Bir Arayış hikayesi değil mi ömrümüz

Gözümüzü ilk açtığımızda annemizi ararız

Annemizde hissedeceğimiz o muhteşem duygunun peşindeyizdir aslında,

Güven hissinin sütünü içmek isteriz.

Gençlik rüzgarında uçuşan benliğimizi ararız sonra

Perdelerden perde dikeriz ruh penceremize

Var olma, farkedilme çabamızın bize bakan fakat görmeyen gözünü arar gözlerimiz,

Sessizliğimiz içinde sesimiz duyulsun isteriz.

Rızık ararız bir serçe kuşundan öteye uçamadan

Bir lokma ile bir lezzetin peşine koşarız

Bebekken zahmetsizce besleyen kudrettir oysa aradığımız...

Yürüdüğümüz yolda eşlik edecek yoldaş ararız

Hicretimiz çok; varacak yollar bazen yokuş, bazen düzdür

Soluklandığımız ağacın dallarına ya çiçekler takarız

Ya da susuzluktan solar çiçeklerimiz ...

Ömrümüz boyunca Yakup olmadan Yusufu arar;

Züleyha olmadan aşkın peşine düşeriz.

İçimize serpiştirilen hakiki sevdanın gölgeciklerini takip ederken

Arayışımız, kuyuya bıraktığımız fıtratımızdır...

Kaç leyl geçiririz kaç veyl arasında

Batmayan güneş bitmeyen gündüz

Düşmeyen yıldız görür düşlerimiz

Aradığımız İbrahim aleyhisselamın bakışıdır oysa ,

Gurbet içinde kulluğunun sılasına varma arayışıdır.

Doğum ile ölüm

Hayy ile Hû içinde

Binler dairelerden geçerek arayışlar içinde Rabbini bulmaktır yaşamak...

Nefestir, özdür, aşktır...

En güzel Arayış en güzel buluşmadır.

Neyi aradığını bilen aradığını bulmuştur...

Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi ;

"Cenab-ı Hakk'ı bulan, neyi kaybeder? Ve Onu kaybeden, neyi kazanır?"

Yani: "Onu bulan herşey'i bulur; Onu bulmayan hiçbir şey bulmaz, bulsa da başına bela bulur."

(Mektubat - 26)

İZMİR