Rüyalar Rahlesinde Hasan Feyzi Yüreğil

Mustafa Oral’ın Gökyüzü Rahlesinde Hafız Ali Ergün’den (2024) sonra Hiçbişey Yayınları arasında çıkan Rüyalar Rahlesinde Hasan Feyzi Yüreğil (2025) kitabı, öncekiler gibi Bediüzzaman Hazretlerini ve Risale-i Nurları hayatının gayesi bilmiş insanları anlatır. Sıradan bir şahsın hayat hikayesi olmanın ötesinde, sıra dışıdır. Öyle ki, “Dahi nezrim bu ki, canım sana kurban olacak” (Hasan Feyzi) diyebilecek kadar sıra dışı… Şair, alim, muallim, şeyh, talebe ve en nihayetinde şehit Hasan Feyzi… Denizli aşk şehitleri şehridir. Hafız Ali (r. h) 1944, Hasan Feyzi de (r. h)1946 yılında Üstad’larına bedel manen şehit olmuşlardır.

hasan-feyzi-mustafa-oral.jpg

İnsanlar vardır; toprağa tohum misali düşerler yüzler ve binler başak yahut sümbül verirler. Hafız Ali ile Hasan Feyzi, böyle yüzler sümbül veren “aşk ve ilim ehli” şahsiyetlerdir. Bu şahsiyetleri anlatan kitaplar da tarihin ve hizmetin seyri açısından ehemmiyetli ve lüzumludur. Zira orada basitçe ve sadece bir şahsın hayat hikâyesi değil; o hayata hayat katan inancın, tarihî olayların, tarihî zaman diliminin, tarihî şahsiyetlerin panoraması, portresi resmedilir ve haritası çizilir. Sonra gelenler bunu hizmetlerinde bir yol haritası olarak kullanırlar.

Yazar Mustafa Oral, Bilecik’te Şeyh Edebali Türbesinde, “Sabretmesini bil! Vaktinden önce çiçek açmaz!” sözlerinin kalbine açılmasıyla başladığı önce kalbî ve manevî, sonrasında fizikî yolculuk onu Nur Kahramanları Ocağı Denizli şehrine getirir. Rüyaları ve duaları ona, şehrin kabristanına emanet bırakılan Hafız Ali ve Hasan Feyzi kitaplarını yazdıracaktır. Yazarın kitabı; iki Nur Kahramanının hatıralarına dair, kalbine, aklına, ruhuna, vicdanına, gönlüne hasılı bütün letâifine sağanak halinde gelen duygu ve düşünce, tasavvur ve tahayyül, aşk ve hasretin kelimelere dökülüp kitap halinde tecessüm etmesidir. Kitabın her bir bölümü kendine has konusu ve konuklarıyla baştan sona, yazarın ifadesiyle “Çileli yolda yürüyenlerin” ve Nur hizmetinin ve hizmetkârlarının, okuyucularına ders verir tarihçe-i hayatı mahiyetindedir.

**

Rumelili evliya Şeyh Hasan Feyzi, Bediüzzaman’la tanışana kadar halk arasında Yüreğilli Muallim Hasan Efendi olarak bilinen bu zata, “Evladım Hasan, ben seni yetiştirmek için gönderildim.” demiş, öyle de olmuştur.

1911 yılında Bediüzzaman Denizli’ye uğramış, bir gece Hasan Feyzi Tekkesinde kalmıştır. Bundan 32 yıl sonra (1943) mahkûm olarak Denizli Hapishanesine getirilmiştir. Cuma namazının birini Hasan Feyzi Hazretlerinin türbesinin bulunduğu camide kılmış, namazdan sonra türbeyi ziyaret etmek istemiş fakat paslı bir kilitle türbe kapalıdır. Üzerine Besmele çekip kilidi açar, ruhuna Fatiha okur. Bu olay üzerine kısa zaman içinde halk arasında namı, kerameti ve ilmi yayılır. Hasan Yüreğil de bu zatı merak etmeye başlar.

Denizli Ağır Ceza Başkâtibi Muharrem Bey gönül ehli bir insandır ve Hasan Yüreğil’in talebesidir. Yed-i emine teslim edilmiş Risaleleri okumuş ve şeyhine bahsetmiştir. Şeyhi de Risaleleri okumuş, Üstad’ın şahsı manevisi tanımış, bu heyecanla hapisteki Üstad’ına mektup yazmıştır.

Üstad ile tanışması mahkeme yolunda selamlaşma ile olmuştur. Hapisten çıktıktan sonra Musa Bilgin ile Üstad’ın kaldığı hana gitmişlerdir. Muallim Hasan, hocasının kendisine söylediği sözleri hatırlamış, o sözler tahakkuk edince kalbi kanaat getirmiş, diz kırmış, Melami Tarikatı Şeyhi iken talebe olmuştur. Müritlerini çağırmış: “Tarikat meselesi burada bitti. Zamanın müceddidi gelmiştir, ben ona tabi oluyorum. Tarikatta kalmak isteyenler kendilerine şeyh bulsunlar. Benim arkamdan gelmek isteyenler Bediüzzaman’a talebe olsunlar.” demiştir. Aşk ateşinin yaktığı Hasan Feyzi Yüreğil, sonraki ziyareti Üstad’ın kaldığı Şehir Otelinde olmuştur.

Bediüzzaman bir müddet sonra, “Hasan kardeşim, Nurlardan feyz aldın, adın Hasan Feyzi olsun” der. O günden sonra Muallim Hasan, çevresinde Hasan Feyzi olarak tanınır ve bilinir. Annesi bile Feyzi diye seslenmeye başlar. Bir zaman sonra da Üstad’ın ifadesiyle “Denizli’nin Hüsrev” unvanını almış, Bediüzzaman’ın pek çok iltifatlarına mazhar olmuştur.

**

Birinci bölümde Hasan Feyzi’nin tarihçe-i hayatı ile başlayan kitap, Üstad ile buluşması, bir Muallim, şair, Peygamber, Bediüzzaman ve Risale-i Nur Âşığı olarak Hasan Feyzi başlıklarıyla devam ediyor. Hasılı on iki bölümden oluşan kitap, her bir bölümün kendine has konu-konuklarıyla, kendine özgü şahıs ve şahsiyetleriyle Bediüzzaman Hz. ve Nur hizmetine dair duygu ve düşüncelerin anlatıldığı; okuyucusuna nurlu ufuklar açan, nurlu şahsiyetleri ve nurlu hizmeti tanıtan bir rehber niteliğindedir. Yazar Mustafa Oral da bu kitabın yazılması aşamalarında fikir-zikir-zihin sancıları yaşamış, rüyalarına ve hülyalarına girmiş şahıs ve şahsiyetlerin izlerini sürmüş, tarihin arşivine not düşecek bu kitabı hak ve hakikat âşıkları için kaleme almıştır. Duamız; elinin emeği, gözünün nuru ve alın teriyle tecessüm ettirdiği Rüyalar Rahlesinde Hasan Feyzi Yüreğil kitabının inşallah umumun istifadesine medar olmasıdır.

Mustafa Oral’a bu hayırlı hizmeti münasebetiyle tebrikle teşekkür ediyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum.

**

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.