluk dilediğimiz yeni yılı Hristiyan efsanelerle karşılıyoruz. Olur da geçici bir uyanıklık hali yaşayıp, bu duruma karşı ağzımızı açarsak da gerici, yobaz, bağnaz oluyoruz.

“Ne var ki, yeni yılı sevinçle, eğlenceyle karşılıyoruz.” diyor şuursuzca. Kaybettiklerimize üzülmeyiz halbuki. Kaybedeceğine emin olduğun bir kazanca da sevinmemek gerekir aklınla bakarsan. Reklam ve pazarlamanın bilimini kurmuş, şeytani bir fabrikaya dönüştürmüş olan Batı, bir din adamını allara! bulayıp, paket edip satmıştır halbuki.

Gerçekten de bir reklamcının eseridir Noel Baba. Kırmızısı, tontonluğu, iyi yürekliliği ve hediyeleri ile bir din adamını, bir dini bayramını pazarlamaya araç etmiştir. Belki artık din de satılır, pazarlanır bir ürün haline dönüşmüş olabilir onların elinde.

Rengarenk ve iyi renklendirilmiş çocuk kitapları, çocuklara ayrı yetişkinlere ayrı yapılan filmlerdeki muhteşem yapımları ile olmazsa olmaz, olmadığında eksiklik, olmadığında fakirlik göstergesi olan bu ritüel Hristiyanlık inancının bir bayramını dünyaya işlemiştir.

Özünde yeni yıl bir Müslümana, hatta bir Hristiyana herhangi bir şey getiremez. Kaldı ki bizim tarafta bazı yazarlarımız yüzümüzü eğlenceden nefsimize döndürüp yılın muhasebesini yapacağımız bir gün olarak lanse eder iyi niyetle. Oysa bence Müslümanın yıl sonuna kalacak bir muhasebesi de olamaz. Müslümanın muhasebesi günlük olur. Gün sonunu almaya bile fırsatının olmayacağının bilincinde yaşar Müslüman, yıl sonuna kişisel ya da uhrevi herhangi bir hesap bırakamaz.

Hristiyanların ya da Hristiyan özentisi Müslümanlarımızın her hareketine bir alternatif bulmak da derdimiz olmamalı belki. Fakat artık yerleşik bir rutinimiz haline gelen yılbaşı kutlamalarının (kültürümüze girdi demek istemiyorum) yetiştirdiğimiz çocukların da dünyalarına girmesinden rahatsız oluyorum. Hatta mutsuzum.

Biraz önce de değindim, son kez ifade edeyim. Görsellerle çalışan insan beyni düşüncelerini de bu görseller üzerinden elde ettiği hamur ile yoğurur. Bazen gerçek bir resim, bazen de konuyu anlatan bir çizim bir fikrin ya da kelimenin üzerine yapıştırılır.

İzlediği, okuduğu her şeyde ve gezdiği, yürüdüğü her yerde Noel sembolleri, yılbaşı kutlamalarına harmanlanmış bir şekilde çocuklarımızın karşısına çıkıyor.

“Hadi bize bir yeni yıl resmi yap çocuğum” desek Antalya'nın bağrında, Akdeniz'in sıcağında kardan bir adam, kapıda uçan geyikleri, omzunda çuvalı Rahip Aziz Santa, nam-ı diğer Noel Baba çizecek. Türk mimarisine pek de oturmayan şömineli odanın köşesinde yerinden köklenmiş bir çam ağacı, şöminenin üzerinde çoraplar eğreti durur biraz. Çizer ama çocuk. Onun zihninde Aziz Santa şömineden hayatımızın her yılına başını uzatan, hediyeler getiren ve hatta uçan geyikleri olan bir efsanevi kahramandır. Belki kendisine niye böyle hediyeler bırakan bir Noel Baba olmadığına üzülür içinde. İç geçirir. Çocuk bu, hediye ve sürpriz cezbeder onu. Cezbedici bir cazibenin kahramanı da iz bırakır çocuğun beyninde.

‘İzletme, okutma o zaman’ diyenler olacaktır. Elimden geleni yapıyorum aslında. Atmosferi kaplayan zehirli bir gazdan maskeyle korunmaya çalışmak gibi yetersiz olan bu çabayı sürdürüyorum. Duanızı beklerim. Fakat çevresel faktörlerden korunmak hep mümkün olmuyor. Mesela çocuğumun okulda yılbaşı pastası yediğini eve döndüğünde öğreniyorum.

Ola ki yanlışlıkla müslüman kimliğimiz ile Türkiye’de, bir Mevlid Kandili günü çocuğumuzun okuluna elimizde pastayla gitsek ve “Çocuklar, bugün Mevlid Kandili; kutlu olsun” desek, gazetelere manşet olacağımız kesin gibidir. Laikler çıkar konuşur, pedagoglar çıkar konuşur, tartışmalar çıkar, savcılar suç duyurusunda bulunur vs. Ama elinde Noel Babalı, geyikli, çam ağaçlı bir pasta ile okula gelen bir veli çocukların takvim yılını Hristiyan sembollerle kutladığında yutkunma ile mi geçiştireceğiz.

Neyse başlığa döneyim. Yeni yılın ne getireceğini söyleyecektim.

Seneye görüşürüz klişesi kadar meşhur başka bir ifade de ‘yeni yıla nasıl girersen öyle devam eder’ yalanıdır. Çünkü insanın sürdürmekten hoşlanacağı eğlence -özellikle günümüzde- parayla ayakta tutulabilecek, tüketilebilecek durumlardan oluşur. Eğer yanılıyorsam ‘Hristiyan sembolleriyle girdiğin yeni yılda Hristiyan özentisi olarak devam edeceksin’. Eğer yanılmıyorsam, ‘Sen ve sevdiklerin ve çocukların ve hatta onların düşünce sistemleri; Hristiyan sembolleriyle dolu şeytani bir pazarın ortasında çaresiz ve korunmasız bir şekilde bir sonraki satışa hazır bekliyorsunuz.’

Müslüman bir şuur ile yaşıyorsan bırak yeni yılı bir sonraki nefesini; nefsinin elinden kurtararak yaşamak zorunda olduğunu bilerek, kendin ve sevdiklerin için Allah’a sığınırsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.