​​​​​​​İçimizde Ömerler Olursa…

Ömer içinizde oldukça fitneler zuhur etmez.”

(Hadis)

Zamanımızda ve zeminimizde değişik versiyonlarıyla fitnelerin artarak devam ettiği bir döneme hep beraber şahitlik etmekteyiz. Dün fitnenin önünde Çin Seddi gibi duran, ismi ve cismiyle, madde ve manasıyla Hz. Ömer (ra) misali feraset, basiret, dirayet, adalet ve liyakat sahibi harika şahıslar ve şahsiyetler vardı. Bugün ise fert dahi de olsa müfsitlerin/ ifsat komitelerinin fitne organizasyonlarına karşı mukavemet edebilmesi çok zordur. Fertten / şahıstan ziyade ittifak, ittihat ve şahsı manevilerin hüküm ferma olduğu devrimizde, fitne organizasyonlarına ve ifsat komitelerine karşı sağlam kapı olma görevini, Zamanın Ömerlerini tevlid edecek / doğuracak ve bünyesinde barındıracak, Zamane Ömerlerinden müteşekkil Risale-i Nurun şekillendirdiği şahsı maneviler yapacaktır.

Evet, Risale-i Nur, sefine-i Nuh gibi Anadolu'yu Cebel-i Cûdî hükmüne getirip, küre-i arzın yangınından ve tufanından kurtulmasına sebeptir. Çünkü, zaaf-ı imandan gelen tuğyan, ekseri musibet-i âmmeyi celb ettiği gibi, imanı fevkalâde kuvvetlendiren Risaletü'n-Nur, o musibet-i âmmeyi dairesinin haricine bırakmaya rahmet-i İlâhiye tarafından vesile oldu.”

(Sikke-i Tasdik-i Gaybi)

Serlevhaya mülhem Nebevî (as) beyan, yöneten ve yönetilen olarak hepimizi bir hakikatin değişik yönlerine dikkat çekerek ikaz ediyor. Özellikle ümera/idareci olarak Hz. Ömer’in (ra), pek çok güzel ve üstün vasıflarından öne çıkan iki mümeyyiz vasfı ki; ilki adalet, ikincisi liyakattir. Aşere-i Mübeşşere’den /cennetle müjdelenen on sahabeden biri ve fitnenin kapısı olan ikinci halife / reis-i cumhur Hz. Ömer (r.a) adaletiyle şöhretşiar olmuştur. Ülkeyi yönetmenin ne kadar ağır vebal ve sorumluluk isteyen bir görev olduğunun bilincinde olup, bu idrakin varlığını halife seçildikten sonra okuduğu, tarihe geçen ilk kısa hutbesinde gayet net bir şekilde görüyoruz. İşte kulaklara küpe olacak ilk hutbesi:

Allah sizleri benimle beni de Ebu Bekir’den sonra sizlerle sınadı. Herhangi bir işin halledilmesinde ben bulunmadığım zaman bu işi çözüme bağlaması için başka birine havale edin. Ancak onun doğru ve güvenilir bir kimse olmasına dikkat edin. İyilikle hareket ederse ben de onlara iyilikle yaklaşırım. Kötülük ederlerse başkalarına ibret olacak şekilde onları cezalandırırım” dedikten sonra, cemaate döner ve “ben dua edeceğim siz âmin deyin” der. Sonra şöyle dua eder:

Allah'ım! Ben zayıfım. Beni güçlendir.

Allah'ım! Ben sertim. Beni yumuşat.

Allah'ım! Ben cimriyim. Beni cömert kıl.

Hz. Ömer’in (ra), üç hakikati tazammun eden/içine alan bu duası hem şiddetin hem fakr u zaruretin artarak toplumsal bir hal aldığı bu zamanda çok manidar ve çok kıymettardır.

Hak ve hakikati ifade eden bir başka veciz söz de şudur: “Liyakati olmayanın sadâkati de olmaz.” (Ömer Alperenoğlu) Demek sadakat isteniyor veya sadakatten söz edilecek ise, evvela liyakatin gözetilmesi gerekmektedir. Saadet Asrında bir bedevi Hz. Peygamber’e (sav) gelerek, “Kıyamet ne zaman kopacak?” diye sorunca, “Emanet ehil olmayan kimseye verildiği zaman kıyameti bekle!” buyurdular. Evet, toplumsal zeminde (siyasî, içtimaî ve iktisadî anlamda) kıyametin, bir başka manada beşerî kaos ve kargaşanın kopma sebebi, emanet olarak kabul edilen vazife ve görevlerin ehil olmayan liyakatsiz kimselere verilmesidir. Toplumsal sorunların tek kaynağı ve sebebi maddiyat imiş gibi bütün meseleyi ekonomiye / paraya indirgeyerek öyle ele almak, diğer tetikleyici ya da tahrik edici unsurları görmezden gelmek yahut yok saymak, meselenin çözümü için yetersizdir. Elbette, insanların derd-i maişet ve fakr u zaruret hali öyle hafife alınacak bir mesele olmayıp, ciddiyet, hassasiyet ve acilen çözülmesi gereken sorunların başında gelmektedir.

Son söz; kalpleri, kafaları, vicdanları ve sair letâifimizi ifsat eden fitne cereyanlarına karşı içimizde, Risale-i Nur donanımlı Zamane Ömerlerinden müteşekkil bir şahsı manevinin her zaman var olması gerektiğine dair inancımız ve ümidimiz kuvvetlidir. Zira, yeis-i mutlak / mutlak manada ümitsizlik küfür olup dehşetli altı hastalıktan biridir.

**

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum