Said Yargıcı
Müjdelere Nail Olan Müminler Kimlerdir?
Yüce Rabbimiz Tövbe suresindeki bir ayette müjdelere nail olanların kimler olduğunu şu şekilde beyan ediyor:
O tövbekar olanlar, o ibadet edenler, o hamd edenler, o oruçlular, o rükua varanlar, o secdeye kapananlar, iyiliği emredip kötülükten vazgeçirenler, Allah’ın hududunu koruyanlar. Müjde ver o müminlere müjde.
(Tövbe, 9/112)
Abdullah b. Abbas hazretleri demiştir ki, “Allah müminlerden canlarını ve mallarını, karşılığında cennet vermek suretiyle satın aldı” ayeti nazil olunca ashaptan birisi, “Ya resulallah. Şayet o kişi zina da etse, hırsızlık da yapsa, içki de içse bile mi” demiş ve işte bu, “tevbe edenler” ile başlayan ayet nazil olmuştur. Bu ayet, Allah’ın rızasını kazanacak ve onun cennette lütuflarına mazhar olacak kişilerin özelliklerini sıralıyor.
Tövbekar olanlar. Şirkten, küfürden ve her türlü günahtan tövbe edenler. İslam insanın fıtratını gözeten bir dindir. İnsanların melekler gibi masum olması gerektiğini söylemiyor. Tam aksine çeşitli sebeplerde günahlara bulaşabilen insanların yapması gereken tek şeyin işlediği günahlardan dönmesi, ileride de bu günahı işlemeyeceğine dair söz vermesi gerekiyor. Bunu için gevşeklik göstermemeliyiz. Hatalarımızın farkına varıp onlardan dönmek için gayret göstermeliyiz. Ama bunun için de neyin hata, günah neyin sevap olduğunu bilmemiz gerekir.
İbadet edenler. Allah’a ihlas ile ibadete devam edenler. Bolluk ve zorluk zamanlarında da Allah’a kulluk yapmayı bırakmayanlar.
Hamd edenler. Cenab-ı Hakkı hem övenler. Hem de verdiği sayısız nimetlerden dolayı ona her zaman şükredenler. Şükürlerini de Allah’ın gösterdiği şekilde yapanlar. Yani hem dilleri ve kalpleriyle, hem de kalıplarıyla, fiil ve davranışlarıyla yapanlar.
Seyahat edenler. Rivayetlerin ekserisi Seyahat edenlerden maksadın oruç tutanlar olduğunu gösteriyor. Tefsirlerimizde oruç ile seyahat arasındaki benzerliklere de dikkat çekiliyor. İnsan seyahat ettiği zaman yiyip içme ve dinlenme açılarında daha tutumlu davranır. Bazı sıkıntılara katlanır. Oruç tutmak da insanı nefsani arzulardan uzak tutmak açısından çok önemli bir yolculuğa benzer. Seyahat insanın görmediği bilmediği yeni şeyleri öğrenmesine vesile olduğu gibi, oruç da mülk ve melekut aleminin bir takım sırlarına vakıf olmaya vesile olur. Peygamberimiz s.a.v., “Seyahatü ümmetî, essavmü” buyurmuştur. Yani ümmetinin seyahati oruç tutmaktır. (suyuti, ed-Dürrü’l-Mensur, IV, 297.)
Bir başka rivayette seyahat edenlerin cihad edenler olduğu bildirilir. Peygamberimiz (s.a.v), seyahate çıkmak isteyen bir kimseye, “Ümmetimin seyahati, Allah yolunda cihattır.” Buyurur. (Ebu Davud, Cihad, 6.) O halde rastgele seyahat bir zaman kaybından başka bir şey değildir. Günümüzün tatil anlayışında bu başıboşluk vardır. Özellikle insanların biraz zenginleşince amaçsız ya da kötü amaçlar için seyahat edebiliyor. Halbuki bir mümin Allah için bir hizmet yapmak maksadıyla seyahat etmeli. Malını, parasını Allah yolunda harcamalı.
Rükua varanlar, secde edenler. Yani rükuu ve secdesiyle namazı tamı tamına hakkıyla kılanlar. Demek ki, Cenab-ı Hakkın rızasına erişmek, onun müjdelediği cennetine, lütfuna mazhar olmak için namazlarımızı dosdoğru kılmamız gerekiyor. Unutmayalım ki, imandan sonra bize sorulacak şey, namazdır. Çünkü imandan sonra en büyük hakikat namazdır.
Münkerden nehyedenler. Başka şirk ve küfür olmak üzere her türlü kötülüklerden insanları nehyedenler. Bu görevi her bir Müslüman kendi bilgisi ve çevresi nispetinde yapmalı. Kendi akrabalarından başlayarak arkadaşlarına, komşularına karşı bu görevi yerine getirmek gerekir.
Allah’ın hududunu koruyanlar: Yani farzları yapanlar. Haramlardan kaçınanlar.
İşte müjdelenen müminler, bu özellikleri taşıyan müminlerdir. Allah bizleri bu özellikleri kazanan salih insanlardan eylesin. Ve bunu ölene kadar korumayı bizlere nasip ve müyesser etsin. Amin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.