Ömer Faruk Topçu

Ömer Faruk Topçu

Bin Notre Dame Bir Tırnak

Tutarsız bir hâl ile
Sınırından bir milim dışarı çıkmayan
Her yerinde hümanizm söylemi
Avrupa’da,
Bir katedral yanmış öyle mi?

İçinde ne varmış Cezayir mi, Yemen mi?
Ne yanmış içinde katedralin
Yürek mi yanmış,
Tırnak, el, saç, ayak, göz, dudak, ciğer mi yanmış.
Yanan tahta; eriyen demir, teneke, taş…
Tarihi erittin şirret tarihli!

Asırlar boyu,
Ne yetimler ne öksüzler ağlattın!
Ne kalmış içinde yüz yıldır yaktıklarının
Hayal, umut, huzur, lezzet, keyif mi kalmış?
Sana nasıl dökülsün
Umarsızca gözlerden yaş
Güneş ile kavrulan sahraları yaktın
İnsanın içinden de geçmiyor değil
Durduramıyoruz o sesi
Varsın biraz da sizin oralar yansın.

Ağlayalım, sızlayalım öyle mi?
Bir kaldırım taşı,
Bir trafik levhası,
Bir bahçe çiti kadar
Harita çizgilerinin dışındaki
İnsana bir kıymet mi verdin?
O insanlardan
Şimdi yanan tahtalara, lastiklere, boyalara
Üzülmelerini nasıl beklersin?

Çatlardım olmasaydı ahiret
Neymiş hatırası varmış
Unutamadığımız küçük küçük kefenler
Gözlerimizin önünde tarih gibi
Beyaz beyaz, sıra sıra dizilen
Etten, kemikten
Srebrenitsa’nın mavi kelebeklerinden
Daha mı hatırlı
Betondan, tuğladan, kiremitten yapılmış
Üç kuruşluk kilisen?

Sanatmış!
Oksijensiz bırakıp gırtlakladığın
Kudret elinin en mükemmel sanatı
Tatlı bebeklerden daha mı sanatlı?
Günahkâr ellerle yapılan sanatın.

Kıyamet yakın
Zaman kalmadı
Hızlıca karar ver artık
Kıymetli olan taş mı, kalp mi?
Kafaları çınlatan çan mı?
Yoksa yaşaması icap eden bir can mı?

Kâbe’yi yık, bir gönül yıkma
Sen içinde can var olana bak!
Senin tarihin tarihte
Senin canın canda
Senin tahtan bile kıymetli
Tabuta sığmayan otuz bin şehit hiç
Halep Emevi tarih değil
Fosforla ölen can kıymetsiz öyle mi?

Karar ver
Hidayet bir şehadet
Karar ver
Zihinlerde zonklayan çan mı?
Kubbelerden yükselen bir ezan mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar